''Kesinlikle bu olmaz'' diyerek elimin tersiyle ittirdim kataloğu. Fakat Ilgın ısrar etmekten bıkmıyordu. Sabah'ın köründe okula gelmek için uykumun bölünmesi sinirimi bozan şeyler arasındayken, şuan bir de Ilgın'ın daha 2 ay sonra ablasının düğününde giyeceği elbiseye karar kılıyordum. Yanında oturup bir saattir twitter'da takılan Emre benden daha fazla yardımcı olabilirdi ona.
'' Bence bu olsun Mısra,hem neden kestirip attın'' diyen Ilgın'ın yüzüne eğilerek ''Sen salak mısın'' dedim. Bir elimi yüzünün kenarına dokundurarak '' bir düşünmelisin bunu bence'' diyip masadan kalktım.Şaşkın şaşkın yüzüme baktığından gerçekten de söylediğimi ciddiye almış olabileceğini düşünerek elimi görüşürüz manasında salladım. Emre'nin omzuna gidiyorum gibisinden elimi dokundurup sınıfa doğru yürüdüm. Ilgın'ın şoktan çıkamayıp arkamdan salak salak baktığına bahse bile girebilirim.
Omzuma giren ağrıyla yüzümü ekşittim. Gerçekten bu denli nasıl çarpabilirdi biri? Unicorn pijamalarımın yırtılması bile daha az acıtabilirdi canımı. Kesin yine bu kolejdeki egolu biri çarptığı için özür bile dilemeyecek,üste çıkmaya çalışacaktı. Kafamı yavaş yavaş arkamda duran kişiye döndürdüm. Siyah saç,beyaz tene sahip olan bir çocuktu. Fazla ilgimi çekmemişti açıkcası. Ellerini saçlarının arasına daldırıp ağzını konuşmak için açtı. ''Özür dilerim,mavi.'' sesi çok sıradandı. Az önce egolu biri olacağını sandığım kişi benden özür dilemişti. Pekâlâ,bu normaldi ve sanırım şuan benden cevap bekliyordu. ''Ah,tabii sorun değ--'' Bir dakika! Mavi? Mavi ne ya!
''Mavi?'' kaşlarımı çatıp yüzüne bakmakla yetindim. O ise bir süre yüz hatlarımı inceledikten sonra sırıtıp arkasını dönerek diğer öğrencilerin arasına karıştı. Bu garipti,çok garip. Pekâla,umrumda değildi ve sınıfa gidebilirdim. Zaten kapısının önünde olduğum sınıftan içeriye girdiğimde Murat'ın sıramda uyukladığını görünce sabah üstümdeki fırtınalı hava bir anda dağıldı,gülümsedim. Ne kadar tatlı uyuyordu öyle. Yanında ki boşluğa oturarak kafamı sıraya koyup bende uyuyabilirdim,fena olmazdı. Sırtımdan çantamı çıkarıp yanımda kalan boşluğa koydum. Kafamı sıraya yaslayıp gözlerimi yumdum..
***
''MISRA,İZMİRDEN KUZENİM GELİYOR! KALKSANA YAA''
Kulağımın dibinde bağırıp uykumdan fırlamamı sağlayan Ilgın'ın dediklerini algılamaya çalışıyordum. Gözlerimi aralayıp Murat'ın omzuna dokundum. Yüzüm uyku sersemliğiyle saçma bir hâl almışken ''Ne diyor be'' diye sızlandım. Mükemmel beyazlıkta ki dişini bana gösterip sırıtarak ''Sanırım kuzeni geliyor ve onu alması gerektiğini vurguluyor,prenses.'' Kafamı sıradan kaldırıp sınıfa göz attım. Öğretmen sınıfta yoktu ve sanırım öğle arasına girmiştik. Ne ara o kadar uyumuştum,en ufak bir fikrim dahi yoktu.
''Hey,bak Murat'ın dediğinden bahsediyorsan seninle gelebilirim şimdi defol git Tweetçi ile takıl''
Emre'ye tweetçi demiştim,çünkü Emre Twitter'da kendi halinde bir fenomen haline gelmişti. Murat ve Emre sersemlikle kurmuş olduğum cümleye kahkahalarla gülerken,Ilgın yüzünü ekşitip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. ''Birazdan uçağı inecek ve ben hâlâ buradayım.Gökberk onu beklettiğim için saçımı çekerse seni öldürürüm Mısra,kalk''diyip yerdeki çantamı kendi sırtına alarak beni okulun çıkış kapısına çekiştirmeye başladı. Ne lanet olasıca bir gündü bu böyle! Ilgın yetmediği gibi bir de kuzeni çıkmıştı başıma. Çok yüksek sesle değil fakat,onun duyabileceği tonda sövüyordum kendisine. O ise beni takmadığı gibi havalimanına gitmek için taksi durağından butona basmıştı bile.Sıkıntıdan ayaklarıma bakmakla yetiniyordum. Ilgın öldürücü bakışlarıyla gelen taksiyi gösterince zoraki taksiye bindim. Yol boyunca gerizekalı arkadaşımla konuşma gereği duymadım. 2 dakikada bir telefonundan saati kontrol ediyor,geç kalmamak için herşeyi yapıyordu. Ne vardı bu çocukta anlayamamıştım. Dayanamayıp sordum.''Ilgın,niye bu kadar önemsiyorsun abartma sadece bir kuzen bozuntusu tatlım' Kesinlikle abartacak birşey yoktu. Yüzüme 'sen tam bir aptalsın' bakışı atıp yola bakmaya devam etti. Sonunda havalimanına gelmiştik. Taksiden inip taksimetrede yazan parayı şoföre uzatıp teşekkür ettikten sonra Ilgın'la yolcu kısmında yolcularının gelmesini bekleyen insanların arasına karıştık.
''Ay,Mısra ben gözden kaçırırsam sen söyle böyle siyah saçlı piercingli bir çocuk'' dedi. Böyle aceleciyken de tatlı duruyordu benim biricik Ilgın'ım. Yanaklarını sıkıp gülümsedim. O da bana dil çıkarmaktan başka bir tepki göstermedi. Son yolcular kapıdan çıkmaya başlamış olmasına rağmen biz hâlâ bekliyorduk. Son anda görüş alanıma siyah saçlı piercingli yakışıklı bir çocuk girdi. Ilgın'ında ''sonunda geldi''diyip çocuğun boynuna atlamasıyla onun kuzeni olduğunu anladım. Arkamı dönüp kendi kendime ne kadar yakışıklı olduğunu hatırlatmak için 'huuh' dedim. Daha sonra anormal biri olmadığımı göstermek için yanlarına gittim. Elimi selamlaşmak için uzatıp 'Mısra' dedim. Soğuk bir tavırla ''Gökberk'' diyerek elimi sıktı. Daha sonra Ilgın Gökberk ve benim koluma girerek taksiye sürükledi bizi..
NOT;KISA OLDU,GÜNCELLENEN HİKAYEMİZDE BİRAZ MERAKLANMANIZI İSTEDİM. İYİ OKUMALAR :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delidolu Aşk (DÜZENLENİYOR)
Fiksi RemajaBazı yaşanmışlıklar yüzünden hayatının ona bir zindan olmasına inanmış bir kız , birden bire bu düşüncesinden vazgeçer mi sizce ? Bu soruya hemen yanıt vermek doğru olmayabilir. Yaşamış birinden , yani ondan cevabı duymak en iyisidir . Mısra'dan...