4.BÖLÜM

1.1K 63 2
                                    





:::::::

"Baba!. Baba bırakma beni. Lütfen baba. Öldürüyorlar Annem'i ,öldürmesinler."önümde beni hissiz bir şekilde izleyen babama bağırıyordum.

Ancak beni duymuyor gibiydi. Sinirle elime ne ara tutuşturdukları silahı ona doğrulttum. "Baba!. Gitme. Gidersen seni vuracağım sonra da kendimi..."bir anda arkasında doluşan takım elbiseli adamlarla yok oldu.

Ormanlık alanda tek başıma kaldım. Korkuyla arkamı dönerek etrafıma bakındım ancak ağaçlardan başka bir şey göremiyordum. Kimse yoktu. Yine yalnızlıkla baş başaydım.

Bir anda yere düşerek hüngür hüngür bağırarak ağladım. İçim çıkarcasına, içimdeki alevleri dışarı saçarak. Ortam'ın aydınlığı soldu, etrafımda ki ağaçların dalları yanmaya başladı. Artık yangının ortasındaydım. Koca ormanda, ateşlerin içinde hüngür hüngür ağlıyordum.

Yalvarıyordum. Anneme. Neden böyle bir hayatın içinde beni yalnız bıraktığını, geri dönmesi için yalvarıyordum.

Ormanın karanlığın içinde aydınlığı gördüm. Dizlerim kanıyordu, kalkamadım o tarafa doğru yürüyemedim. Ben gidemedim ancak o aydınlık yavaş yavaş bana doğru geldi. Geldiği yerleri ışığıyla  söndürüyordu, arkası cennet gibiydi. Benim arkam ise cehennem.

Yavaşça dolu gözlerle aydınlığa baktım. Yaklaştıkça aydınlık belirginleşiyor, bir adamın silüeti ortaya çıkıyordu.

Bana doğru yaklaştı, eğildi ve buz tutmuş elini uzattı. Dokunmak istedim, delicesine dokunup ateşimi söndürmek ancak kolumu dahi kaldıramadım. Bunu anlamış gibiydi. Daha çok eğilerek elimi tuttu. O an buz tutmuş eli hissetim ancak sönmedim. Sadece ellerim sönmüştü. Tüm vücudum hala alev içindeydi.

Ayağa kaldırdı  bedenimi yavaş yavaş , sonra arkama baktı. Bende dönüp baktım, koca bir uçurum vardı artık arkamda, aşağısında ise bir çok yılan. Sesizce dibime sokuldu ve saçlarıma dokundu. Dokunduğu her yer bir anda sönüyor buz tutuyordu.

Sonrasında yanağıma, göğsüme, kalbime. En sonunda koluma doğru tuttundu elleri. İki kolumu da sıkıca kavradı koca elleri. Bırakmadı, tuttukça vücudum buz tutuyordu artık. Yüzüme yaklaştı, yüzü görünmüyordu ancak hissetim gülümsedi.

Ama bu gülümseme  mutluluktan değildi, içimi ürpertecek bir gülümsemeydi. Anında sarsılan bedenimle uçuruma doğru iteklendim. Beni yılan dolu çukura atmıştı, düştükçe buz tutan bedenim katılaştı ve hareket edemeyecek hale geldim.

Beni ateş'in azabından kurtarmamıştı. Beni yılan dolu çukura atmak için alevden görünmeyen ormandan kurtarmıştı.

Düşmenin etkisiyle gözlerimi irkilerek açtım. Göğsüm gördüğüm kabusun etkisiyle çok hızlı kalkıp iniyordu. Saçlarım terlediğim için yüzüme yapışmıştı ve ağzım kurumuştu.

Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Olduğum odanın duvarlarına bakarken bir önce ki günü hatırladım. Anın etkisiyle yataktan kalkarak sinirle ve korkuyla açık olan pencereye doğru yürüdüm.

Sabah olmuştu ve güneş tam tepedeydi. Öğlen olmalıydı. Sertçe yutkunarak pencerenin pervazına tutundum. Aşırı gerçekçi bir kabustu. Derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Odanın içinde bulunan kapıyı açarak lavabo olduğunu gördüm ve hiç düşünmeden içeriye girdim.

Soğuk, buz gibi suyla yüzümü yıkadım. En azından kendime böyle gelebilirdim. 

Lavabonun kapısı bir kaç kez tıklandı ancak ses etmedim. Sesim çıkmadı. Sesim çıkamıyordu, suyu bir kaç kez daha yüzüme vurduğumda kapı kırılırcasına açıldı. İrkilerek geriye çekildim ve ıslak yüzümle kapıda etrafa sinirle bakan kişiye baktım. İsmini hala bilmiyordum.

SON SÜRATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin