Mektup

257 17 3
                                    

'Canım Ablam,

Sensiz neredeyse bir ay geçirdim. Onlarla aynı evde kalmak artık daha zor. Sen varken, geceleri kabus gördüğümde annemle babam beni yanlarına almadıklarında sana gelirdim. Sen beni yanına alırdın uyumam için masal bile anlatırdın. Hatırlıyor musun? Sen hiç uyumazdın. Sabahlara kadar kitap okurdun. Her zaman uykunun çok saçma bir şey olduğunu düşünürdün. Umarım orada güzel uykular çekebiliyorsundur. Yanında olmadığım için ne kadar üzülsem de sen bizden uzak arkadaşlarınla birlikte daha mutlusundur. Ablacım ben senden hiç ayrılmak istemedim. Hem arada mesafeler olsa da iki kız kardeşi hiçbir şey ayıramaz. Bunu bana sen söylemiştin. Haklısın bizim aramızda büyük mesafeler olsa da biz iki kız kardeşiz, iki kız kardeş tek bi' yürek gibidir; yüreğe zarar gelmediği sürece diğer organlara ne olursa olsun o' hep atar. Bilirsin değişik benzetmeler yapmadan duramam. Aslında sana mektup yazmamın sebebi bunlar değil. Keşke hiç yazmak zorunda kalmasaydım.

Dün annemler kendi aralarında konuşuyorlardı; Arda aramış en kısa sürede düğün yapılmasını istemiş. Annem senin bundan haberin olmadığını söyledi eğer böyleyse bunun olmaması için elimden ne geliyorsa onu yapacağım. Ve haberin olsun şimdiden hazırlıklara başladılar.

Sana e-mail atacaktım ama bilgisayarımı elimden aldılar. Seni seviyorum ablacım kısa zaman sonra tekrar yazacağım. Görüşmek üzere...

Biricik kardeşin Almila'

Dakikalardır akan gözyaşlarım mektubu okuduğumda yüzümde kuruyup kaldı. Sanki damarlarım patlayacakmış gibi ellerimi yumruk yaptım. Önümdeki masanın üstünde bana sırıtan iki kişiye baktım. Ne kadar da mutlular(!) Sanki sadece onlar var Dünya'da. O kadar mutlular ki...

Sahi! Mutluluk, uzun zamandır tatmadığım ama tattığımı düşündüğüm daha doğrusu kendimi aldattığım duygu. Yıllardır tatmadığım mutluluk.

Bir gün sahip olacağımı düşündüğüm mutluluk.

Başkalarında gördüğüm, her şeyden çok istediğim ama sahip olamadığım mutluluk.

Elimdeki çerçeveyi duvara fırlattım. Paramparça oldu, belki de onlarca parçaya ayrıldı. Ama benim kalbim daha çok parçalandı. Benim kalbim yalvardı, hıçkırdı bazen dayanamadı durdu ama en çok canını yakan parçalanması oldu, onun acısı bir başka oluyormuş.

Beynim benden habersiz hareket ediyordu. Sanki onu ben değil hislerim yönetiyordu.

Arda'nın odasına girdim. Çalışma masasına oturmuş hesap makinesiyle birşeyler yapıyordu.

"Düğün masrafları için mi hesap yapıyorsun?" Arda gözlerini benim üzerime dikti. Ayağa kalktı ve yanıma geldi. "Biz evleneceğiz, anladın mı?" Dakikalardır sıktığım yumrukları Arda'nın omuzlarına deli gibi vurdum. "Senden nefret ediyorum Allah'ın belası. Senle evlenmeyeceğim. Asıl sen anladın mı?"

Arda ona vuran ellerimi morartacak şekilde sıktı. Bunca senedir onu böyle 'kötü' görmemiştim.

"Sen istesen de istemesen de biz evleneceğiz eğer karşı çıkarsan yapacaklarımı düşünemezsin."

Merhaba! uzun zaman oldu bu gecikme için özür dilerim...

GECENİN AYDINLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin