evde misin
(22.12)wonu🤍
şimdi girdim (23.01)
çocukları anneme bıraktım odalarını yerleştirmeye devam edeceğim
nolduhalamlar
bizi öğrenmişwonu🤍
nasılöğrenmiş işte
konuşmamız gerekiyor
geleyim miwonu🤍
dikkatli ol bekliyorum🤍...
Avuçlarını silmekten eşofmanı ıslanmıştı neredeyse. Mingyu heyecandan ölecek gibiydi. Kısacık yol günler gibi gelmişti bitmek bilmiyordu. Kafası çok doluydu bir an önce konuşmak ve içindekileri dökmek istiyordu.
Otobüsten iner inmez koşarak siteye girdi, apartman kapısının önünde bekleyen sevgilisini gördüğünde hızlandı. Kollarını ona sıkıca sarıp bir şeyler mırıldandı. "Sucuk gibi olmuşsun şu hâline bak... Gel içeri geçelim hadi." Asansöre bindiklerinde Mingyu montunun fermuarını açıp sırtını yasladı. Eve girene kadar sessizce durdular, Mingyu kafasını topladı Wonwoo da yansımasına bakarak sakinleşmesi için ne yapabileceğini düşündü.
Eve girdikleri an Mingyu ellerini dizlerine koyup yüksek sesle bir 'of' çekti. "Çığlık atmak istiyorum, tam şuan çığlık atmak istiyorum! Yemin ederim sesim kısılana kadar yapacağım." Montunu yere tüm gücüyle fırlatıp kendini koltuğa bıraktı. Wonwoo orta sehpada duran bardağa suyu doldurup esmer oğlana uzattı, titreyen elleriyle zor da olsa bardağı tutup yavaş yavaş suyu içti.
"Biraz sakinleş öyle konuşalım tamam mı.. aç mısın, yemek yemek ister misin?" Mingyu başını sallayıp ayağa kalkan sevgilisinin elini tutarak mutfağa gitti. Kardeşleri olmadığı için yemek yapmamış ramen yemeği düşünmüştü ancak durum şuan farklıydı, dolapta gördüğü ne varsa hepsini çıkarıp mikrodalgada ısıttı ve masaya koydu.
Esmer oğlan önüne koyulan koca tabağı kısa sürede bitiren biriydi ancak şimdi yarısına bile gelememişti. Onu gören Wonwoo'nun da iştahı kaçmıştı. Masayı toplayıp hepsini tezgaha bıraktıktan sonra ses çıkan makineden demliği alıp kupalara boşalttı. Belki kahve daha da rahatlamasına yardımcı olur, diye düşündü.
"Sakinleştin mi şimdi?" Esmer olan başını sallayıp gözlerini ovuşturarak konuşmaya başladı. "Nasıl öğrenmiş bilmiyorum, akşam yemeğe geldiler ailecek büyükannemi de getirdiler. Yemeğin ortasında başladılar... Halam bir yandan büyükannem bir yandan saldırdılar bana. Evdekilere az çok anlatmıştım seni, biliyorlardı zaten. Beni yıllardır hor görüp aşağılıyorlar, sırf annemi kırmamak için babam onlarla yeniden barıştı."
Islak gözlerini silip dirseklerini masaya yasladı Mingyu. "Bana söylenenlere alışkınım, her seferinde sineye çekmeye onları görmezden gelmeye alışkınım ama.. seni tanımadıkları hâlde sana söyledikleri şeyler beni çileden çıkardı. Bana söyleseler avuçlarım kanayana kadar yumruğumu sıkarım ya da babam onları evden kovardı."
Ağlamasının ortasında kendini tutamayıp güldü, söylenen sözler hâlâ zihninde dönüyordu. Kulaklarında o saçma ithamlar yankılanıyordu. Onlar kimdi ki Wonwoo'yu yargılama, dil uzatma hakkına sahipti!
"Babamdan önce davranıp halamın yüzüne bardağımdaki suyu fırlattım. Ama görmen lazımdı aynı dizilerdeki gibiydim, annemden 'Ayyy!' sesini duyar duymaz hepsine içimdekileri kusup evden çıktım. Bu gece-"
"Sakın devamını getirme, kapıda yatarsın..." Sandalyeden kalkıp sevgilisinin yanına yürüdü, oğlan da ayağa kalkıp ona gülümsedi. "Burası senin de evin o yüzden istediğin zaman gelip kalabilirsin.. tabii ailenin haberinin olması şartıyla. Gel bakalım koca bebek~" Kollarını büyük sırta dolayıp sıkıca sarıldı gözlüklü oğlan. Diğerinin sıcak ve yamuşak sesi kulaklarına dolarken mayıştığını hissetti. Gün sabahtan itibaren yorucu ve yoğundu onun için, şimdiye kadar ayakta durması mucizeydi.
"Orta dolapta kıyafetlerin var, üzerini değiştir sonra da yat ben burayı toparlayıp geleceğim."
"Peki, seni seviyorum." Küçük birkaç öpücük sonrası Mingyu odaya giderken Wonwoo da mutfağı toparlarken Minseo'yu aradı.
"İyi geceler, kusura bakma sana da rahatsızlık verdik."
"Aksine, ilk bana geldiği için mutlu oldum. Teşekkür ederim..." Öğrenmek istediği şeyler vardı, ne demişlerdi de Mingyu bu kadar sinirlendi ya da ona neler söylediler.. bunları bilmek istiyordu.
"Ondan beklemediğimiz bir şey yaptı.. kimse beklemiyordu. Bilirsin onun gibi kocaman birinin yumuşatıcı kokan kalbinin olması biraz tuhaf." Kız iç çekip bir süre sessiz kaldı. "Tanrı'ya şükür ki sırtını yaslayabileceği sen varsın, teşekkür ederim Wonwoo. Lütfen ona birkaç gün iyi bak olur mu, ben burayı halleder halletmez sana haber vereceğim."
"Rica ederim, sıkıldığında sende gel olur mu misafirim olman beni mutlu eder."
"Çok naziksin~ Şimdi gitmem gerekiyor kavgaya tutuştular yeniden. Size iyi geceler."
Telefonu kapatıp odasına girmek için mutfaktan çıktı. Sevgilisi çoktan uyumuştu bile, küçük horlamaları duyuluyordu. Pijamalarını giyip hemen sıcak yatağa girdi. "Uyumadın mı?"
"Sarılacak bir şey bulamadım, uykum da gelmedi. Belki öpersen hemen uyurum kim bilir!" Wonwoo gözlüğünü çıkarıp komodine koyduktan sonra kollarını iri bedene dolayıp iç çekti.
"Sonra düşünürüz, uzun süre benimle kalacaksın çünkü."
"O zaman günde üç öğün öpücük isterim~ Hizmet bedeli."
"Sus da uyu, sabah erkenden kaldıracağım kalkmazsan su dökerim suratına." Mingyu başını diğerinin göğsünden kaldırıp çenesini yasladı. "Emredersiniz ev sahibi~ İyi geceler rüyanızda beni görün~"
"Size de iyi geceler misafirim~"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
canım... canım bakar mısın/ meanie
FanfictionMingyu verilen proje ödevine hoşlandığı Jeon Wonwoo ile eşleşmişti