KÂBUS

8 2 0
                                    


Rüyadaydım. Koşuyordum hatta melez hızımla ama neden koşuyordum?

Neyden kaçıyordum?

Karşımda karanlık bir orman vardı. Çok büyük görünüyordu. Ağaçlardan yerlerdeki yapraklara kadar her şey simsiyahtı. Ormanın derinliklerine doğru uzanan bir yol vardı ama yanlarında şimdi fark ettiğim siyah mumlar da vardı. Bu da neydi şimdi?

Ben ise hala koşuyordum. Önümde uzanan, yanlarında mum olan yola doğru sarsak bir şekilde koşuyordum. Koşarken etrafıma bakıyordum. Yola girmeme az kalmıştı, yaklaşık bir metre vardı. Birkaç adım sonra siyahlar içinde olan yola ilk adımımı attım. Adımım ile birlikte mumlar da yanmaya başlamıştı. Ve ben hala koşuyordum. Yavaş yavaş gücün bacaklarımdan çekildiğini hissediyordum. Biraz daha koşarsam yere yığılacaktım. Ama ben buna rağmen koşmaya devam ettim. Ta ki ayağım yolun ortasına kadar kök salmış bir ağacın kök damarlarından birine takılana kadar. Koştuğum hızla çok sert bir şekilde yere kapaklandım. Kollarım da bacaklarımda sanki bütün güç çekilmişti, o kadar sert düşmüştüm ki her yerim sızım sızım sızlıyordu. Kollarım ve bacaklarım oluk oluk kanıyordu. Düştüğüm yerden kafamı kaldırıp kendimi yan bir şekilde yere attım. Kafamı sol yanıma çevirince bana bakan bir sürü göz gördüm. En yakınımda karanlıktan bile daha karanlık ve siyah olan o gözleri gördüm. Oydu... Barda bana sataşan... 

Onun ardında ise kurt gözlerine benzeyen sarı gözler vardı ama aralarında kırmızı olanlar yani alfalar da vardı.

Daha fazla oraya bakamayınca kafamı sağıma çevirdim ama çevirmez olaydım. Burada daha fazla göz vardı. Üstelik yarısı kıpkırmızıydı. Yarısı ise tam olarak tanımlayamadığım morumsu bir renkti.

Hızla yerimden kalkmaya çalıştım ama iflas eden vücudum feci bir şekilde ağrımasıyla geri yerime yattım. Vücudum iyileşmiyordu. Şimdiye kadar bacaklarımdaki ve kollarımdaki yaraların iyileşmesi gerekiyordu. Ama iyileşmiyordu işte. Lanet olsun! Neden iyileşmiyordu?

Sol yanımda bir hareketlilik hissedince kafamı hızla soluma çevirdim. O siyah gözler bana yaklaşmıştı. Korkuyla kendimi kenara atmaya çalıştım ama sağımdan yükselen hırıltıyla yerimde olduğum gibi kaldım. Bu da neydi? Vampirlerin hırıltısı falan mıydı? 

Kafamı tekrar sağa çevirdim. Evet onlardan da geliyordu ama sanki daha yüksek sesli bir hırıltı daha çıkıyordu. Kafamı biraz öne eğince o morumsu göze sahip yaratıklardan geldiğini anladım. Bunların türü neydi? Daha önce görmemiştim ve Efe'lerinde bilmediğine emindim.

Yine solumda bir hareketlilik vardı ama bu defa belimde ve bacaklarımda da bir el hissettim. Korkuyla çığlık attım. Sesim karanlık olan ormanda yankı yaptı. O kadar güçlü atmıştım ki bir an yerin sarsıldığını hissettim.

Yanımdaki gözler ise benim çığlığım ile daha da hırlamaya başladı.

Bilincim gidip gelmeye başlamıştı. Yerden havalandığımı hissettim. Halsiz bir şekilde kafamı beni kucaklayan kişiye kaldırdım. Bana dikkatle bakıyordu. Siyah gözlerimi sanki beni daha da uyutuyordu. Daha fazla kafamı kaldıramayacağımı hissederken kafamı serbest bıraktım. Bilincim de kapanmak üzereydi. 

Uyanmadan önce ise derin bir nefes ve kalın bir ses duydum.

" Yakında kavuşacağız güzelim..."

Hızlı hızlı nefes alarak bir anda yerimden kalktım. Korkuyla etrafıma baktım. Kimse yoktu, ne o vardı ne de o yaratıklar. Gözlerimi kapatıp bir süre derin derin nefeslendim. Sonra yavaşça gözümü açtım. Ayaklarımı soğuk olan fayanslara uzattım ve yavaşça yataktan doğruldum. Ayağa kalkınca yerimde birkaç saniye sendeledim ama sonra düzeldim. Sakin adımlarla şifonyere doğru gittim. Şifonyerin üzerinde olan telefonumu alıp saate baktım. 04.12 yazıyordu. Bu defa banyoya yöneldim. Önce işimi halledip ardından yüzümü yıkadım. Kafamı yavaşça kaldırdım ve aynadaki kendime baktım. Gözlerim kıpkırmızıydı, göz altlarım şiş şişti. Terden alnım ıslanmış saçlarım alnıma yapışmıştı. Yanaklarım ise pembemsiydi.

VAMPİR SOLUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin