12- Babacık

27 5 3
                                    

Bu bölüm biraz kısa oldu ne yapsam bugün 2 bölüm mü yayınlasam acaba?

.

"Klimayı kapatın çok sıcak, of daha var mı eve neden bu kadar uzak."

Bana kahve içirmeleriyle kendime geldim ve konuşmaya başlamıştım bile ve Aksoy'un sinirlendiğimi yüz ifadesinden anlayabiliyordum, elini klimanın düğmesine bastırarak kapattı. Ardından kafasını arkasına yaslayarak boynunu geriye doğru attı ve yüzüme doğru konuştu.

"Doruk susar mısın artık?! Sinirleniyorum."

"Midem bulanıyor yavaş sürün şu arabayı."

Yavaş gittiğim izin farkındaydım ama yine de yavaş gitmelerini söyledim, Serkan frene basarken dikiz aynasından bana baktı gerçekten kusacağımı düşünmemişti değil mi?

"Lan 40la gidiyoruz millet küfür ede ede yanımızdan geçiyor durduralım arabayı ittirelim daha hızlı gider Doruk, hadi güzelim uyusana sen gerçekten başım ağırdı artık."

Güzelim mi?

Arkama doğru yaslanırken dudaklarımın arasından kıkırtıların kaçmasına engel olamamıştım. Her ne kadar ayılmış olsam da alkolün tesiri hala duruyordu.

"Durdurun arabayı ineceğim ben."

"Hasbinallah otur oturduğun yerde sende baş şu gaza gidelim bir an önce, sende kes sesini yeter artık!"

Bağırmasıyla yerimde sıçrarken bakışları anında yumuşamıştı, Serkan ile dikiz aynasından göz göze geldiğimizde bir süre bana baktı ardından anlamış olacak ki Aksoy'a dönerek vitesin üzerindeki elini onun bacağına koyup hafifçe gezdirdi.

Ona dokunuyor Doruk

Aksoy'un bakışları benden çekilip bacağına düştüğünde Serkan konuşmaya başladı.

"Aksoy sakin ol koçum çocuk sarhoş ne dediğini bile bilmiyor."

Boğazımı temizlemem ile bakışlar tekrar bana döndü, sinirlenmiştim.

Neden sinirlenmiştim? Ona dokunduğu için neden sinirlenmiştim?

Aşık oluyorsun Doruk, hatta oldun bile.

Daha önce bir defa gördüğün birisine aşık olabilir miydi bir insan?

Sadece gördün mü? Sen onu seçtin Doruk, o seni değil sen onu seçtin.

"Hayır ben ne dediğini biliyorum neydi lan senin adın ha Poyraz mıydı? Yok değildi, heh tamam Serkan Serkan."

Dedim elini elinin üzerine koyarken Aksoy'un bacağının üzerinden ittirdim, ardından meydan olur bir şekilde gülümseme sundum ona. Önüne doğru dönerken boğazını temizledi ve durdurduğu arabayı hareketlendirmek sürmeye devam etti.

"Poyraz kim lan?"

"Seni hiç ilgilendirmez, bugün günlerden ne?"

Seni kıskandı neden tersliyorsun?

Kıskanılmıştım, kaşlarımın çatılmasıyla birlikte onun telefonuna baktığını gördüm asla önüne dönmüyor ve bana bakmaya devam ediyordu.

Keşke yanımızda otursaydı.

Ah çok konuşmadın mı sen? Ne zaman inine girmeyi düşünüyorsun? Sus ve bir kenara çekilip, hemen şimdi.

"15 Ekim."

"Ekim'de miyiz lan daha? Neyse 23 Ekim'de düğüne gideceğiz."

Bakışları sorgular şekilde yüzümde gezinirken kafamı ona doğru yaklaştırdım, elimi yanağına koyarken dudakları aralandı. Kendini geri çekmek isteğiyle yanıp tutuştuğunu biliyordum ve bunu engellemek için diğer elimi üzerindeki çekerek sarıp sıkıca tutmuştum.

"Neden bana söylüyorsun bunu?" Sesi titremişti.

"Sende benimle geleceksin çünkü."

"Kimin düğünüymüş bu?" Oldukça merak içeren bir ses tonuyla sorduğunda ona biraz daha yaklaştım.

"Karan abinin, mahalleden çok yakın bir abim."

"Hmm anladım neden benimle katılmak istiyorsun?" Sesi oldukça keyifliydi, bu yakınlıktan zevk alıyordu. Ona biraz daha yaklaşarak kulağına doğru Serkan'ın da duyabileceği bir sesle konuştum.

"Çünkü sevgilisiyle pardon eşiyle hatta kocasıyla tanışmanı istiyorum."

Geriye çekilmemle yüz ifadesi anında değişirken bakışları tekrardan Serkan'a döndü. Ardından dudaklarında bir gülümseme yayılırken, dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi ve ceketinin üzerindeki elimin üzerine elini sıkıca sararak konuştu.

"Kocasıyla mı?"

"Evet çok tatlı bir çocuk, ben çok seviyorum."

"Eşcinsel evlilik mi yaptı?" Gözlerinin içi parlıyordu adeta, bunu sanki bir sonun başlangıcı gibi görmüştü. Onu ilk defa bu kadar saf bir şekilde mutlu görüyordum.

"Evet bir sorun mu var?"

"Hayır hayır şaşırdım sadece, Türkiye'de biliyorsun."

Sesi aslında birçok şeyi anlatıyordu, işte bende bundan korkuyordum. Dışlanmaktan belki de delinin birisinin biz- bana ve ona zarar vermesinden, hatta öldürmesinden belki de...

"Annesi babası kabul etmedi ama o istediğini aldı, her zaman istediğini alır."

Elimin üzerindeki eli sıkılaşırken gülümsedi ve bana biraz daha yaklaştı, Serkan bize hiç bakmıyor ve arabayı sürmeye devam ediyordu.

"Takdir ettim doğrusu keşke bende bu kadar cesur olsam."

"Benim Alperen'den öğrendiğim bir şey var, eğer bir şeyi çok istersen ve elde etmek için durmadan çabalarsan imkansız olarak görülen her şey bir imkan dahilindedir ve imkansız diye bir şey yoktur."

Dudaklarında bir gülümseme oluşurken burnunu burnuma sürttü bu yakınlık beni ürkütmüyordu aksine rahatlatıyordu.

Aşıksın işte Doruk...

Aşık olmaya korkuyorum ama korktuğum başıma geliyor... Haklısın ben onu seçtin o beni değil, şimdi seçimime sahip çıkmam gerekiyor.

"İmkasız diye bir şey var Doruk, mesela sen ve Hakan imkansızsınız. Ben ve sen ise imkan dahilindeyiz, anlıyor musun?"

"Onu imkansız yapanda benim kararlarım değil mi? Yani hala imkan dahilinde."

Demem ile yüz ifadesi değişirken geriye doğru çekildi ve elimi bırakarak önüne doğru döndü.

Sen gerçekten malsın Doruk.

Ayıp oluyor yalnız...

"Sen sarhoş olduğuna emin misin? Gayet ayık bir şekilde konuşuyorsun."

"Aksoy şu an istediğim için senin yanındayım, evet beni bulduğunda kafam yerinde değildi ama kahve içirdiniz ya bana babacığım ayıldım işte."

Onca şey arasından sadece sondaki cümlede geçen babacık kelimesine takılmış ve hızla arkasına dönerken dudaklarından çıkan kıkırtı ile sormuştu.

"Babacık mı?"

"Aksoy saçmalama amına koyarım, sakın bana değişik fantazilerin olduğunu söyleme."

Sinirle söylediğim şeyle Serkan ve Aksoy'da kahkaha atarken alaylı bir ses tonuyla dudaklarında asılı kalan gülümsemeyle konuştu.

"Neden olmasın seninle olacaksa?"

melankoli(BxB)| GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin