Bölüm yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 🤗 keyifli okumalar 🌸
“Çünkü seni para karşılığında bıraktılar. Kehanetten korktular. Kendilerine bela gelmesinden korktular. Bora’da onları boşuna aramasın bulamaz? Çünkü onlar öldüler?”
🦋 🦋
Aldığım bu bilgi ile ne tepki vereceğimi bilemedim. Yavuz’un her şeyden haberi olmasına mı yoksa bir hesap bile sormadan ölüp giden aileme mi şaşırayım muallakta kaldım. Oturduğum yerde düşecekken beni tutup kendine yasladı Yavuz. “Afra bırakma kendini, sen güçlü kızsın?”
“Ben onlardan hesap sormadan ölmüş olmalarına sinirlendim.” Dedim ağlarken. “Ayrıca güçlü değilim ben, güçlü olmak istemiyorum. Ben beni bıraktıkları için hesap sormak istiyordum. Nasıl bu kadar rahat ayrılabilirler bu dünyadan merak ediyorum.” Dedim içli içli ağlarken.
“Onlar senin kızgınlığını, sinirini bile hak etmiyor Afra, emin ol gittikleri yerde hiç mutlu değillerdir.” Diyerek beni göğsüne yasladı sımsıkı.
“Kulağı delik biliyor mu?” dedim gözlerimi silerken.
“Bildiği için sana söylemek istemedi. Üzülürsün diye düşünmüş. Bana haber verdi, ben konuşurum dedim. O yüzden Afra lütfen kimsenin peşine düşme. Kimseye güvenme, bak bu sıralar çok tehlikeli bir hal aldı senin için, her yerde seni arıyorlar.” Dedi sesindeki gizli korkuyu hissetmiş bende korkmuştum.
“Tamam dikkatli olacağım.” Dedim bu olaylardan yorulmuştum. Yavuz’dan ayrılıp sırtımı duvara yasladım. Başımı yerdeki halının desenine çevirip boş gözlerle bakmaya devam ettim. “Bir kehanete inanmış olmaları çok saçma, insan evladına bunu yapmaz. Yapamaz.” Dedim gözlerimden akan yaşları silmedim bile.
“Sende kehanete inanıyorsun Afra.” Gözlerimi Yavuz’a çevirdim. “Belli etmiyorsun ama kehanete sende inanıyorsun. Bize yada bu şehre uğursuzluk getireceğine inanıyorsun.”
“Daha çocuk yaşta beni kocaman bir ormanda tek başıma bıraktılar. O küçücük yaşımda bile neden anneme yada babama benzemiyorum diye çok sorgulardım. Çocukların sen evlatlıksın, seni çöpten almışlar demelerine hep ağlardım. Ailemin beni koca ormanda tek başıma bırakması, ne gözümün önünden görüntüler ne de kulağımdan o sesler asla gitmez. Beni bırakmayın diye ağladıkça ikisi de sen uğursuzsun, uğursuzluk getireceksin diyerek koca ormanda bıraktılar beni. Karlara bata çıka yürüyordum, çok korkmuştum beni kurtlar yiyecek diye, sonra Umay annemin ağlayarak bana sarıldığını hatırlıyorum. Kendi öz annem bile bana asla öyle sarılmazken Umay annemin sıcaklığı beni ısıtmıştı. Ben bir kehanet uğruna ölüme bırakılmışken bir zahmet inanayım kehanete.”
“Kehanet diye bir şey yok Afra, sadece kader vardır. Sen kaderine yön verebilirsin. Eğer korkarsan o korktuğun seni bulur. Rüyalara inanırım evet ama bu rüyalar da bazen bilinçaltı gördüğümüz rüyalar olabiliyor. Sen o gün korktun kabus gördün, sonra o kabusun gerçekleşmesinden korktuğun için devamlı görüyorsun. Anneme babama bir şey olmayacak. Ben elimden gelenin fazlasını yapıyorum. O yüzden kimseye bir şey olmayacak.”
Sessiz kaldım, bugün o büyücüye benzeyen kadının sözleri geldi aklıma. Eğer bir olursanız hakkındaki kehanet gerçekleşecek demişti. İnanmak istemesem de kalbimin derinliklerinde ya olursa düşüncesi bile beni mahvediyordu. Zaten Yavuz ile bir araya gelmemin mümkünatı bile yoktu. Boşuna kuruntu yapıyordum.
“Bugün o kadın sana ne dedi?”
Şaşkınlıkla başımı kaldırıp Yavuz’a baktım. “Zihnimi mi okuyorsun?” dedim hayretle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ ZEHİR 'Kızıl Kelebek'
FantasíaAynı çatı altında büyütülen Afra ve Yavuz tüm engellere rağmen birbirlerine aşık olurlar. Afra hakkında doğuştan gelen bir kehanet vardır. O kiminle olursa olsun o aileye ölüm getirecektir. Afra kehanetten korksa da Yavuz bunu umursamaz. Birlikte ol...