***
Kollarını başının altına koymuş tavanı izliyordu genç adam. Gerçi şuanki halini gören herhangi biri derin düşüncelere dalmış olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdi. Öyle ki, kulaklığında şuan hangi şarkının çaldığına bile odaklanamıyordu. Aklında dönüp duran ise bir çift gözden başka birşey değildi...
Bunu birilerine söyleyecek olursa garip karşılanacağını biliyordu. Kendi de garipsiyordu zaten. Yani, insanlar farklı olabilirdi. Ten renkleri, fiziksel özellikleri ve ya görünüşleri onları ilk önce insan olmaktan alıkoymuyordu tabii ki. Yüzlerle yüzgeçli balıkların içerisine düşmüş kıskaclı ıslakoz gibi. Diğerlerine onun da bir balık olduğunu ispat etmek zor olurdu belki...
Eymeni ise gözlerinin neden öyle olduğundan çok o gözlerin sahibi meraklandırıyordu. Yüzüne vuran güneşin o derin ormanda can bulması mıydı onu etkileyen? İlk kez gördüğü gözleri daha yakından görme merakı mıydı? İsmini bile bilmediği ama aynı sınıfta olduklarından emin olduğu bir yabancının bütün günün yorgunluğunu tek bir göz temasında uçup gitmesini sağlaması ve yerine merak kırıntıları bırakması hayrete düşürüyordu genç adamı...
Kulaklığının kablosundan tutup çıkarırken derince ofladı. Can sıkıcıydı. Bunu bu kadar düşünmesi garip hissetmesine neden oluyordu. Bu normal miydi ki? Üstelik yüz hafızası kötü olan biri için bu olay daha da garipleşiyordu.
Liseye geçtiği ilk zamanlardan beri insanları tanımak ve ya isimlerini öğrenmekle pek uğraşmazdı, çalışsa bile aklında tutamazdı. Hafızasının iyi olduğunu ve derslerde başarılı olacağına inanarak büyümüştü. Daha sonra hayat bir şekilde ona sırtını dönmüştü, kısa denilmeyecek bir sürede geleceğine dair olan inançları yerlebir olmuştu.
Belirli bir yaştan sonra ise neden olduğu bilinmez teyzesi de bunu farketmiş, hayatının küçük yaşta omuzlarına bildirdiği yükün bir hasarı olabileceğini düşünmüştü. Haklı mı, haksız mı olduğunu söyleyemezdi. Belki de o zamanlar teyzesi biraz daha ısrar etmeliydi psikolojik destek için...
Yine de bununla yaşamayı öğrenmişti. Yüzleri gün içinde sık sık gördüğünde ve sürekli iletişim halinde olduğunda sesinden etrafındaki insanları tanıyabiliyordu. Gerçi bu yeni tanıştığı ve ya sadece bir kere konuştuğu kişilerde geçerli değildi.
Ancak diğerlerinden çok farklı bir özelliği olduğunda insanları kolay tanıyabilirdi... Aynı bugün yaşadığı olay gibi...
Aklına birşey gelmiş gibi kulaklığını çıkararak telefondan ayırdı. Belki gözlerinin genetik mi ve ya başka bir sebepten mi olduğunu öğrenirse merakını giderirdi? Beklemeden Google aramaya bastığında bir an duraksadı. İyi de, ne diye aracaktı ki?
Büyük göz bebekleri? Açıklayıcı değil. Göz hastalıkları gözün anatomik yapısını değiştire bilir mi? Mantıklı bir seçenek olabilirdi, çıkan görselleri görene kadar..... Farklı göz anatomileri?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe (BxB)
Short Story*** Bir sonbaharda başladı herşey. İsmini çokça duymama rağmen onun ismi olduğunu bile bilmediğim kadar uzak olan birinin, bana bu kadar yakın olacağını nereden bilebilirdim ki. İlk defa bakışlarımızın kesiştiği o anki gariplik düşündükçe bile içimi...