Bölüm 9: Yaşamın İçinde Ölüm

21 5 3
                                    

Gözlerim, üniversitenin büyük bahçesine bakıyordu. Farklı alanlardaki öğrencilerin her biri başka yere gidiyordu. Bir grup, daire şeklinde çimlere oturmuş gitar çalıyor ve şarkı söylüyorlardı. Başka bir grup ise ellerinde büyük resim çantalarıyla büyük binaya doğru ilerliyorlardı.

Herkesin hayatı, amaçları ve hedefleri farklıydı. Bazıları eğleniyor bazılar ise hararetli bir konuşma yapıyorlardı. Ama herkes nihayetinde hayata tutunuyordu.

Öyleyse benim pes etmem fazlasıyla kolay olmaz mıydı? Sonuçta herkesin kendine göre sorunları vardı ve pek azı bunlarla başa çıkabiliyordu.

Elbette benim yaşadıklarım hiç kolay şeyler değildi. Ailemi, bir kolumu, hayallerimi, umutlarımı, neşemi ve çok daha fazlasını kaybetmeme sebep olan şey sadece bir trafik kazasıydı. Bütün bunlara rağmen hâlâ yaşıyordum ve tüm bunlardan kendimi sorumlu tutmam bencillik olmaz mıydı? Sonuçta ölebilirdim ama ben yaşamayı seçmiştim.

Şimdi baktığım bu koca bahçede ben nasıl tekrar hayallerime ulaşmaya çalışabilirdim? Uzun zamandır müzik benim hayatımın bir parçası hâline gelmişti. Şarkı söylemeyi de seviyordum ama benim asıl tutkum kemandı.

Her insan dile dökemediklerini farklı şekilde ifade ederdi. Kimisi bunu okuyarak, kimisi yazarak, kimisi çizerek... İşte benim de kendimi anlatma şeklimdi kemanım. Kemanımın sesi benim düşünüp de söyleyemediklerimi dile getiriyordu.

Ama şimdi bir kolum yoktu ve bu keman çalmamı imkânsız bir hâle getiriyordu. Benim hayattaki tüm mutluluğum böylece gidiyordu. İnsan hayal kurmadan yaşayabilir miydi? Eğer hayalleri elinden alınmak zorundaysa gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmak daha beterdi.

İnci hafifçe iki kere sırtımı sıvazladı ve bana destek olduğunu gösterdi. Derin bir nefes aldım ve zor da olsa gülümsemeye çalıştım. Bunu başarabilirdim. Her zaman özgüvenli bir insan olmuştum, pek çok şeyden korkardım ama korkularımın üstüne de giderdim. Şimdi de korkuyordum ama bugün o adımı atmazsam bir daha hiç atamazdım.

İlk adımı attığımda İnci de sol koluma girdi ve benimle birlikte yürümeye başladı. Yürürken bir yandan da etrafıma bakıyor ve artık aşina olduğum yere ne kadar yabancılaştığımı düşünüyordum.

Etrafıma bakarken birkaç kişiyle göz göze gelmiştim. Çoğu dönüp bakıyordu ama bunun iyi olduğunu düşünmüyordum. Kendimi giderek daha kötü hissetmeye başlamıştım.

Bir anda durduğumda İnci'ye doğru döndüm. Kol kola yürüdüğümüz için ben durduğumda o da durmak zorunda kalmıştı.

"Bir sorun mu var?" diye sorduğunda aynı anda kaşları da çatılmıştı. Mavi gözleri endişeyle parlıyordu.

"Ben bunu gerçekten yapabileceğimden emin değilim. İnsanların bana nasıl baktığını görüyorsun." Bu bakışları onun da fark ettiğinden emindim zira fark edilmemesi mümkün değildi. Kendimi çok daha kötü hissediyordum şu an. Beni anlaması umuduyla gözlerimi bir an bile gözlerinden ayırmıyor ve bir şey söylemesini bekliyordum.

"Farkındayım ama zaten amacımız da bu değil miydi? Seni hiçbir şeye zorlayamam, istersen dönebiliriz ama her yerde böyle insanlarla karşılaşacaksın. Birileri sana hep yazık der gibi bakacak ama senin şimdiden o insanları görmezden gelmeyi öğrenmen gerekiyor."

Haklıydı. Haklı olmasını istemeyeceğim kadar haklıydı. "Biliyorum," dedim sesim mırıltıyla çıkarken. Etrafta her zaman böyle insanlar vardı. Ne yaşadığınızı, nasıl bir dönemden geçtiğinizi umursamadan sizi küçümseyen insanlar mutlaka olurdu. Bunu hiçbir şey demeden sadece bakışlarıyla bile yapabilirlerdi.

Kemanımın SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin