Gördüğüm manzara karşısında olduğum yerde kalmıştım, Doruk Hakan'ın kucağında ve sırtı bir arabaya yaslanmış şekilde kafasını geriye atmış gülüyordu. Gözlerim kapanırken derin bir nefes aldım, kıskanmıştım. Kafasını geriye doğru indirirken gözleri Hakan'ın dudaklarına düşmüştü, hayır sakın sakın yapma. Ardından bakışları bana döndüğünde gözlerimin içine bakarak gülümsedi ve dudaklarını Hakan'ın dudaklarına bastırdı, dudaklarım şok içinde aralanırken kalbim deli gibi atmaya başladı.
Gözlerimin içine bakarken dudaklarını oynatıp öpmeye başladı, Hakan belinden sımsıkı kavramış ve kendisini Doruk'a doğru dudaklarımın arasından titrek bir nefes verirken kafamı eğdim.
Arkama doğru dönerek kafamı kaldırdım ve yürümeye başladım, biz hiçbir şey değildik ama canım neden bu kadar yanıyordu. Adımlarımı yavaş yavaş atarken karanlığın içine girince koşmaya başladım, uzaklaşmak istiyordum buradan en çokta şu an Doruktan uzaklaşmak istiyordum.
Serkan'ın arabasını görmem ile adımlarımı tekrar yavaşlattım, kapıyı hızla açarken sert bir şekilde kendimi koltuğa bıraktım.
"Ne bu hız gidip gelmen bir oldu."
Elimi ona doğru kaldırarak susturdum ve emniyet kemerini çekiştirerek uzatıp taktım. Oldukça sinirli şekilde hareket ediyordum, arkama doğru yaslanarak derin bir nefes aldım.
"Sus ve sür lütfen arabayı, sonra anlatacağım."
"Tamam, eve mi gidiyoruz?"
Eve gitmek istemiyordum, babamı görürsem ne olacağını bilmiyordum. Bu saatte dışarıya çıkacağımı görürse onunda ne yapacağını kestiremiyordum.
"Sizin eve gitsek baban kızar mı?"
"Hayır neden kızsın ki? Asıl senin baban sorun çıkartan."
"Haklısın, seninle Görüşmeme karışmıyor sadece. Sana güveniyor, bana güvenmiyor o."
O hiçbir zaman beni sevmemişti, korkularımı bile bile her zaman beni aynı duruma sokmaktan zevk alıyordu. Bayılana kadar ağlatmaktan zevk alıyordu, ondan nefret etmemin asıl sebebi annemi aldatması değil, bana yaşattıklarıydı.
"Sen onun oğlusun, sana da güveniyor emin ol sadece korkuyor."
Bu söylediği gülmeme sebep olurken ona doğru çevirdim başımı, arabayı sürerken kısa bir süre bana bakarak önüne döndü.
"Serkan onu tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun, erkeklere kaldırıyorum diye beni döven birisi o. Neden bu konuyu açtın ki şimdi kapat şu konuyu."
Elini kaldırıp alnına koyup ovdu sertçe, bu konuda o da çok sinirliydi. Dudaklarının arasından sesli bir nefes vererek kırmızı ışıkta durdu ve elini çekerek dirseğini cama doğru yaslarken kafasını tamamen bana doğru çevirerek baktı.
"Özür dilerim, Doruk sana kötü bir şey mi söyledi? Yüzünden düşen bin parça."
"Söylemedi, yaptı. Yani bana yapmadı öf aman be, ben sana sonra anlatacam demedim mi? Üsteleme işte."
Elime telefonumu alırken Doruk'la olan son konuşmamıza girdim, evet zamanında gelememiştim babam beni şirkete götürdüğü için çıkamamıştım. Kaçamazdım kaçarsam dayak yerdim ve ben artık bu adamdan dayak yemekten sıkılmıştım, ne kadar spor yaparsam yapayım eğitim alırsam alayım ona karşı koyamıyordum. Bir kere vurunca neye uğradığımı şaşırıyordum.
Gözümden düşen bir damla yaş ekrana damlarken burnumu çektim ve ekrana düşen gözyaşını baş parmağım ile silerek ona mesaj yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
melankoli(BxB)| GAY
General FictionBir hata ne kadar güzel olabilirdi? 16. Bölümde yan çiftimiz vardır ve kitap içerisinde, onlarla ilgili bölümler de vardır. Ama ana çiftimiz Aksoy ve Doruk, yan çiftimiz ise Serkan ve Hakan. texting+düzyazı