12- Düğün

26 2 0
                                    

Kusura bakmayın tam bir aydır bölüm atamıyorum. Müsait olamadım, bir de okunması az olduğu için hevesim de kalmadı. Sanırım hızlı hızlı bölümleri atıp finalleyeceğim. Oysa ki çok büyük ümitlerle başlamıştım.

Keyifli okumalar...

🦋

“Bir de arkadaşım var adı Bora, sizde tanıyorsunuz.” Dedim gözlerimi babamdan çekip yere sabitledim. “O bana evlilik teklifi etti. Eğer sizde kabul ederseniz ona evet demek istiyorum.” Dedim, neden böyle yapmıştım bilmiyorum ama sanki kendi kendime Yavuz’u sevdiğim için ceza vermiştim.

🦋

“Ne!” diyerek ayağa kalkıp yanıma geldi annem, kolumdan tutup kendine çevirdi. “Nereden çıktı bu evlilik Afra, senin daha yaşın küçük.”

“Evet kızım annen haklı, nereden çıktı bu evlilik. Hem Bora’yı benim gözüm tutmadı.” Dedi babam, şaşkınlıkla babama baktım. O kabul eder sanıyordum.

“Ben Bora’yı seviyorum, o da beni seviyormuş. Evlilik teklifi etti geçenlerde, bende bir şey demedim. Sizlere danışmak istedim, yoksa birden çıkan bir şey değil. Madem anneannenin yanına gideceğim, nişanlı olarak gitmek istiyorum.” Dedim ısrarla.

“Ben o oğlanı sevdiğine inanmıyorum Afra, benim de rızam yok. Bora’yı tanımıyoruz bile, daha yenilerde sizin aranıza katıldı. Nereden çıktı bu evlilik, hem yaşın da küçük.” Dedi annem, gözlerimi kapatıp açtım. Zor olacağını hiç düşünmemiştim.

“Yapma anne yirmi yaşındayım. Yılbaşında yirmi bir yaşıma gireceğim. Ayrıca tanırsınız anne, nişan yaparız o süreçte tanımış olursunuz. Bora iyi birisi ve bana da çok iyi davranıyor.” Dedim gözlerimi duvarda bir yere sabitledim.

Annem, kollarımdan tutup beni kendine çevirdi. Annemin arkasında kalan Yavuz’la anlık göz göze gelmiştik. Gözlerimi anneme çevirdim. “Afra gözlerime bak, sen o oğlanı gerçekten seviyor musun?”

“Seviyorum!” Dedim gözlerim yuvasında sanki dans etmişti. Sesimi kendim bile duyamamıştım. Üzerimde bir baskı hissediyordum sanki. Annemin beni gelini olarak istediğini öğrenmiştim, babamın bu işe soğuk baktığını da. Bir yanım bir bahar gibi coşarken, bir yanım durgun ve kuraktı.

“Duyamadım kızım, gözlerime bak.”

“Anne neyi ispat etmeye çalışıyorsun. Seviyorum dedim, o da seviyor dedim. Ne yapayım inanman için.” Diye çıkıştım. Gerilmiştim, Yavuz bir şey demedikçe iyice geriliyordum.

“Ben izninizle çıkmam lazım, halletmem gereken işler var.” Dedi Yavuz elindeki telefonu gösterdi. Suratından düşen bin parça idi.

“Oğlum sen bir şey demeyecek misin?” dedi annem Yavuz’un kolundan tutup kendine çekti.

“Afra kocaman kız oldu anne, kendi kararlarını kendisi verebilir. Bize laf düşmez. Mutlu olur umarım.” Diyerek yarım ağızla gülerek bana baktı. Gözleri sanki beni delip geçiyordu. Hastalığım nüksetmişti bu belirsiz hareketleri yüzünden.

“Emin ol Bora hiçbir erkeğin vermediği huzuru sevgiyi verir. Sen hiç tasalanma abicim.” Diyerek tebessüm ettim. İçim kan ağlıyordu. Gidip yanına göğsüne vura vura seni seviyorum diyesim vardı.

Sakın deneme, zaten seni umursasa Bora ile evlenmeni istemezdi.

İç sesimin haklı olması canımı yaktı. Gözlerim dolarken, ağlamamak için dişlerimi dudaklarıma bastırdım. Gözlerimi Yavuz’un gözlerinden çekerek arkamı döndüm. Bir damla yaş yanağımdan süzülürken hole girip odama girdim. Ben kendimi bile bile ateşe atmıştım. Bu yolun geri dönüşü yoktu.

KALBİMDEKİ ZEHİR 'Kızıl Kelebek'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin