***"Açım...susadım...çok yoruldum..."
Elindeki nereden bulduğunu bilmediği çubukları bir-birine vurarak ritim tutarken bezgin ve bayqın bakışları ayakta dikilen ikili arasında gidip geliyordu. Zeki ellerini terli saçlarından geçirerek minderleri bir köşeye taşıyor, Eymen ise antrenman hunilerini iç içe geçiriyordu.
Daha başlayalı 30 dakika anca oluyordu ve Azad şimdiden mızmızlanmaya başlamıştı. Oysa ki, geldiğinden beri tek yaptığı yerdeki topları toplamaktı. Zaten fazla bir iş yoktu ve etrafta negatif enerji yayan birileri olması işleri kolaylaştırmıyordu. Üstelik Eymenin buradan çıktıktan hemen sonra işe yetişmesi gerekiyordu.
"İstersen gidebilirsin. Pek bir faydan olduğu söylenemez."
Sarışın gencin sarfettiği sözlerle inanmazca yüzüne bakakaldı. Ardından bir yandan dilini damağına vurarak ses çıkarırken yüzündeki ifade yerini koruyordu.
"Vay be, Zeki efendi. Tabi, yeni çocuk geldi, papucumuz dama atıldı. Heç gözləməzdim."
Kollarını önünde birleştirerek söylediklerinin ardından ayaklandı.
"İyi. Elə olsun. Size kolay gelsin o zaman."
Eymene hiç bakmadan ters bakışlarını Zekiye çevirerek salonun kapısına doğru yürüdü.
"Tamam. Gitme, gel. Bitiyor zaten. Buradan bir çıkalım, söz, kantinden ne istersen ben ısmarlıycam."
Ses tonundan belli olmasa da yüzünde yer edinmiş yarım gülümsemeyle kendisine resmen trip atan çocuğa seslenerek durdurdu. Azad sanki bunu bekliyormuş gibi anında geriye dönerken tekrardan kalktığı yere oturdu.
"İyi, çok ısrar ettin. Kalalım bakalım."
Bu tavrına burun kıvırsa da gülmeden edemedi Eymen. Gerçekten garip çocuktu. Çok kolay bir tip gibi görünüyordu aslında ve duygularını saklamak gereği duymaması da öyle biri olduğunu açıklıyordu. Fazla açık sözlüydü. İkisi de... Arkadaş olmaları garip değildi.
Zeki ise...Eymene 'onun hakkındaki ilk izlenimin ne' diye sorsalar kesin bir cevap veremezdi. Uzaktan kesinlikle sosyal biri gibi duruyordu ama konuştuğu zaman insanları başından savıyormuş gibi hissettiriyordu. Yine de kötü biri olmadığını umuyordu. Umuyordu, çünkü bir iki kere iyiliği geçti diye birini hemencecik iyi konumuna koymayacak kadar çok deneyimi olmuştu.
"Önce emin olamadım ama seni daha önce gördüm sanırım. Daha kesin söyleyecek olursam, kantinde tempranı pataklarken gördüm...Fena değildi gerçi."
Zekinin hulahopları koluna toplayan kumrala yönelik söylediklerine çocuk ilk birşey diyemese de, daha sonra duyduğu lakapla şaşkınca kıkırdayarak ağzından bir 'ne?' nidası çıkmasına engel olamadı.
"Bu mu yani? Komik mi yani bu şimdi? Sabahtan beri maskota döndüm burada o sirke satan yüzünü güldürmek için. Ayıp, ayıp."
Azadın beklendik tepkisi Eymenin yüzündeki gülümsemeni küçük bir tebessüme evirirken, omuzlarını silkti sadece. Tabii şimdi gülüyordu ama buradan ayrıldıktan sonra tumurcuk kılıklı herif için aynı tepkiyi vermeyeceği kesindi. Bu işte onun parmağı olduğuna adı kadar emindi. Üstelik bunu sadece kendi kafasında kurmadığını da biliyordu. Zekinin aniden bu konuyu açması onun da bu olayın tesadüfi olmadığını nitelendiriliyordu. Zira yüzündeki ifade şakayla karışık birşeyleri kafasında oturtmak içindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe (BxB)
Storie brevi*** Bir sonbaharda başladı herşey. İsmini çokça duymama rağmen onun ismi olduğunu bile bilmediğim kadar uzak olan birinin, bana bu kadar yakın olacağını nereden bilebilirdim ki. İlk defa bakışlarımızın kesiştiği o anki gariplik düşündükçe bile içimi...