Zehra'dan"Handan'ım merak etme Semih'ten daha iyileri de vardır. Buluruz, sen yeter ki sıkma canını."
Fenerbahçe maçı öncesi soyunma odasındaydık. Şu an maça odaklanmam gerekiyor olabilir evet ama dünden beri tek düşündüğüm şu Semih denen herif. Evet Saliha dün söylemişti bir şeyler konuşmak için buluştuklarını. Eski sevgili olduklarını da söylemişti bunu nasıl kenara atayım. Tadım kaçmaya başlıyordu artık.
"Biliyorum Simge'm ama çok zor. Kimseye de kolay kolay güvenemem ki bundan sonra."
"Sen de haklısın ama buluruz birini."
Hande üstündeki bakışlarımı fark etmiş olacak ki tebessüm ederek bana baktı. İstemsizce kaşlarımı çatıp bakışlarımı ondan çektim. Yerdeki spor çantamdan kulaklığımı çıkartıp taktım. Maça odaklanmam gerekiyor. Şu an bunu düşünemem.
—
Maç bittiği gibi soğumadan direkt soyunma odasına girdim. Sinirle kendi dolabımın önündeki banka oturdum. Kendimi asla maça verememiştim. Oyundan tamamen düşüncede kenara alınmıştım çok normal bir şekilde.
"Güneş? İyi misin?"
Gelmişti işte odağımın dağılma sebebi. Şu an kimseyi görmek istemiyorum. Gözlerimi kapatıp başımı dolaba yasladım. "İyiyim." "Emin misin?" Adım seslerinden yanıma yaklaştığını anlamıştım. Gözlerimi açmadan sorusunu yanıtladım.
"Evet."
"Bakar mısın bir bana lütfen?"
Derin nefes verip gözlerimi açtım. Bakışlarımı kahvelerine sabitledim. "İyiyim Hande."
"Hande mi? Zehra herkes her maçta mükemmel oynamak zorunda değil. Kendine bu kadar yüklenme lütfen."
Artık kaçak oynamayacağım. Gizlemeyeceğim bir şeyleri. Sormam lazım ki odaklanabileyim. "Hande, Semih kim? Seni neden bu kadar üzdü?"
"Semih nereden çıktı?"
"Dün onunla buluşmuşsun kızlar söyledi. Bu gün de seni üzgün görünce merak ettim. Kalbini mi kırdı?"
Bir anda gülümsemeye başladı. Ellerimi tutup yumuşak bir şekilde okşadı. Lütfen kızarmamış olayım. Lütfen.
"Semih benim arkadaşım. Dün de ondan bir konuda yardım istedim ama red etti. Canını bu yüzden sıktıysan sıkma."
"Saliha eski sevgilin olduğunu söylemişti."
"Evet, eski sevgilim. Şu an arkadaşım. Kendisi avukat. Normalde sana söyleyip canını sıkmayacaktım ama madem sıkılmış bari söyleyeyim. Eren konusunda yardım istemiştim fakat kendisi Eren'in çocukluk arkadaşı çıktı bu yüzden de yardımı red etti. Ben yinede bu işin peşini bırakmayacağım bunu bil Güneş. Sen rahata kavuşmadan bitmeyecek."
Ben dünden beri canımı sıkarken meğerse benim için uğraşıyormuş. İçim biraz rahatlamıştı. Kendimi mahçup hissediyorum ona karşı. Kim bilir ne zamandan beri bu konuyla uğraşıyor. "Ben özür dilerim. Bilmiyordum."
"Neden özür diliyorsun ki? Bir şey yapmadın sonuçta."
"Yanıma ilk geldiğinde bir tık sert davrandım."
"Olabilir. İnsanlar sinirlenebilir. Bunlar normal şeyler."
Bu kadar iyi ve tatlı konuşması içimi eritiyor. Şu an sadece sarılmak istiyorum. Belki sarılırsam yardımcı olur. Hem sinirimin geçmesine hem de bir şeyleri çözmeme. "Hande."
"Efendim?"
"Sana sarılabilir miyim?"
Duyduklarıyla yüzünde hafif bir gülümseme oldu. Kollarını iki yana açtı sarılmam için. "Bana sarılmak için izin almana gerek yok Güneş. Yaptıklarını sorgulamam." Yine tatlı tatlı konuştu. Dayanamayıp gülümsedim. Kollarımı omzuna sardığımda o da kollarıyla belimi sarmaladı.
"Daha iyi misin?"
Onu onaylar şekilde mırıldandım.
"O zaman bu gün bir kahve mi içsek seninle ne dersin?"
Şu an bunu deli gibi isterdim fakat Tuğba ve Ebrar'a sözüm vardı. Beraber alışverişe çıkacağız. İstemeden de olsa ondan ayrıldım. "Kızlara bu gün için sözüm var ama başka zaman mutlaka içelim." Gülümsemesini düşürmeden bana bakması içimi eritiyor. Sarılırken zaten kalp atışlarım benden bağımsız hızlandı.
"Peki hanımefendi. Bunu söz olarak aldım."
Başımla onayladım onu. Beraber ayağa kalktık. "Şimdi kızların yanına gidiyorum ve iyi olduğunu söylüyorum. Daha fazla merak etmesinler. Birazdan herkes gelir zaten buraya. O zamana kadar yalnız bırakıyorum seni."
"Tekrar teşekkür ederim."
"Bakınız güzel bayan. Sizden tek bir ricam var lütfen bana teşekkür etmeyin."
"Neden?"
"Ben yaptığım şeyleri sana değer verdiğim ve seni sevdiğim için yapıyorum. Zorunluluktan değil. O yüzden teşekkür etme bana olur mu?"
"Tamam, öyle olsun bakalım."
Gülümseyip yanağımdan öptü. Arkasını dönüp kapıya ilerlerken elim istemsizce yanağıma gitti ve gülümsedim. Sanırım onu konsere davet etmeliyim. Kapıdan tam çıkacakken seslendim.
"Hande?"
"Efendim portakal çiçeği."
Bana yine aynı portakal çiçeği dedi. Sevmeye başlıyorum bu ismi.
"Haftaya Tuğba ve Ebrar'la 'Yaşlı Amca' konserine gidiyoruz. Gelir misin diye soracaktım."
"Bu bir çıkma teklifi mi yoksa?"
Öyle mi? Sanırım?
"Öyle de denebilir."
Elini çenesine götürüp bakışlarını etrafta gezdirdi. Düşünürmüş gibi yapıyor galiba. En son bakışlarını benimkilerle buluşturup gülümsedi.
"Kabul."
Gülümsemesini silmeden soyunma odasından çıktı. Biz şimdi beraber konsere gidiyoruz yani. Beraber. Çıkma teklifi şakaydı dimi? Şakaydı ya. Burası ne kadar sıcak. Bunaldım resmen. Ben duşa girsem iyi olacak. Soğuk bir duş şu an mükemmel gelir.
—
Aman aman neler oluyor. Benden beklenmedik hareket olarak ayda yılda bir attığım bölümleri daha çabuk atmaya başladım. Kısa da olsa idare edelim üniversite gerçekten zor iş maalesef. Bakalım bakalım neler olacak daha.
Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz?
Okuduğunuz için teşekkülerrr ♡
![](https://img.wattpad.com/cover/337506396-288-k429187.jpg)