7.bölüm

144 6 4
                                    

Beş gün sonra öğrenciler üçüncü kattaki U şeklindeki amfi
tiyatro tarzı sınıfı oryantasyon için doldururken yanımdaki
koltuğa çöken Ridoc, "Bu sınıfı daha önce hiç görmemiştim,"
dedi. Kanatlarımız içindeki bölümlerimize ve takımlarımıza
göre kümelenmiştik, sağ taraftaki ikinci sıradaydık ve salonun
alçak zemininin üzerinden Birinci Kanat'takilere bakıyorduk.
Yarınki Görev Günü için avluda toplanmaya başlayan sivil­
ler yüzünden dışarıdaki gürültü giderek artıyordu ama içerisi
hAlA sessizdi. Bu haftayı birinci sınıfların gelişine hazırlanarak,
köprüdeki görevlerimizi öğrenerek ve geceleri gereğinden fazla
içerek geçirmiştik. Sabahın erken saatlerinde koridorlarda yü­

rümeyi kesinlikle ilginç kılıyordu bu.
"Daha önce hiç ikinci sınıf olmamıştık," diye cevap verdi
diğer tarafımdaki Rhiannon, eşyalarını masasının üzerine mü­
kemmel bir düzenle yerleştirmişti.
"İyi bir noktaya değindin." Ridoc başıyla onayladı.
"Yetiştim!" Nadine Ridoc'ın yanına otururken dağılmış mor
saçlarım, sargıya alınmış eliyle yüzünden uzaklaştırdı. "Nasıl
oldu da bu sınıfa daha önce hiç gelmedim?"

Rhiannon başını iki yana sallamakla yetindi.
"Daha önce hiç ikinci sınıf olmadık ki," dedim Nadine'e.
"Doğru. Mantıklı." Eşyalarını çantasından çıkarıp çantasını
ayaklarının dibine bıraktı. "Sanırım geçen yıl hiçbir dersimiz
koridorun bu kadar ilerisinde değildi."
"Eline ne oldu?" diye sordu Rhiannon.
"Utanç verici." Görebilmemiz için sargılı elini kaldırdı. "Dün
gece merdivende ayağım kaydı, düşmeyeyim derken bileğimi
burktum. Merak etmeyin, şifacılar Nolon'un yarın köprüden

önce benim için vakit bulabileceğini düşünüyor. Savaş Oyun-
ları'ndan beri çok yorgun."
Rhiannon başını sallayarak, "O adamın biraz dinlenmesi
gerek," dedi.
"Keşke biz de diğer bölükler gibi tatil yapabilseydik." Ridoc
kalemini masaya vurdu. "Birazcık uzaklaşmak için beş ya da
altı gün bile yeter."
"Buradan uzakta geçirdiğim son altı günlük aradan sonra
hâlâ iyileşme sürecindeyim," diye şaka yapmaya çalıştım.
Rhi'nin yüzü asıldı ve takımın geri kalanı sessizleşti.

Kahretsin. Bu hiç söylenecek şey değildi ama çok yorgundum.
Resson'u bir türlü aklımdan çıkaramazken uyumaya çalışmanın
bir anlamı yoktu.
"Konuşmak istersen ben buradayım." Rhi'nin nazik gü­
lümsemesi, ona her şeyi anlatmadığım için kendimi berbat
hissetmeme neden oldu.
Konuşmak istiyor muydum? Kesinlikle. Konuşabilir miy­
dim? Aetos savaş hikâyelerimi paylaşmamam gerektiğini açıkça
belirttikten sonra olmazdı. Zaten Miraya zarar vereceğini söyle­
mişti, en iyi arkadaşımı da aynı duruma sokamazdım. Belki de
Xaden haklıydı. Yalan söyleyemiyorsam mesafemi koruduğum
sürece arkadaşlarım daha güvende olurdu.
Uzun boylu bir binici, "İyi günler, ikinci sınıflar," dedi.
Gür bir sesle konuşarak salonun ortasına doğru ilerlerken sınıf

sessizleşti. "Ben Yüzbaşı..." -açık altın rengi teninden bir ton
daha koyu kirli sakalını kaşıyarak yüzünü buruşturdu- "Pro­
fesör Grady. Sizin de anlayabileceğiniz gibi, bu yıl yeni geldim
ve profesörlük ünvanına, ayrıca yirmi bir yaşındaki çocukların
yakınında olmaya alışmaya çalışıyorum. Bölükte bulunmayalı
uzun zaman oldu."
Sınıfın sonuna -sandalye olmayan tek bölüme— doğru döndü
ve parmaklarını oradaki ağır ahşap masaya doğru uzattı. Küçük
bir büyü sayesinde masa, Profesör Grady avucunu kaldırana
kadar gıcırdayarak yaklaştı. Sonra durdu. Profesör bize döndü ve
masanın kenarına yaslandı. "Bu daha iyi. İlk yılınızı atlattığınız
için tebrikler." Başını yavaşça çevirdi, bakışları her birimizin
üzerinde gezindi. "Bu sınıfta seksen dokuz kişisiniz. Kâtiplerin
bana söylediğine göre, İlk Altı'dan bu yana bu salona gelen en
küçük sınıf sizsiniz."
Birinci Kanat'ın üstündeki boş koltuk sıralarına baktım.
Geçen yıl bağ kurmak isteyen ejderha sayısının tarihin en düşük
seviyesinde olduğunu biliyorduk ama gerçekten de ne kadar az
kişi olduğumuzu görmek... endişe vericiydi.
Andarna'nın birkaç gün önce Rüyasız Uykuya daldığını
bildiğim için Tairn'e, "Her yıl daha az ejderha bağ kuruyor,"
dedim. "Gökkubbe Veninleri bildiği için mi?"
"Evet" Tairn'in sesindeki bitkinliği duyabiliyorum.
"Ama daha fazla biniciye ihtiyacımız var. Daha azına değil"
Bu hiç mantıklı değildi.
"Gökkubbe bu içe karışıp karışmama konusunda ikiye bö­
lünmüş durumda," diye homurdandı Tairn. "Sır saklayanlar
sadece insanlar değil"
Ama Andarna ve Tairn seçimlerini çoktan yapmışlardı,
bundan emindim.
".. .Ama ikinci yıl kendi zorluklarını da beraberinde getiri­
yor," diyordu Profesör Grady, ben yeniden derse odaklanırken.
"Geçen yıl sizi seçen ejderhalara nasıl bineceğinizi öğrendiniz. Bu

yılsa düşerseniz ne yapacağınızı öğreneceksiniz. Binici Hayatta
Kalma dersine ya da kısaca BHK'ye hoş geldiniz."
"Bu da ne böyle?" diye mırıldandı Ridoc.
Önümdeki boş deftere BHK harflerini yazarak, "Bilmiyo­
rum," diye fısıldadım.
"Ama sen her şeyi bilirsin." Gözleri irileşti.
"Belli ki bilmiyormuşum." Son zamanlarda başıma gelen
şey. de buymuş gibi görünüyordu.
"Ne olduğunu bilmiyor musun?" diye sırıtarak sordu Profesör
Grady, gözlerini Ridoc'a dikerek. "Güzel, taktiklerimiz işe yarıyor

demek ki." Bir ayağını diğerinin üzerine attı. "BH K'nin gizli
tutulmasının bir nedeni var, bu sayede mevcut durumlardaki
gerçek tepkilerinizi alıyoruz."
"Kimse benim gerçek tepkilerimi görmek istemez," diye
mırıldandı Ridoc.
Gülümsememi bastırıp başımı iki yana salladım.
"BHK size düşman hattında ejderhanızdan ayrı düştüğünüzde
nasıl hayatta kalacağınızı öğretecek. Bu, ikinci yılınızın temelini
oluşturacak ve Basgiath'a devam edebilmeniz için geçmeniz
gereken iki tam değerlendirmeyle sonuçlanacak: Bunlardan biri
birkaç hafta içinde... diğeri de yıl ortasında olacak."
"Değerlendirmeyi geçemeyen bağ kurmuş bir biniciyi ne
yapacaklar ki?" diye sordu Rhiannon sessizce.
Takımımdaki herkes bana baktı. "Hiçbir fikrim yok."
Caroline Ashton sınıfın karşısından, Birinci Kanattaki san­
dalyesinden elini kaldırdı. Jack Barlowe'la -ben onu öldürene
kadar beni öldürmeye niyetli olan biniciyle- ne kadar yakın

olduklarını hatırlayınca tüylerim diken diken oldu.
"Evet?" dedi Profesör Grady.
"'Yıl ortası' tam olarak ne anlama geliyor?" diye sordu
Caroline. "Ya da 'birkaç hafta içinde'?"
Profesör kaşlarını kaldırarak, "Kesin tarihi bilmeyeceksi­
niz," diye cevap verdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

demir alevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin