seven, yes and?

1.3K 154 469
                                    

❗Başlıktan da anlaşıldığı üzere Lee Know'un pençelerini göstermeye başladığı zaman geldi.

❗Tam smut sayılmaz uzun olacağı için iki bölüme ayırdım, yani burda smut tarzı şeyler göreceksiniz.

Smut sesizliği olursa gelecek bölüme ben sizi skrm🎀❗

━━━━━━━━━━━━━━━━━━━

'Hissediyorum.. Bu sefer cidden bittim.'

Kulağının arkasına doğru çarpan derin nefesler, hırıltılı seslerden de anlaşılacağı üzere iyiye işaret değildi. Bulundukları durum ve şok içinde olduğu yerde kalmış olan mavi saçlı daha da kötüleştiriyordu her şeyi. Kızıl kendini kontrol etmeye çalışsa da bunu bir türlü başaramamış, sertleşmiş erkekliği altında ki şortu zorlayarak varlığını kucağında ki küçüğüne hissettirmişti. Öyle bir kilitlenmişlerdi ki ikisi de korkudan hareket edemiyordu. Ne yaparlarsa yapsınlar olan yine kızıla olacaktı ve mavi saçlı yanlış anlaşımak istemiyordu. Tenine de sıcak hava onu daha da savunmasız hale getirdi. Toparlayamıyordu kendini, tüm algıları kapanmıştı. Kalkmak istiyordu ama bedeni verilen hiç bir komutu yerine getirmiyordu. Ya istemiyordu, ya da yapamıyordu. Bir süre daha kalmaya karar verdi kendince, hayır bundan hoşlandığı için değildi ki büyüğünün sakinleşmesini ve ona yapması gerekeni söylemesi için bekliyordu.

Kızılın ise ondan istediği tek şey lanet kalçasını sürtünmek için kullanması olurdu. Ama ne yazık ki bunu yapması için büyük bir cesaret ve yakınlığa ihtiyacı vardı. Ne kadar samimi olsalarda aralarında ki ilişki bu tür şeylere izin vermezdi. Engel oluyordu. Çitayı bi üst levele getiremiyorlardı bir türlü ve kızıl bir kez daha ne kadar sinir bozucu olduğunu anlamıştı. Artık adım falan bekleyecek sabrı kalmamıştı. Çabukça kavuşmak istiyordu ona.

Derin nefesleri biraz olsun onu sakinleştirirken kontrolü yeniden ele aldığını hissetti büyük olan. Ellerini kucağında oturan mavi saçlının ince beline dolarken hafifçe kaldırdı üzerinden. Komut vermesini bekleyen küçüğü öylece ayakta dikiliyordu. Kızıl yan tarafında duran diğer sandelyeye uzandı, kendisine doğru çekip yanına yerleştirdi. Önünde duran küçüğünü tekrar belinden yakalayarak yanında ki sandelyeye yönlendirdi ve oturmasını sağladı. Geri de kalmasın diye biraz da masaya yaklaştırdı. Tüm bunlar yaşanırken ikisinin ağzından tek bir kelimeyi bırakın nefes sesi bile gelmiyordu. En azından Jisung hala tutuyordu, Minho ise derin nefesleri kesmişti.

Ne bir göz teması ne bir kelime ne de bir yakınlık vardı aralarında. Sözsüz iletişime girmişlerdi. Mavi saçlı yuvarlak masa da uzanamadığı şeyleri eliyle gösteriyor ve büyüğünün uzatması için bekliyordu. Kızıl ise ona yardım ederken temas kurmamaya özen gösteriyor, istediği şeyleri avcuna bırakıyordu. Ortam öyle bir tuhaflaşmıştı ki havası bile değişikti. Alışık olmadıkları hareketlere maruz kalıyorlardı. Ama şuan ikisi de şikayet edecek gücü bulamıyorlardı kendilerinde.

Üstelik kızıl hala sakinleşmiş değildi.

Kahvaltılarını hızlı hızlı yaparlarken gizli gizli birbirlerine bakıyorlardı. Asla temas yoktu, sadece platonik aşıklar yada takıntılı psikopatlar gibi kaçamaklar yapıyorlardı. Sonunda kahvaltıları bitince yine sessizce anlaşıp ayaklanmışlardı.

Kızıl hazırlanmak için odasına adımlarken mavi saçlı da masayı toplamaya başladı. Bulaşıkları yerleştirdikten sonra ortama düzen verip geniş mutfaktan dışarıya doğru çıktı. Yaşadığı olayın heyecanı hala üzerinde ve yanaklarındayken kendine gelmek için tekrar terasta buldu kendini. Sanırım evin en sevdiği bölümü burası olmuştu. Sakinleştiren serin havası avantajdı. Üstelik kızıl içerde olduğu sürece buraya çok nefeslenmeye geleceğini düşünüyordu.

critic, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin