40 FİNAL

4K 221 488
                                    


Medyaaa: Büşraaaa
Büşra sona kaldı biraz ama


Kütüphanede önümdeki testleri çözerken içimde sistemin getirdiği problemleri yaşıyordum. Ağlamamak için zor dururken yarım saattir çözemediğim biyoloji sorusuna kafayı iyice takmıştım. Soruyu öyle bir yazmışlardı ki sonuç bir türlü doğru çıkmıyordu. Hayır yani emek ve azimle çözmek, cevaba bakmamak istiyordum ama beni sınırlarıma getirmişti artık. Bugün okula Büşra gelmemişti. Belki o olsaydı teselli falan ederdi beni. Kendime bir süre daha işkence ettikten sonra kalemi arasına koyup kitabı kapattım ve şakaklarıma masaj yaptım.

Zamanımı bu gereksizler gereksizi soruya harcadığım için sinirlerim bozulmuşken biraz temiz hava almak istedim. Öğle arasında olduğumuz için daha on beş dakika vardı. Kitabı alıp ayaklandım. Kütüphaneden çıkarken kulağıma ilişen sesleri duyarken çokta şey etmedim. Sınıfa doğru ilerlerken nöbetçi hocanın bağırışlarını duyarken tam kapı önüne gelmiştim ki yanımdan Arda bir hışımla geçip gitti. Ne olduğunu anlayamazken ardından Mert ve Cihangir'de çıktı. İçeriye bir bakış attım. Yağız'ı yerde ağzı yüzü kan içinde gördüm.

Olayla ilgilenmezken içeriye girip eşyalarımı bıraktım. Ardından Yağız'ı kaldırıp tahminen revire götürmeye gittiklerini gördüm. Arkalarından ilerleyip merdivenlerden inmek için hamle de bulunacaktım ki koşarken bana çarpıp "Hay senin! Aa Melih... Bir su alıp aşağıya gelsene." diye öyle hızlı konuştu ve devamında öyle hızlı geri döndü ki. Ardından "Cihangir dur!" diyişimi bile duymadı.

Oflaya oflaya aldığım suyla Arda'nın okuldaki mekanına girmiştim ki duvara fırlatılan eşyayla irkildim. Arda bağırarak "Mert ne saçmalıyorsun? Duymadın mı lan o piçin dediğini? Onu bir daha göreyim var ya! Bir daha kimse kurtaramaz." dedi. Ardından sinirle otururken sinirle sıktığı dişlerinden çene kasları belli oluyordu. Ardından beni görünce nedensizce bu haline bir panik oldum. Cihangir'de beni farkedince "Heh Melih, getirdin mi?" diye sordu. Kafamı sallayıp hiç demeden suyu Cihangir'e verince o da suyu açıp içmesi için Arda'ya uzattı. O an Arda sadece bana bakıyordu. Cihangir'in elinden suyu alırken ve kafaya diktikten sonra bile gözleri hala bendeydi. Ona bakarken gözlerinin sinirle nasıl kızardığını fark ettim.

Orda daha fazla bulunmamam gerektiğini anlayınca "Ben gideyim." dedim ama Arda "Bekle." dedi. Bir şey diyeceğini düşünüp beklerken "Siz gidin." dedi Mert ve Cihangir'e. Mert itiraz edecekti ki Arda'nın ona attığı bakışlar mecburen kabul etmek zorunda kaldı. İkisi giderken içimde küçük bir korku hissiyatı yaşadım. Bunu belli etmeyerek "Bir şey mi söyleyeceksin?" diye sordum. Gözlerindeki kızarıklık gitmiş ve yerini her zamanki bakışları almıştı. Bana "Buraya gel." dedi. Ama "Afedersin? Neden gelecekmişim?" dedim.

O ise sadece "Melih, lütfen buraya gelir misin?" diye söyleyince bana ilk kez böyle bir cümle kurmasına şaşırdım. Bir yandan aşırı sinirli olduğu için tekrar öfke patlaması yaşamasını istememiştim. Bunun için daha da fazla sinirlendirmeyerek yanına gittim. Çokta yaklaşmamıştım, ki belimden çekip bacaklarına oturmamı sağladı. Ardından başını omzuma gömünce neye uğradığımı şaşırdım. Bununla "Arda neden..?" diye soracaktım ki "Melih." demesi yetti bana.

Bir süre öyle durup sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. Ama bunun için neden bana ihtiyaç duymuştu onu anlamış değildim. Benden nefret ettiğini birçok kere dile getirmişken neden sakinleşmek için bana sarılma isteği duyuyordu, hiç anlayamamıştım. Davranışları, sözleri kafamı karıştırmaya yeterken şimdi ise duyguları kafamı karıştırıyordu. Gerçekten nefret mi ediyordu benden? Öyleyse nefret ettiği kişinin omzuna başını koyarak sakinleşmesi mümkün müydü?

Yine zihnimi saran onca düşünce varken yavaş yavaş kafasını kaldırdı. Gözlerime bakarken söylemek istediği bir şey varmış gibi gördüm onu. Ama sanki nasıl söyleyebileceğini düşünüyordu. Sonunda "Melih sen benden nefret mi ediyorsun?" diye sorunca aklımda dönen onca düşüncenin onun zihninde de canlandığını öğrendim. Sorduğu bu soruya gerçek cevabını ulaştıracaktım elbette. Sadece ardında bunu söylemesine iten başka bir neden olduğundan şüpheleniyordum. Ona "Nefret etmiyorum." dedim. Ardından "Ama yaptığın onca şeyden sonra seni affedeceğimi sanmıyorum." diye ekledim.

ZorbardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin