ÜÇ GÜN

124 5 3
                                    


Vote: 10 yorum: 7

Çok geç oldu biliyorum. Bunun için özür dilerim. Ve eğer yetiştirebilirsem yılbaşına özel bölümde yayınlayacağım.

İnsanın hiç beklemediği bir anda, uzun zamandır hiç aklına getirmediği bir insanla karşılaşması biraz değişik, hatta fazlasıyla değişik. Oysaki o beni öyle mutlu etti ki...

Bunları düşününce ne kadar bencil olduğumu fark ettim. Okul da yangın çıktığında benim avukatlığımı yapmıştı ve ben davanın durumunu bile sormak için onu aramamıştım.

Ama o hâlâ beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu. Beni London Eye'ın karşısındaki banklara getirmişti. Bana buranın çok iyi geldiğini biliyordu. Akşam olmasına rağmen hava o kadar kapalı değildi . Burası hiçbir zaman çok karanlık olmadı işte en çok bu yanını seviyorum. Karanlık hiç hoş değil. Karanlık sokaklar, her zaman en kötüsünün olduğu sokaklardır. O duvarın arkasından ne çıkacağını bilemezsin. Belki bir uyuşturucu bağımlısı, tımarhaneden kaçmış bir akıl hastası, bir mafya ya da yankesici bilemezsin.

"Konuşmayacak mısın?"

"Hı? Kusura bakma Yankı dalmışım özür dilerim."

"Hayır, dalmadın sadece aklın karmaşık bir o kadar da mutsuz geçmişine yolculuk yaptı."

Çok haklıydı, karmaşık ve mutsuz bir hayat...

"Haklısın karmaşık ve mutsuz bir hayatım var, bu yaşadığıma hayat bile denmez."

"Peki hiç mutlu olmayı denedin mi? Yani bi' kerecik olsun yaşadığın hiçbir şeyi düşünmediğin mutlu olmayı denediğin oldu mu?"

Bunları söylemek ne kadar da kolaydı onun için... Aslında yargılamamam gerek sonuçta ben onun nasıl bir hayata sahip olduğunu bilmiyordum.

"Denedim çok denedim ben oturup mutluluğun resmini çizdim, onlar tutup uçak yaptılar."

"Hiç bulmaya çalışmadın mı uçağın nereye gittiğini? Belki yanı başındadır o resim. "

"Ben o resmi istemiyorum ki ben o resmin yaşanmışlığını istiyorum.---- Senin hayatın nasıl yani benim gibi olamaz ama belki mutlu bir hayatın vardır. Ya da seni seven bir sürü insan vardır. Tabi bir sakıncası yoksa?"

"Sana hayatımı anlatsam bir dakika yanımda durmazsın."

Bunu bana mı söylüyordu? Kıkırdadım.

"Asıl ben sana hayatımı anlatsam beni direk polise teslim ederdin. Benim sana anlattığım en masum kısımları."

Yankı elimi tutup beni ayağa kaldırdı ve arabaya doğru götürmeye başladı. O kadar narin ve güzel tutuyordu ki elimi arabanın kapısını açtığımda elini bırakmak istemedim. Tabi o kadar cesaret yoktu bende...

"Yankı nereye gidiyoruz?"

"Bath'a (Londra'da bir ilçe)"

Bir an korktum sonuçta bilmiyordum bana karşı ne hissettiğini. Peki neden ona güveniyordum?

"Niye ki? Yani okul var, sonra dava işlemleri hem uzak değil mi Bath?"

"Sadece üç gün. Her şeyden uzak üç gün. "

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.


GECENİN AYDINLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin