Karan
Doktor arkadaşım Sarper, küçüğü kontrol ettikten sonra, malzemeleri çantasına koydu ve kapıya yöneldi. Ben de peşinden ilerledim. Odadan çıktıktan sonra bana baktı."Kim bu çocuk?" diye sordu. Benim en yakın dostlarımdan biriydi doktor Sarper. Küçüklükten beri en yakın arkadaşımdı.
"Ben de tanımıyorum. Dün gece karşılaştık. İyi görünmüyordu. Bayılınca eve getirdim. Sabah gidiyordu ama yine bayıldı. Hasta falan diye düşünüp seni çağırdım işte." dedim. Beni sessizce dinleyip, başıyla onayladı.
"Bünyesi zayıf düşmüş. Açlığa bağlı yorgunluk be halsizlikten bayılmış olabileceğini düşünüyorum. Taktığım serumla biraz toparlar." dedi ve yavaşça ilerlemeye başladı. Merdivenlerin başına geldiğimizde, bekleyen adamlara dönüp, küçüğün evden çıkmaması için talimat verdikten sonra, doktora yetiştim.
"Sen kimseyi kolay kolay evine almazsın. Doğru söyle kim bu çocuk?" dediğinde, dudaklarımı büktüm.
"Bilmem." dediğimde duraksayıp yüzüme baktı şüpheli bir şekilde. "Cidden bilmiyorum. Dün gece karşılaştık dedim ya. Sadece adını biliyorum. Onu da kimliğine bakınca öğrendim."
"Ne bileyim?" deyip dış kapıya doğru yürümeye başladı. "Şüpheli geldi bana açıkçası. Çünkü seni tanıyorum." dediğinde bir şey demeden belli belirsiz gülümseyerek omuzunu sıktım hafifçe. "Hadi görüşürüz. Yine gelirim. Uyanınca haber ver."
"Tamam. Görüşürüz." dedikten sonra, bahçe içindeki arabasına binip, ayrıldı evden. Ben de içeri girip, önce küçüğün yanına uğradım. Hâlâ uyuyordu. Bebek gibi büzülmüştü dudakları. Bu görüntüye istemsizce gülümsedim.
Onu izlemeyi bırakıp, cama doğru yaklaştım ve karşıdaki deniz manzarasına diktim gözlerimi. Bir yandan da akşamı düşünüyordum. Kimdi canıma kast edecek kadar ileri giden şerefsiz?
***
Belli belirsiz mırıldanmalar duyunca gözlerimi açtım. Odamdaki koltukta içim geçmişti. Direkt olarak yataktaki bedene baktığımda kendine gelmeye başladığını gördüm. Ayağa kalkıp yanına doğru ilerledim. Gözleri yarı açıktı ve hâlâ bir şeyler mırıldanıyordu.
"Günaydın." dememle duraksadı ve başını bana doğru çevirdi yavaşça.
"Rüya mı görüyorum?" dedi ve gözlerini tamamen açıp bana baktı. "Yine mi sen?" dediğinde ona doğru eğildim.
"Yine ben." dedim ateşini kontrol ederken. Ateşi normaldi. "Ve hayır, rüya görmüyorsun. Gerçeğin içindesin." dedikten sonra, doğruldum ve serumuna baktım. Bitmişti.
"Gitmem gerekiyor." diye kalkarken, alnından bastırıp, geri yatırdım.
"Bir yere gidemezsin. Bu kez seni bırakmayacağım. Şanslısın ki yine ben buldum seni." dedim. Elini serumun iğnesine atıp çıkaracakken, durdurdum. "Onu öyle kafana göre çıkaramazsın." diyerek, kontrollü bir şekilde ben çıkardım.
"Doktor musun nesin sen? Serum falan takmışsın." dediğinde, yüzüne baktım.
"Serumu ben takmadım. İlk soruna gelecek olursam, çalışmadığım yerden sordun be küçük." dedim ve ayaklandım. Tam odadan çıkacakken, sesini duymamla duraksadım.
"Bana küçük deyip durma. Alt tarafı, nereden baksanüç beş yaş küçüğüm senden." dediğinde sırıttım. Yüzüm ona dönük olmadığı için görmüyordu.
"Tamam demem.. küçük." dedim ve odadan çıktım. Çalışma odama geçtim ve masama oturup doktoru aradım. Sonra yine küçükle konuşurdum. Ne derdi vardı öğrenmenin zamanı gelmişti artık.
***
"Serum işe yaramış. İyi görünüyorsun." dedi doktor Sarper gülümseyerek. Gökdeniz, belli belirsiz gülümseyip onayladı doktoru."Evet. Daha iyi hissediyorum."
"Biraz daha yat dinlen. Sanırım bünyen zayıf düşmüş. Bir şeyler ye ama önce." dedi doktor tekrar. Kapıdaki adama yemek getirmesi için talimat verdikten sonra, Gökdeniz'e baktım. Mahcup olmuştu iyice. Yanakları da kızarmıştı.
"Yemeğini yedikten sonra konuşacağız. Bu iş burada bitmedi. Bana her şeyi anlatacaksın." dedim ve itiraz etmesine fırsat vermeden odadan çıktım. Peşimden de doktor Sarper çıktı.
"Bu çocuk ne iş merak etmeye başladım. Çok da masum bir şey." dedi Sarper. Çalışma odama girip, masaya geçtim. O da masanın önündeki koltuklardan birine oturdu.
"Çok beğendin galiba." dedim hafif sırıtarak. O da sırıtıp geriye yaslandı.
"Yani tam tipim." dediğinde sessiz kaldım. Ama o tekrar konuştu. "Bu arada, şu adamlardan bir şey çıktı mı? Akşam hakkında hiç konuşamadık." diye sordu. Yine canım sıkılmıştı.
"Yok. Tam konusacaktı herifler, biri keskin nişancıyla bitirdi işlerini." dedim sıkıntıyla.
"Ooo. Baya tehlikeli biri demek ki. Attığın adıma dikkat et." dediğinde başımı salladım. Başımda büyük bir bela vardı ama daha kim olduğunu bile bilmiyordum. Bu sorunu en kısa zamanda çözmem gerekiyordu.
"Bir süre evden çalışacağım. Şirketteki işleri müdürler halleder. Benim halledeceğim işler daha mühim." dediğimde, demek istediğimi hemen anlamıştı.
"Keşke sen de benimle devam etseydin. Şimdi bu şekilde olmazdı. Kafan rahat olurdu en azından." dedi. Doğru diyordu ama benim yolum daha başından belliydi zaten. O yüzden yine sessiz kaldım. Ağzımı açsam çok şey söyleyecektim o yüzden sustum.
"Akşam yemeğine kalacaksın değil mi?" diye sordum konuyu değiştirerek.
"Hı hım. Kalırım." dedi ve telefonu cebinden çıkarıp kurcalamaya başladı. Ben de geriye yaslanıp, gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım. Düşünecek çok şey vardı.
Akıyor akıyor 🩷
Yorumlarda buluşalım 💛

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA VE KÜÇÜK *bxb*
RomanceGökdeniz 19 yaşında, artık yaşamak için nedeni kalmamış bir gençti. Bir gün int/har etmeye karar verdi ve bir uçurumun kenarına gitti. Orada içinden dünyayla son bir kez vedalaşırken, sessizce onu izleyen bedenden habersizdi... 17.05.2024