dokuzuncu bölüm: güneş'in doğumu

12 3 14
                                    

Marketten alışverişimizi yaptıktan sonra benim yurduma gelmemiz kısa sürmüştü. İçeri girdiğimizde salon biraz serindi, balkonun kapısını açık unutmuştum. Hemen kapıyı kapattım Alya'ya döndüm ve konuşmaya başladım.

Albert: biraz serinleşmiş burası sorun olur mu? Yoksa üzerine hırka falan getirebilirim.

Alya: sorun değil, teşekkür ederim.

Albert: tamadır, o zaman ilk yemek hazırlayalım istersen onları yedikten sonra biraz sohbet edip filmimizi açarız.

Alya: tamamdır.

Albert: ben bi üzerimi değiştiriyim sende istersen poşetleri boşalt.

Alya: bende burası sen üzerini değiştir gel

Yukarı çıkıp üzerime hemen tişört eşofman giyip aşağı inmiştim. Daha yeni gelmiştik ve Alya'yı daha yarım saat bir saat olmadan yalnız bırakmak istememiştim. Zaten yalnız bırakmam normalde de garip. Bunları düşünerek aşağıya indim. Alya çoktan poşetleri boşaltmış bekliyordu. Bu kadar hızlı boşaltmasına şaşırmıştım.

Albert: poşetleri ne kadar hızlı boşaltmışsın?

Alya: çok bir şey almamıştık zaten.

Albert: Alya iki poşet şey aldık asal az değil gerçekten. Ağızına kadar dolu iki poşet

Alya: boşalttım işte abartma allah allah.

Albert: tamam tamam ne yemek istersin.

Alya: makarna?

Albert: pardon sormam hataydı hemen yapıyorum kraliçem

Alya: kraliçem mi?

Albert. niye garipsedin hep diyorum?

Alya: ne biliyim genelde leydim diyorsun

Albert: leydim dememi daha mı çok seviyorsun?

Alya: yok fark etmez bana yani sen bilirsin.

Albert: tamam tamam ben seni anladım.

Alya: hadi makarnaya başlayalım. Yeter bu kadar konuşma

Albert: kremalı mantarlı yapabiliriz sever misin?

Alya: olur, severim

Albert: tamamdır başlayalım o zaman

Birlikte önlüklerimizi giydikten sonra yemeği hazırlamaya başladık. Ben makarna suyunu koyarken Alya'da mantarları kesmeye başlamıştı. Birlikte makarnamızı hazırladıktan sonra hızlıca masamızı hazırlamıştık. Balkonda yememizin daha güzel olacağını düşünmüştüm çünkü gerçekten yurdumun manzarası diğer yurtlara göre çok güzeldi. Balkona güzelce masamızı kurduktan sonra ben makarnalarımızı ve içeceklerimizi getirdim.

Alya: umarım güzel yapmışızdır

Albert: çoğunu sen yaptın Alya. Kötü olma ihtimali yok.

Alya: abartma Albert sende yardım ettin. Birlikte yaptık makarnayı

Albert: evet çok yardımım dokundu nazar değmesin

Alya: çok komiksin bugünde

Albert: her zaman leydim

Makarnalarımızı yiyip sohbet ederken saat 10 olmuştu. Sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini unutmuşuz. Hava iyice karardığında abur bucurlarımızı alıp salona geçtik. Ben filmi açarken Alya'da mısır ve cipsleri kaplara döküyordu. İlk Avengers filmimizi açıp izlemeye başladık. Alya sanki ilk kez izliyormuş gibi heyecanlıydı. Binlerce kez izlediğine o kadar eminimki hangi filmi izleyeceğime karar verirken anlamıştım. O kadar heyecanlı bir şekilde evet demiştiki uzaktan izleyen biri bile Alya'nın Marvel sevgisini görebilirdi. İlk iki filmi izledikten sonra Alya ara vermek istediği söyledi zaten saat 5 olmuştu birazdan güneş doğacaktı. Bu yüzden güneşin doğumunu izledikten sonra kalan son iki filmi izlemeye kadar verdik.

lunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin