Küçük çaplı bir kalp krizinin eşiğinden dönerek, duşa girdi Gökdeniz. Aklında az önceki anlar vardı. Karan'ın az önceki yakınlığı ve tavırları, kalbine o kadar ağır gelmişti ki, kalp krizi geçirmediği için şanslıydı.
Kısa bir duşun ardından, epey rahatladığını farketti. Beline bir havlu bağlayıp, elinde bir baş havlusuyla aynanın karşısına geçti. Islak saçlarında gezdirdi elindeki havluyu. Saçlarının nemini aldıktan sonra, havluyu banyoda bırakıp, odasına geçti.
Rahat bir şeyler giydikten sonra, telefonuna baktı. Hiç arayanı soranı olmadığından, bildirim de yoktu. Telefonu geri bırakıp, ayna karşısına geçti. Saçlarına şekil vermeye çalışıp, derin nefesler aldı. Karan odasına çağırmıştı. Karan'ın yanına gidecekti.
Giydiği eşofman, tişört ve dağınık saçlarıyla, sabahki halinden eser yoktu. Odasından çıkıp, birkaç adım ötedeki odaya gitti ve kapıya vurdu. İçeriden gelen sesle, kapıyı yavaşça araladı ve başını içeri uzattı. Az önce gel diyen ses, şimdi ortada yoktu.
Tamamen odadan içeri girdi ve odada bulunan kapıya doğru baktı. Banyoda olmalı diye düşündü ve etrafa bakındı. Eve ilk geldiğinde bu odada kalmıştı. Odada Karan'ın kokusu vardı. Bu kokuya iyice alışmıştı artık.
Odada göz gezdirirken, kitaplığa takıldı bakışları. Bir sürü kitap vardı. Bu kadar işin arasında bunları okuyup okuyamadığını düşündü, eli kitaplara giderken. Biraz roman ve ansiklopedi vardı. Kalın bir romanı aldı ve içine baktı.
"Korku seviyorsun anlaşılan." diyen sesle irkilip, kitabı düşürdü. Ses hemen dibinden gelmişti. Kitabı yerden alıp, arkasındaki adama döndü.
"Pek faz-" diye konuşurken, gördüğü görüntüyle kelimeler boğazına dizildi. Karan, belinde havlu ve ıslak saçlarla karşısında duruyordu. Sertçe yutkundu Gökdeniz. Bir erkekten, üstelik patronundan, üstelik mafyadan bu kadar etkilenmesi normal miydi?
"Ne diyordun?" diye sordu Karan, yüzüne doğru eğilerek. Gökdeniz'in kırmızı yanakları ve büyüyen mavileri, bazı şeyleri anlamasını sağlamıştı.
"Şey... Ben... Bilmiyorum." dedi fısıldar gibi. Karan, biraz daha zorlarsa, kendini tutamayacağını düşünerek, geri çekildi.
Karan dolabı açıp, kıyafetlerini çıkarırken, Gökdeniz arkasını döndü. Bu manzaraya daha fazla dayanamazdı.
"Ne konuşmak istiyordunuz?" diye sordu arkası dönükken. Karan, sadece alt kısmını giyinip, üstsüz bir şekilde yatağına oturdu. Yanındaki boşluğa vurdu birkaç kez.
"Gel bakalım." dediğinde, Gökdeniz arkasına baktı. Karan, üstsüz bir şekilde yatakta oturuyordu. İçinden, 'Bu da bir şeydir.' diyerek, Karan'ın yanındaki boşluğa oturdu.
Bir süre sessizlik oldu aralarında. Bu sessizlik bile çok şey anlatıyordu o an. İkili, bu sessizlikte bile anlaşabiliyordu. Gökdeniz, doğduğundan bu yana tek başına olduğu için, Karan da hayatının bir bölümünden sonra yalnız kaldığı için, sessizliğe alışkındı iki genç.
"Hata yaptığımı söylemiştiniz." dedi Gökdeniz. Karan, çenesini kaşıdı bilinçsiz bir şekilde. Bunu, düşünceli olduğu zaman istemsizce yapardı.
"Benim hayatımda korkuya yer yok Gökdeniz." dedi derin sesiyle. Gökdeniz, yeri inceliyordu. Aynı zamanda da can kulağıyla dinliyordu Karan'ı.
"Ben..." diye bir şeyler söylemek istedi Gökdeniz ama Karan, elini Gökdeniz'in dizine koyarak devam etti.
"Ben bugün ilk kez korktum Gökdeniz." dedi Karan. Gökdeniz'in kalbi, bacağının üstündeki elin temasıyla hızlanmış, adeta dört nala koşuyordu. "Normalde böyle şeylere alışkın olduğum için korku nedir bilmem. Ama bugün ilk kez korktuğumu hissettim."
"Neden?" diye sordu Gökdeniz, kısık çıkan sesiyle. Karan, sessizce iç çekti.
"Senin için. Sana bir şey olacak diye." dedi dürüstçe. Gökdeniz, Karan'ın o an çok cesur durduğunu düşünmüştü. İç dünyasında neler yaşadığını öğrenince afalladı. Onu hiçbir şeyden korkmayan biri olarak görüyordu. Kendisi de öyle demişti. İlk karşılaştıkları zaman, 'gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam.' demişti.
Gökdeniz, duyduklarını daha tam sindiremezken, yanağında hissettiği elle, gözlerini kapattı. Bu kadar şey, kalbine ağır geliyordu.
"Yani sonuçta alışkın değilsin böyle şeylere. Silahlı adamlar, çatışma falan." diye toparlamaya çalıştı Karan. Ama ne kadar başarılı olduğu tartışılır. Gökdeniz, güzel mavilerini aralayıp, Karan'a baktı.
"E- evet alışkın olmadığım doğru." dedi. "Ama bana her an sizin yanınızda, yakınınızda olmak bile yetiyor." dediğinde, Karan, Gökdeniz'in bacağında duran elini, Gökdeniz'in yüzüne çıkardı ve çenesini tuttu nazikçe. Gökdeniz, şaşkın bir şekilde bakıyordu Karan'a.
"Bana hiç iyi şeyler yapmıyorsun Gökdeniz." dedi Karan, fısıldayarak. "Senin yanında kendimi çok zor kontrol ediyorum." dedi ve yüzüne daha çok yaklaştı. "Sen nasıl bir şeysin böyle?" dedi ve daha fazla dayanamayarak, dudağını karşısındaki aralık dudaklara bastırdı.
Amannnnn neler oldu öyle 🤭🤭
Yorumlarda buluşalım 🩷
![](https://img.wattpad.com/cover/369172361-288-k947613.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA VE KÜÇÜK *bxb*
Storie d'amoreGökdeniz 19 yaşında, artık yaşamak için nedeni kalmamış bir gençti. Bir gün int/har etmeye karar verdi ve bir uçurumun kenarına gitti. Orada içinden dünyayla son bir kez vedalaşırken, sessizce onu izleyen bedenden habersizdi... 17.05.2024