Bu bölüm linoss08 'e ithaf edilmiştir.
"Lütfen Lee know, yalvarım doldur içimi.."
Lee Know?
Peki ya nerde Lee Minho?
Gömüldüğü gögüsünden kaldırdı başını kızıl. Kaybolan sıcaklıkla içi titredi küçük olanın. Yalvarıyordu. Ama o da bilmiyordu, kime yalvardığını, neye yalvardığını. Lanet olsun ki tek istediği daha fazlasıydı. Çok çok daha fazlası. Bedeni hiçbir şekilde yetinemiyordu. Dayanamıyordu bir türlü. Ne zamandır bu kadar bağımlısı olmuştu hiç yaşamadığı bu duyguların? Yoksa nedeni kızıl mıydı? Onunla olmak ve fazlası için yalvarmak.
Gözleri doldu yine. Şaka mıydı bu? Azgın dürtüleri yüzünden ağlayacak mıydı bir de? İhanet ediyordu, hem kendine hemde düşüncelerine. Gerçi şuan pek bir şey düşünemiyordu ama iradesi hala karşı koymaya çalışıyordu. Bir yanı çok geç olmadan yaptıklarından pişman olmadan durdurmaya çalışıyordu bedenini, bir tarafı ise şu nokta da durdurulamaz halde olduğunu yapmalı ve en azından yaptığına pişman olmalısın diyerek baskıladığı duyguları ortaya çıkartıyordu.
Jisung kimi dinlemeli bilmiyordu ama emir çoktan verilmişti. İstese de istemese de artık karşısında anlayışlı Lee Minho yoktu. Düşüncelerin aksine çok geç kalmıştı. Lee Know tüm hırsıyla karşısındaydı. Üstelik bu sefer içinde ki yangını dışa vuracak, zaten ısınan bedenlerini alev aldıracaktı.
Baktığı dolu gözlerin hatrına biraz yavaş başlamaya karar verdi. Canını yakıp korkutmak istemiyordu. İncecik bele sarmaladığı kollarını çözüp ellerini kalçalarına yerleştirdi tatlı oğlanın. Hissettiği dolgun kalçalar çekeceği ziyafet için daha da iştahlanmasını sağlıyordu. Biraz okşadıktan sonra sertçe sıkarak dudaklarını üşüyen hassas göğüsüne getirdi tekrar. İki taraftan aldığı zevkle kucağında kıvranan küçüğü istemeden de olsa sürekli sürtünüyordu. Sabretmek için extra çaba sarfediyordu kızıl. Sakın kalmalı ve yavaş olmalıydı evet ama şuan ki pozisyonda oldukça zornlanıyordu.
Sertliğinden ödün vermeden emdiği göğüsünü tekrar bırakınca kulaklarına çalınan mızmızlanmalar güldürüyordu onu. Düşündüğünden daha farklıydı herşey, karşısında ki minik bedenin utandığı falan yoktu aksine yetmediğini söylüyordu herşeyin. Daha fazlası için yalvarıyordu sürekli.
Kızıl bir elini kaldırıp tekrar beline yerleştirdi. Böylece daha düzgün sürtünmesini sağlayabilirdi. Uyumlu ritimle kalçasını ileri geri hareket etirmeye başlayan küçüğü ağzında ki tişört yüzünden düzgün inleyemiyor, ses boğuk çıkıyordu. Göğüsün den ayrıldığı için tutmasına gerek yoktu. Kızıl tişört sertçe geri indirdi. Ağzını açabilmenin mutluluğuyla daha sesli inlemeye başladı mavi saçlı. Tüm yetkisini kaybetmişti bedenin de. Büyüğü ne isterse onu yapıyor, onun yönlendirmesini bekliyordu. Hızla sürtünmeye devam ettiği için kızıl sertleşmeye başlamıştı. Alt tarafların dan gelen devamlı uyarılar onun da hareketlerinin sertleşmesine neden oluyordu.
Sakinleşme çabaları boşaydı. Sürekli gelen sinyaller yüzünden kendini kaybediyordu. Gözlerini kapatıp aldığı derin nefesler kulağının dibinde adıyla inleyen küçüğünü sesiyle daha da hızlanıyor, Lee Know sabırları sınanırcasına dizginleyemeyen çalışıyordu kendini. Tüm vücudunu saran adrenalin biraz üzerine çullanacağı çocuk için iyi haber değildi.
Mavi saçlı buna bile razı gözüyle bakıyordu. Yeter ki kalçaların da hissettiği şu garip ağrı gitsin, zevk alacağı anlar gelsin istiyordu. Bedeni öyle savunmasızdı ki şuan başkasının kollarında olsaydı bu sevişmek değil dümdüz tecavüz olurdu. Zevk almayacağından da emindi. Dizlerine kapanıp daha fazlası için yalvarmak üzere olduğu adamın Lee Minho olması onun için büyük mutluluktu. Belki de bu sayede kafasında ki aptal sesleri biraz susturabilirdi.