bencil

1.6K 68 1
                                    

"Ya ben napıcam simdi nasıl davranıcam bilmiyorum ooffff"

Kendi kendime söyleniyordum. Kafayı yemek üzereydim yatağa kendimi bırakıp yastığı yüzüme gömdüm.

"Abartma Berfin. Kendine gel artık mal mısın ya? Sanki kim geliyor alt tarafı çocukluk aş- arkadaşın geliyor"
Kendime tokat attım ve hazırlanmaya başladım. Bu konuşma iyi gelmişti bana.

Bavuldan tişört ve kot şort alıp giyindim. Kumral saçlarımı salıp hafif bir makyaj yaptım. Bence gayet iyi olmuştum.

Aşağı indim. İnmez olaydım. Amcamla babam bi kenarda oturup futbol konuşuyordu annemle yengem mutfaktan salondaki masaya yemekleri taşıyordu.

Görünmemek için indiğim merdivenden yukarı çıkmayı planlamışken ismimi duymamla içimden küfür ettim.

"Berfin sakın kaçmaya çalışma gel yengenle bana yardım et!"

Oflayarak mutfağa doğru ilerledim ve yemekleri taşımaya başladım.





🍃





Kapı çalmıştı ve şuan kalbim durabilirdi.

"Berfin kapiyu aç" diye seslenen yengeme baktım

Hayır yenge açamam.

"Ne bakaysun aval aval kızum açsana kapiyu"

Kapıya doğru ilerledim nefes aldım verdim ve kendime gelmeye çalıştım. Haydi kızım yaparsın.

Pat diye kapıyı açtım. İlk önce Emine teyzeyi gördüm
ve çok şaşırdığım bir şey oldu beni tanımıştı.
"Berfinum güzel kizum hosgeldun"

Aynı samimiyetle karşılık verip sarıldım. Arkasından babası ve kızları geldi onlarla da aynı şekilde selamlaştım ve en sonda 12 yıl önce gördüğüm o gözlerle karşılaştım.

O kadar garip hissetmiştim ki dilim tutulmuştu resmen ne yapacağımı gram bilmiyordum. O da aynı şekildeydi. Benim burda olduğumu bilmiyormuş gibiydi ve şaşkındı. Ama gözlerinde özlemde vardı veya ben öyle hissettiğim için onunda öyle hissetmesini istiyordum.

Sessizliği bozan yengem olmuştu
"Ne dikileysiniz kapı da girsenize iceru"

Barış'a döndüm ve artık konuşmam gerekiyordu
"Hoşgeldin" sesim cılız ve ince çıkmıştı
"Hoşbuldum sende hoşgeldin"

"Hoşbuldum sende hoşgeldin" Bu çocuğun heyecanlanınca ki salaklığı hala aynıydı değişmemişti

Gülümsedim ve kapıyı kapatıp içeri geçtik.





🍃





"Ee Berfin kizum sen napaysun İzmirlerde bakalum"

Yemek sofrasında konu şuan bana gelmişti. Ayrıca Barışta tam karşımdaydı. Sağındaki Emine teyzenin sorduğu soruyu yanıtlamak için ona döndüm

"Valla Emine teyze üniversitem bitti iş arıyorum işte onun dışında aynı gidiyo hayat"
Konuşurken saçmalamamak için içimden dualar ettim

"Ne işi araysun?"

"Psikoloji okudum teyzecim"

"Haa e bizum Barış ne güne durayi burda sana yardum etsin koskoca İstanbul'da iş mi bulamayacak"

KONUYU NE ARA BARISA ÇEKTİN EMİNE TEYZE?

Gözler ona dönmüştü. Gözünün ucuyla bana bakıp annesine döndü.
"Yardım edilmesi gereken bir konu varsa seve seve ederim"

"Yok aslın-" sözümü kesen babam olmuştu

"Barış oğlum bildiğim kadarıyla bu spor kulüplerinin psikologlara ihtiyacı oluyormuş yok mu boşta bi iş"

Resmen şuan çocuğu beni işe soksun diye darlıyorlardı kendimi camdan aşağı atmama az kalmıştı!!!

"Evet aslında oyuncuların özel psikologları oluyor. Galatasaray kulübüne cv'sini gönderirse ben yardımcı olabilirim"

Delirmek üzereyim Allahım sen bana yardım et

"Sağolasın oğlum"

"Ne demek Recep Amca"

Fikrim sorulmadan kendi kafasına göre babam yine bir şeylere karar vermişti her zamanki gibi.





🍃





Yemekler yenilmiş şuan çaylar içiliyordu. Ev beni cok bastığı icin dışardaki avluda oturmaya karar vermiştim.

Evden çıkıp avluya geçtim. Yaylanın manzarasını seyrettim. Aşağıdaki dereye gözlerim kaydı. Orada çok anılarım vardı ve o anıları güzelleştiren kişi şuan buradaydı ama eski o değildi artık.

Gözlerim dalmış bir şeyler düşünürken o tanıdık sesi duymamla irkildim.

"Gelebilir miyim?"

Afallayarak kafamı salladım "tabi gel"

Yanıma oturmuştu.

"Yemekte ki muhabbet pek hoşuna gitmedi galiba"

Gözlerimi onun gözleriyle buluşturdum

Ama böyle cok zor konuşmak.

"Yok aslında mutluyum ama babam fikrimi sormadan benim yerime kararlar alıyor gerçi alıştım artık"

"İyiliğin için yapıyor ama"

Sadece kafamı salladım.

İkimizde manzarayı izlerken bi anlık gelen cesaretle artık içimdeki susturamadığım o sesi dışarıya vurmak istedim.
"Barış"

"Efendim"

"12 yıldır neredeydin?"

Gözlerimin içine içine baktı. O da şaşırmıştı pat diye sormama.

"Bakma öyle soruma cevap ver. 10 yıldır her Allahın günü beraber olduğun kişiyle 12 yıl nasıl dayandın hic konuşmamaya?"

Yüzünü eğdi. Konuşmamaya yemin etmiş gibiydi.
Çenesinden tutup kafasını kaldırdım.

"Bana bak"

O ela gözlerini gördükten sonra konuşmaya devam ettim.

"Hadi ben seni televizyonda internette orda burda gördüm. Nerde nasıl olduğunu biliyordum ama sen? Sen benim nerede ne yaptığımı hiç mi merak etmedin? Bana bu kadar mı değer vermiştin Alper?"

Alper dememle hafif buruk bi gülümsemişti
Küçükken hep ona Alper derdim...

"Konuşsana dilini mi yuttun aptal"

"Bende senin nasıl nerde olduğunu biliyordum Berfin. Annemlerden haberlerini alıyordum"

"Peki niye beni arama gereği duymadın?"

"Arasam ne olacaktı Berfin? Sen İzmir de ben Rize de uzaktan konuşarak napabilirdik ki? En iyisi sohbeti kesip bir daha birbirimizden haber almamak diye düşündüm"

Kırgınlıkla ona baktım.
"Senin yaptığın sadece bencillikti Barış Alper Yılmaz"

Tam yerimden kalkacakken kolumdan tutup tekrar yerime oturttu.

"Sen rahatını bozma ben giderim"

Yanımdan kalkışını izledim. Hava biraz estiği için üstündeki ceketi çıkarıp omzuma bıraktı ve gitti.
Bu sefer arkadan bakan ben olmuştum.





🍃

Gün Gelir | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin