Umarım bölümü beğenirsiniz.
İyi okumalar..
...Lisa
Gözümden akan bir damla yaşı elim ile sildim ve derin bir nefes aldım. Bakışlarımı kapıdan çektim ve yanıma gelmiş olan Sehun'a çevirdim.
-"Beni rahat bırak artık! Beynin basmıyor mu?! Ayrıldık diyorum!"
Pis pis gülümseyen suratı bir anda ciddileşti. "Ben ayrılmadım Lisa, sen ayrıldın." Kolumu sert bir şekilde tuttu ve beni kendine çekti. Gözlerimin içine sinirle baktı "Hem senin o kızla ne işin var!"
Bir anda bağırması ile kafede oturan birkaç insan bize döndü. Onu kendimden uzaklaştırdım ve sıktığı kolumu ovuşturdum. "Senden nefret ediyorum! Aşağılık adamın tekisin!"
Chaeyoung'a dediği şeyler aklıma geldikçe daha da sinirleniyordum. Olayın ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Hiçbir şey anlamamıştım ama bu manyak Sehun'un haksız olduğuna adım kadar emindim.
Gülümsedi "ben de seni seviyorum." Bana doğru tekrardan bir adım attı "o sefil ile bir daha görüşürsen seni mahvederim!"
Kaşlarımı çattım "düzgün konuş!" Duraksadım "ayrıca istediğimle de konuşurum! Sen kimsin de bana karışıyorsun!"
Alayla güldü "sana zengin piçi diyen bir kızla mı görüşeceksin. Gerçekten safsın Lisa."
Yutkundum. Sehun yanımdan geçip giderken sadece karşıya bakabilmiştim. Chaeyoung'un benim hakkımda az çok ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Davranışlarından bile belli oluyordu. Ancak yüzüme karşı bağırması gerçekten kalbimi kırmıştı ve hayal kırıklığına uğramama sebep olmuştu.
Onun düşündüğü gibi birisi olmadığımı göstermek için çok çabalıyordum. Gerçekten çok uğraşıyordum. Ön yargılarını yıkmak için, beni tanıması için... Tam başardığımı düşünürken hiçbir yol kat edemediğimi görmek beni mahvediyordu.
Onun için zengin piçin tekiydim. Başka hiçbir şey değil. Bunu başkası düşünüyor olsa gerçekten umurumda olmazdı. Ancak hoşlandığım kızın bana bunu demesi kalbimde derin bir sızıya neden olmuştu.
...
Yağan yağmurun altında Jisoo'nun kapıyı açmasını bekliyordum. Chaeyoung attığım mesajlara dönmüyordu, aramalarımı cevaplandırmıyordu. Bu yüzden adresini öğrenebileceğim tek kişiye gelmiştim. İsmini, telefon numarasını onun hakkında her şeyi Jisoo'dan yardım alarak öğrenmiştim. Babası okulun sahibiydi ve ben de en yakın arkadaşımın bu statüsünü en sonuna kadar kullanıyordum.
Jisoo kapıyı açıp da beni gördüğünde kaşlarını çattı "ne bu halin!?" Beni hemen içeriye çekti "gel buraya."
Akan burnumu çektim. Dikkatle süzdü beni "hasta mı oldun?"
Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım "ağlamaktan."
Çatık olan kaşları daha da çatıldı "ne oldu?"
İç çektim ve salondaki koltuklardan birine oturdum. "Ne olduğunu bilmiyorum. Chaeyoung ile oturuyordum. Sonra Sehun geldi tartıştılar." Duraksadım "Chaeyoung bana bağırdı sonra da çekip gitti." Burnumu çektim "beni dinlemedi bile..."
Jisoo elini omzuma koydu "Belli ki aralarında bir sorun olmuş. Bak bir şekilde hallederiz kendini üzme lütfen." Gözümden tekrardan bir damla yaş aktığında derin bir nefes aldı "ondan gerçekten hoşlanıyorsun?"
Başımı olumlu anlamda salladım. "Hem de çok."
İlk karşılaşmamızda bana o kadar kaba davranmasına rağmen benim tek düşündüğüm onun ne kadar güzel olduğuydu. Lili ile aralarındaki bağı gördüğümde onu nasıl sevdiğini izlediğimde tekrardan hayran kalmıştım ona. O günün akşamı Jisoo ile ismini ne okuduğunu öğrendiğimde bir daha hayran kalmıştım. Bizim okulda yüzde yüz burslu okuyor oluşu kesinlikle hayran olunası bir durumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Losted Loves //Chaelisa
FanfictionDavul bile dengi dengineydi. Chaeyoung'un Lisa ile işi olmazdı. ...