Asla yazma motivasyonum yok, kusura bakmayın bölümler çok yavaş geliyor 😭______
Kuzey
Güneş gözlerimi delerken öfkeyle yüzümü buruşturdum. Mırıldanarak gözlerimi açtığımda her yerimin tutulduğunu da fark ettim.
"Of ya..." Diye söylendiğim sırada nerede olduğunu fark ettim, balkondaydım.
Ve şey, üzerinde Karan vardı.
Gözlerim büyürken panikle yutkundum. Gece burada uyuya kalmıştık. Yerimde yavaşça doğrulduğumda kafası kucağıma düştü. Hafif hareketlenmişti ama uyanmamıştı.
Uyanmaması için hareketsiz durmaya çalışırken dün gece konuştuklarımız geldi aklıma. Yüzünü incelediğim sırada sözlerini bir bir aklımdan geçirdim.
O zamanlar çok küçüktüm, hiç düşünmemiştim böyle bir şey olacağını. Ama anlamalıydım, diğerlerinden uzak dururken benim yanımdan ayrılmıyordu.
Kirpikleri uzundu, saçları açık kahve tonlarındaydı, beyaz tenine uyuyordu. Uyurken yüzü sakindi. Her zaman kendini o ciddi ifadesi ile sert göstermeye çalışıyordu ama dün görmüştüm ne kadar duygusal olduğunu.
O bilmiyordu ama onun desteği olmadan geçirdiğim onca yıl yük olmuştu bana. Yeni yeni fark ediyordum.
Onu gittiği için suçlayamazdım çünkü hakkım yoktu. Ama varmış gibi hissediyordum. Onu suçlamaya hakkım varmış gibi.
Elimi uzatıp yavaşça yüzüne düşen bir kaç tutam saçı arkaya taradım. Saçları yumuşacıktı. Yarım saat kadar oturdum, onu uyandırmak istemedim.
Nihayet uyandığında ilk başta neler olduğunu kavrayamadı. Daha sonra kucağımda yattığını fark etti ve resmen yerinden fırlayarak kalktı.
Stresle, "B-ben özür dilerim, uyuya kalmışım." Diye kekelediğinde gülümsedim. "Rahatsız olsaydım seni uyandırırdım. Sorun yok." Diyip ayağa kalktığımda bacağımın uyuştuğunu fark ettim fakat çaktırmadım. "Ben gideyim de kahvaltıya yardım edeyim." Diyip kapıya yöneldiğimde o da peşimden geldi.
Sanki yaşananları yeni yeni sindiriyormuş gibi, "Ben bir duş alayım..." diyip yavaş adımlarla odasına ilerledi. Arkasından bir kaç saniye baktıktan sonra aşağı indim. Melis abla, Doğa ve Asya kahvaltı hazırlarken; Teo, Halil abi ve Kerem dışarıda ev ile ilgili konuşuyorlardı.
Normalde burada kalmaya devam etmeyeceklerdi, fakat yaşanan bazı aksilikler sonucu bir kaç gün daha kalmak durumunda kalmışlardı. Bu gün de son günleriydi, evlerine geçiyorlardı artık.
Okula gelecek olursak, bu dönemki kayıtlarımızı Ankara'dan sildirmiştik. Yaz tatilinden sonra okula geri dönecektim. Şimdilik ise, yaklaşık dört aylık bir boşluğum vardı. Bu sırada da yarışlara odaklanacaktım.
"Günaydın." Diyip gülümseyerek içeriye girdiğimde herkes bana döndü. "Günaydın Kuzey oğlum." Diyip saçlarımı karıştıran Melis abla ile gülümsemem büyüdü.
Doğa'ya dönüp,"Yardım edilecek bir şey var mı?" Diye sorduğumda kafasını iki yana sallayıp, "Yok yok, bitti sayılır. Sadece tabakları götürebilirsin dışarıya." Diyerek elime tabakları tutuşturdu. Oldukça kalabalıktık.
Ben dışarıya tabakları dizdiğim sırada arkamdan Teo gelip bana katıldı. Birlikte hızlıca bitirdiğimizde tam içeriye geçecektik ki, "Dur bakayım sen bir." Diyip kaşlarını çatarak gözlerime baktı.
"Ağladın mı lan sen?" Diye sorduğunda dudaklarımı yalayıp bakışlarımı kaçırdım, "Sonra anlatayım olur mu?" Dediğimde bir kaç saniye yüzüme bakmaya devam etti ama daha sonra onayladı. Saniyesinde yakalanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY GÜZELİ-BXB|Yarı Texting|
JugendliteraturÖlene dek sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden Eşcinsel bir kurgudur. Childhood friends to strangers to lovers 🥂