5.4

3.5K 331 38
                                    

Selamlarrr ben geldimmm nasılsınız birtanelerim?

İyi okumalar..

Miraç Mert Algın

Zaman anlaşılması zor bir kavramdı ancak bana sunduğu güzelliklerle onu sorgulamamı da bir o kadar zorlaştırıyordu. Neredeyse son bir yılımda hayatıma tahmin edemediğim kadar güzel şeyler başıma gelmişti. Tabi bunlar yanında küçükte olsa sorunlarda yaratsa da ben halimden fazlasıyla mutluydum.

Yaklaşık 2 ay önce liseden mezun olmuş ve buraya taşınmıştık. Bu taşınmak hayatımızdaki bir çok şeyi değişse de değişmeyen tek şey dostluğumuz ve aramızda ki bağlardı. Yeni bir şehir farklı bir yaşam şekliydi ve bunun en başından beri farkındaydım. Yine de ben bundan fazlasıyla memnundum. Sonuçta tek de değildim.

Sevgilimle aynı evde yaşıyordum. En yakın arkadaşlarım, dostlarım bir alt katımda yaşarken kardeşim bir iki ev ardımdaydı. Herkes onlara ulaşabileceğim kadar yakınımdaydı ve hayatımızda artık göz yaşı yoktu. Ki bu en mutlu olduğum konuydu çünkü İstanbul, özellikle de Seren için kalp kırıklarıyla doluydu.

Yine de o artık iyileşmişti. Alkol bağımlılığını yenmişti ve her gün  biraz daha iyi olmak için terapilerine devam ediyordu. Onu üzen o kadınla iletişimini sadece kız kardeşi için devam ettiriyor babasıyla hala çok samimi olmasalar da düzenli olarak en az haftada bir kere konuşuyorlardı.

Ve o bu süreçte gülümsemesini yüzünden hiç düşürmüyordu.

O iyiydi ve mutluydu.

O...yaşamayı seviyordu.

Bu yüzden ona her baktığımda gururlanmadan edemiyordum. Çünkü o hayata rağmen savaşmayı bırakmıyordu.

Saçlarımı havluyla gelişi güzel bir şekilde kurularken bir yandan da mutfak adasında tamamen işine odaklanmış bir şekilde çalışan sevgilimi izliyordum. Adayı kaplayan ders kitaplarının arasında bilgisayarından video editliyor aynı zamanda ajandasına bir şeyler yazıyordu. Evet, kendisi tam anlamıyla bir influencer olmuştu ve işinde gayet iyiydi. Tabi erkek takipçileri her ne kadar sinirimi bozuyordu ancak  sonuçta kıskançlık içimizde yaşanması gereken bir şey değil miydi?

Kahvenin hazır olmasıyla havluyu  omuzuma koyarak kupayı alıp geldiğimi dahi fark etmeyen sevgilim yanına geçtim. "Bebeğim." diyerek saçlarına küçük bir öpücük bırakırken kupayı da bulduğum boşluğa bırakmıştım. İrkilerek bana döndüğünde gülümsedi. "Ne ara geldin sen?" diye mırıldandığında "Biraz oldu." diyerek dudaklarımı yanağına bastırdım. Bu kızı öpmeye doyamam kesinlikle normal değildi.

"Biraz yoğun gibisin." diyerek sandalyesini geriye çektiğimde ne yapacağımı anlamışçasına kollarını bana uzattığında gülerek onu belinden kavrayıp kucağıma aldım ve kalktığı sandalyeye oturdum. "Öyleyim." diye mırıldandı az önceki tahminime cevap vererek.

"Saçlarını yine tam kurulamamışsın." diyerek omuzumdan düşmek üzere olan havluyu alıp saçlarımı kurutmaya başladığında bir cevap vermeyerek onu izledim hayranlıkla. Bu kadar güzel ve hayran olunası olması normal değildi kesinlikle. Bir süre sonra saçlarım kurumuş olacak ki havlu yerine parmakları gezinmeye başladı saçlarımın arasında.

"Hiçbir şey yapmama rağmen saçlarının bu kadar sağlıklı olası haksızlık." diye mırıldandığında kahkaha attım hayal kırıklığı ile söyledikleriyle. Kahkahama çatık kaşlarıyla bakıp "Ne bu, kötü gülüşümü?" dediğinde dayanamayarak dudaklarından öptüm onu. "Çok tatlısın." diyerek burnun sıktığımda "Miraç!" diyerek kucağımdan kalkmaya çalıştı. 

"Tamam tamam özür dilerim birtanem." diyerek kollarımı ona sardığımda klasiğimiz olan "Eferin köle." diyaloğuna başlayarak kollarını boynuma sardı ve beklemediğim bir anda çeneme dişlerini geçirdi. Acıyla inlediğimde ısırdığı yeri öpmüş bir şey demeyerek yüzünü boynuma gömmüştü.
Kesinlikle bir gün beni tatlılığı ile öldürecekti…

"Bu gün ki planımız nedir prenses hazretleri?" diye kulağına fısıldadığımda huylanarak boynunu bükmüş bana sinirli sandığı bakışlarından atmıştı. Tikiyle uğraşmamı sevmiyordu. "Bir fikrim yok ve hava çok sıcak." isyan ederek başını geriye atıp ofladığında ona fazlayla hak vermiştim. Gerçekten hava çok sıcaktı.

Yine de bu bir planım olmadığı anlamına gelmiyordu. Hele ki iki gün önce Asiye hanıma yaptığımız ziyaretin ardından evden çıkmaması hoşuma gitmemişti.
Rüyasında gördüğü ve etkisinden çıkmadığı için ben yapılacak en mantıklı şeyin onu ziyaret etmemiz olduğunu söylemiştim. Ki haklı da olmuştum. Döndüğümüzde daha iyiydi. O sadece annem dediği kadını özlemişti.

"O zaman benim planıma uymalıyız." dediğimde merakla bana bakmıştı. Dudaklarımı ıslatarak derin bir nefes aldım. "Hayal Savaş'ın bu akşamki resitaline bilet bulmuş olabilirim." dediğimde bana şaşkınlıkla bakmıştı. "Şaka yapıyorsun? Bilet kalmamıştı." diye şaşkınlıkla mırıldandığında cevap olarak sadece omuz silktim.

O ise mutlulukla bana sarıldı. Çünkü çok istese de bilet bulamamıştı ve fazlasıyla üzülmüştü, ben ise neredeyse her gün biletleri kontrol etmiştim ki şansıma sonradan iptal edilen iki bilet bulabilmiştim. Zor ama onun için değen bir uğraş olmuştu.

"Ondan öncede bizimkilerle buluşup bir lunaparka gidelim diyorum. Ne dersin?" dediğimde beni onaylamış ancak önce işini bitirmesi gerektiğini söylemişti. Bende bu yüzden onu yalnız bırakarak mutfağa geçmiş annemin yeni attığı tarifi denemeye başlamıştım.

Normalde ikimizde evimize yakın olan restoran da çalışıyorduk ancak Bursa'ya gittiğimiz gün annem gelecek hafta işe devam etmemiz gerektiğini söyleyerek bizi rahat bırakmıştı. Zaten yarı zamanlı ve çoğu zaman restoran kalabalık olduğunda çalıştığımız için bu iki taraf içinde bir sorun olmamıştı.   

“Şefim.” diyen sesle arkamı döndüğümde bana yorgun olduğu belli olan ama bir o kadar da gülümseyen Seren ile karşılaştım. “Güzelim?” diyerek elimi ona uzattığımda tutarak yanıma gelerek ve belime sarıldı.

“Ne yapıyorsun?”

“Annemin denememi istediği yeni bir tarif vardı. Onu yapıyorum”

“Hmm”

“Hmm” diye onu tekrar ettiğimde gülerek başını göğsüme yasladı. “Eminim çok güzel olacaktır.” diyerek anlıma düşen saçlarıma uzanarak onlarla oynadı. “Umarım.” diyerek anlına küçük bir öpücük bıraktığımda gözlerini kapatmış göğüme yaslanarak biraz beklemişti.

İstediği bölüm için benden daha fazla çalışması gerekiyordu ve uzun zaman sonra soluksuz ders çalışmak onu fazlasıyla yoruyordu. Yine pes etmiyor kuruduğu düzeni bozmadan ders çalışmaya devam ediyordu.

“Çalışman bitti mi?” dediğimde beni onaylamış sessizliğini sürdürmüştü. “O zaman hazırlan bakalım. 1 saate çıkarız.” dediğimde hızla başını kaldırarak beni onaylamış, dudaklarıma küçük bir öpücük bırakarak mutfaktan çıkmıştı.

Ben ise onun bu haline gülümsemiş diğerlerine de 1 saate çıkacağımızı söylediğim bir mesaj atmıştım.

Evet bitti nasıldı?

Küçük bir duyurum da olacak,
55. Bölüm salı günü sizlerle olurken 56. Bölüm yani final bölümü 1 haziran cumartesi günü sizinle olacak.

O zaman ben kaçıyorum

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın Seviliyorsunuz♡

Instagram: elasu-gr

CAN SIKINTISI /textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin