Saatler hızla ilerlerken Mingyu evden çıkmış öylece sokakta dolaşıyordu, eli boş gitmek istemiyordu bu yüzden ufak da olsa bir ev hediyesi almak istemişti ve alışveriş merkezinde gördüğü ilk mağazaya girdi. Güzel bir vazo seçti, Wonwoo çiçekleri severdi bu yüzden aklına gelen ilk seçeneği alıp çıktı.
Gelen mesajla telefonunu açtı, yakınlarda bir yerde olduğunu birlikte eve geçebileceklerini yazmıştı. Mingyu koşar adımlarla konuma doğru yürümeye başladı, midesi guruldamaya başlamıştı. Böyle zamanlarda acıkırdı. "Kim Mingyu!" Kafasını telefondan kaldırıp karşısına baktı, oradaydı. Parlak güneşin altında gülümseyerek ona bakıyordu, güneşten daha parlaktı. Karşıdan karşıya geçip yanına vardı.
"Erken geldin?"
"Dışarıdaydım zaten, biraz dolaşmaya çıkmıştım." Wonwoo başını anladım dercesine salladı ve yürümeye başladılar. "Resim ve enstrüman kursuna gitmemiz gerek, oradan sonra eve geçeceğiz varmamız on dakika bile sürmez." Açıklamasını pür dikkat dinleyip peşinden yürümeye devam etti. Çoktan gelmişlerdi bile.
Büyük merkeze girdiler, güvenlik görevlisi gözlüklü olana selam vermiş biraz laflamıştı çok beklemeden asansörle dördüncü kata çıktılar.
Kat oldukça büyüktü, sol tarafı enstrüman sağ tarafı ise resim atölyesiydi. Duvarlar baştan sona tablolarla doluydu, neredeyse hepsi Dali, Picasso veya Van Gogh'un eserleri kadar eşsiz ve güzeldi. "Sorun olmazsa bekleyebilir misin, atölyeye girmem gerekiyor. Diğeri yanına gelecek ona senden bahsettim." Mingyu başını sallayıp giden oğlanın arkasından baktı, kendini gergin hissediyordu. Başını iki yana sallayıp gerginliğini unutmak için resimlere bakmaya devam etti. Yanında biten adım sesleriyle başını sola çevirdi.
"Kim Mingyu siz misiniz?" Başını sallayarak onayladı esmer oğlan. "Ben Jeon Bohyuk. Wonwoo'nun kardeşiyim." Genç oğlan gözlüğünü geriye itip eğilerek selam verdi. "Merhaba." Çok geçmeden sağ taraftaki kapı gürültüyle açıldı. "Sana dedim ben gelme diye ama sen ısrarla geldin..." Kıvırcık saçlı ve gözlüklü kız önde yürürken ofladı. Kolunun altına sıkıştırdığı tuvalle kardeşinin yanına geldi. "Bakıyorum yine göz bebeği olmuşsun Jeon Bohyuk... Aferin sana."
Mingyu ile göz göze geldiklerinde kız başını abisine çevirip baktı. "Ben Jeon Sohyuk, Bohyuk'un ikizi ve ablasıyım. Memnun oldum." Eğilerek kendini tanıttı. Mingyu önce kıza sonra da Wonwoo'ya baktı, benzerlikleri inanılmazdı. Tek fark kızın esmer olmasıydı, gözleri bakışları ses tonu her şeyiyle Wonwoo'ya tıpatıp benziyordu. "Çok açım yemek yemeğe gidebilir miyiz bana sözünüz vardı."
Wonwoo kardeşinin omzuna kolunu atıp iç çekti. "Madem öyle, hepinize benden yemek. Hadi gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
canım... canım bakar mısın/ meanie
FanfictionMingyu verilen proje ödevine hoşlandığı Jeon Wonwoo ile eşleşmişti