Baya uzuuuun bir aradan sonra devam ediyoruzzz
—
Zehra'dan
Zar zor gözlerimi araladığımda yanımda olan Ebrar'a baktım. Hala uyumaya devam ediyordu. Komodinin üzerinden telefonumu alıp saate baktım. Neyse ki antrenmanımız yoktu yoksa bu saatte uyanırsak kesinlikle takımdan atılmış olurduk. Artık kalkma vaktiydi. Yanımdaki Ebrar'ı uyandırmamaya özen gösterip yataktan kalktım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa inmeden önce Hande'yi kontrol etmek için misafir odasına gittim. Kapıyı tıklattım ama cevap gelmedi. Tekrar tıklattığımda ve tekrar cevap gelmediğinde içeri girme gereksinimi duydum. Yavaşça kapıyı açıp içeri baktığımda Hande'den tek bir iz yoktu. Yatak toparlanmış, dün gece giydiğini tahmin ettiğim giysiler yatağın üstünde katlanmış bir şekilde duruyordu. Neden gitmişti ki acaba? Yatağa yaklaştığımda giysilerin üzerinde ufak bir kâğıt parçası görüp direkt elime aldım.
'Günaydın. Dün için endişelenme, polislerle konuşmak için erkenden çıkmam gerekti. Kendinize dikkat edin. Antrenmanda görüşürüz. Ha bir de Ebrar ve Saliha için bir şeyler düşündüm müsait olduğunda eğer istersen yazabilirsin.'
Not bırakmayı akıl etmesi gerçekten iyi olmuş yoksa dünden sonra iyice endişelenecektim. Sonunda düştüğü dip not iyice meraklandırdı beni şu an. Kâğıdı katlayıp mutfağa indim. İçeride Ebrar'ı görmeyi beklemiyordum, biraz daha uyur sanmıştım. ''Günaydın Zeze'm daha iyi misin?'' ''İyiyim, her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim.'' Yüzünü muzipçe buruşturup tezgahtan vücudunu ayırıp gelip bana sarıldı. ''Saçma sapan konuşma kardeşim. Ben her zaman senin için burdayım fakat unuttuğun ufak bir detay var. Seni ben değil 'Koruyucu Meleğin' kurtardı.'' Yaptığı imayla kendimden uzaklaştırdım. ''Şu an sana bu dediklerin için kızabilirdim ama doğru olduğu için susacağım. Sahi o nereden çıktı da geldi acaba.''
''Şey ya ben sana şeyi söylemeyi unuttum.''
Masumca gülümsemesiyle kaşlarımı çattım. ''Ebrar?'' ''Şey bana bir şey getiriyordu da o. O yüzden buraya geliyordu aslında.'' Ne getirdiğini sorgulamaktan anında vazgeçtim. O sırada Ebrar gelen mesaj sesiyle telefonunu cebinden çıkarıp bildirime baktı ve sırıttı. ''İyi insan lafın üstüne derlermiş.'' Telefonu bana döndürüp Hande'den gelen kahvaltıyı dışarda beraber etme teklifini gösterdi. ''Ne dersin?''
''İyi olur aslında. Dün için tekrar teşekkür etmiş olurum.''
—
Hande'nin söylediği mekana gelmiş onu bekliyorduk. Deniz kenarında şık bir restorandı. Gökyüzüne baktığınızda martıların uçuşunu, denize baktığınızda balıkları görebiliyordunuz. Ebrar telefonuyla uğraşırken ben martıları izlemeyi tercih etmiştim.
''Günaydın hanımlar.''
Sese doğru döndüğümde Hande'yi karşımda görmüştüm. Hesaba katmadığım tek şey koluna girmiş bir şekilde bize bakan Saliha'ydı. Plan bu olabilir miydi? Gerçi bu olsaydı benden yazmamı istemezdi. ''Günaydın yaa nerde kaldınız açlıktan bayılacağım birazdan.'' Ebrar konuşurken gülümseyerek Saliha'ya bakıyordu. Ebrar'ın aksine Saliha tamamen düz bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. ''Gelmeden bu hanımefendiyi almak istedim, biraz geciktim o yüzden.''