Günlerden 10 Temmuz.
Altay,ilk kez Samandıra'dan içeri girdi. Heyecanı yüksekti,hayalini gerçekleştirecekti az sonra.
Karşısında duran adama baktı,el sıkıştılar. "Hoşgeldin,Bayındır." Gülümsedi Altay. "Hoşbuldum,başkanım."
Altay ile biraz konuştular ve sıra imza atma törenine geldi.
Altay,burada yalnız değildi. Annesi ve babası da onunla gelmişti.
Altay,önündeki kağıda baktı. Bir an bile düşünmeden imzasını attı. Fotoğraflar çekildi ve sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Altay,artık Fenerbahçe'nin ta kendisiydi.
Biraz daha muhabbet ettikten sonra başkan,Altay'ın yarın antrenmanlara gelmesini istedi.
Bugün Altay'lık bir iş olmadığı için Altay ve ailesi Samandıra'dan çıktılar.
Samandıra'nın önü muhabirlerle doluydu. Altay, dudaklarını büzdü ve ofladı.
"Altay Bey,ne zaman maçlara çıkacaksınız?"
"Altay Bey,röportaj yapabilir miyiz?"
"Altay Bey,Volkan Demirel'den sonra Fenerbahçe kalesini koruyan isim olacaksınız. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?"
Altay,soruların peş peşe gelmesine sinirlenmişti. "Arkadaşlar tek tek sorun lütfen."
Muhabirler bütün soruları tek tek sordu,Altay ise tek tek cevapladı.
Sonunda röportajlar bitti ve Altay arabasına doğru yöneldi. Tam karşısına baktığı için kendisine çarpan kişiyi görmemişti. Bir anda vücuduna sıcak bir şeyin yayıldığını hissetti. Üstüne baktığında tişörtüne kahve dökülmüştü.
Kendisine çarpan kişiye baktığında o kızı gördü. Sevgi Demir'i.
"Altay Bey,ben çok özür dilerim. Gerçekten bilerek çarpmak istemedim,önüme bakmadım sadece... Benim hatam yani."
Altay,kızın bu hallerine güldü. "Sorun değil,gerçekten. Bence biraz da benim hatam,bende önüme bakmadım. İstanbul'un büyüsü işte,bak bizi tekrardan karşılaştırdı. En kısa zamanda sana bir kahve sözüm olsun," dedi ve oradan ayrıldı.
Arabasına bindi,tabii annesi ve babası da peşinden geldi.
Altay'ın mutluluğu gözlerinden okunurken,Sevgi'nin şaşkınlığı da aynı durumdaydı.
⭐
Telefonuna baktı Sevgi. Saat 23.04 idi. Tabağında duran makarnayı yemeye çalışıyordu ama o kadar iştahsızdı ki...
Canı sıkılıyordu İstanbul'da. Ailesinden uzaktı. Ailesi Bursa'nın Osmangazi ilçesinde yaşıyordu.
Tek kişilik ailesi... Sadece annesi vardı yanında Sevgi'nin. Ama bunu gizlerdi,utanırdı çünkü. Babası cezaevinde yatıyordu.
Flashback:
16 Nisan 2007,Bursa.
Hava soğuktu,üşüyordu Sevgi.
Bağırışlar vardı,korkuyordu Sevgi.
Kan vardı, ölümden döndü Sevgi.
Herşey aklından geçiyordu minik Sevgi'nin. Ama aklına en çok yer eden düşünce ise; annem ölür mü?
Babası, yine ve yeniden annesine şiddet uyguluyordu. İçmişti,belliydi.
Sevgi'ye de şiddet uyguladığı olurdu.
Evden bir bağırış sesi geldi ve Sevgi hemen eve gitti.
"SEVGİ,SENİ SEVİYORU-"
Annesiydi bu. Kötü bir şey olmuştu.
Mutfağa gittiğinde,annesinin yerde kanlar içinde yattığını gördü Sevgi.
Öylece durdu.
Babasına baktı.
Babası elini yıkayıp evden çıkmıştı.
Ne yapacaktı küçücük kız?
Tek çare bağırarak sesini duyurmaktı. Evin dışına çıkamadı çünkü annesini yalnız bırakamazdı.
"ANNEM,ÖLÜYOR! YARDIM EDİN... BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜMDÜ ANNE!"
Flashback sonu.
Sevgi,tabağında ki yemeği yiyemeyeceğini fark ettiğinde masadan kalktı ve koltuğa uzandı.
Telefonunu eline alınca bir bildirim geldi.
altaybayindir:
-Pazar günü kahve içmeye ne dersin?⭐
Altay Bey, öncelikle YAVAŞ.
Aşık diye yorumladım ben şahsen😉
Herşey yavaş yavaş başlıyor söyleyeyim.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Sizleri çoook seviyorummm, yeni bir bölümde görüşmek üzereee🤍.