1. BÖLÜM

445 19 9
                                    

Başlama tarihi: 09.06.2024
Aklıma diyecek pek bir şey gelmiyor, ilk yazdığım kitap değil ama elbette hatalarım olur, yazım yanlışlarım olur, anlam bozukluğu olur, beğenmediğiniz yerler olur. Bunları yorumlar da belirtirseniz sevinirim. Fazla uzatmaya gerek yok, iyi okumalar dilerim.
_________________________

Alarmın sesiyle yatağımdan hızlı bir şekilde kalktım ve alarmı kapatıp yatağımı topladım. Lavaboya girip işlerimi hallettikten sonra okul formamı giyinip hazır olan çantamı alıp aşağı, kahvaltı hazırlamaya indim.
Çantamı kapının yanına bırakıp mutfağa geçtim ve hızlıca çay suyu koyup buzdolabından kahvaltıkları masaya taşıdım.
Kendime de bir tane sandiviç hazırlayıp çayı demledim ve mutfaktan çıktım. Abimle karşılaşmamak için hızlı hareket ediyordum. Sandivici çantama koyup ayakkabılarımı giyindim ve evden sessizce çıktım.

Ben kimmiydim?
Ben Azra, 17 yaşında, 12. Sınıfa giden, bu lanet evden çıkmak isteyen, okulda da evde de pek sevilmeyen bir kızdım.

Okul binasına girip kantine girdim ve bir içecek alıp sınıfıma çıktım. Sınıfa girdiğim de 1-2 kişi vardı sadece, onlar da kendi hallerin de takıldıkları için umursamamışlardı beni.
Sessizce sırama oturup çantamı yanıma koydum ve içinden sandivici çıkartıp aldığım içecek ile yemeye başladım. 5-10 dakika sonra sandiviç bitince poşeti çöpe attım ve geri yerime oturup sosyal medya da takıldım.

Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlayınca, en nefret ettiğim üçlü kız grubu da giriş yapmıştı sınıfa. Ece, grubun kendisini beğenmişi ve kendince lideri denilebilirdi. Kendisini havalı ve popüler sanan bir tipti. İrem ise ona yaranabilmek için her şeyi yapan bir kızdı. Rümeysa ise, onlara göre daha sakin ve olgundu.
- Olması gerektiği gibi. -
Onlarla neden takıldığına dair hiçbir fikrim yoktu ama yanlarında isteyerek durmadığı apaçık belliydi.

Ece ve İrem birlikte oturuyorlardı. Rümeysa ise arkalarında.
Sınıf tamamen dolmuştu, dersin başlamasına 5 dakika falan kalmıştı. İlk ders  ingilizceydi, benim de ingilizcem güzel olduğu için dersi dinlemeyip uyuma kararı aldım.  Hoca sınıfa girince ayağa kalktım ve oturunca da direkt uyku pozisyonu aldım ve gözlerimi kapattım.
Belki bir umut uyuyabilirdim..
 

                            ✩
Gözlerimi açtığım da sınıf boştu, saate baktığım da ise  öğlen arasına girdiğimizi fark ettim. İstediğim olmuş ve 5 ders boyunca uyuyabilmiştim.
Tabii eve gidince bu kaçırdığım dersleri tekrar etmeliydim. Başımı, koyduğum yerden kaldırdım ve kollarımı esnetip yerimden kalktım. Uyuyor bile olsam, acıkmıştım. Çantamdan paramı alıp aşağı indim ve kantine girdim. Patates ile ayran alacaktım. Sıra fazla uzun olmadığı için bugünü şanslı gün olarak ilan ettim ve sıraya girdim.

15 dakika sonra elimde patates ve ayranım ile sıradan çıkmış, kantinde boş bulduğum yere çökmüştüm. Yemeğimi keyifle yerken insanları izleyip analiz ediyordum. Kantin çok dolu olmadığı için yine şanslıydım. Fazla kalabalık ortamlar beni geriyordu. Sınıfta bile zor duruyordum bazen. Ayranımı içerken cebimde olan telefonum titredi, ilk başta irkilsemde telefonu hızla elime alıp mesajın kimden geldiğine bakmıştım. Babamın adını görünce hızla mesaja tıkladım.

Babam: Kızım, derse girmeyip konum atacağım hastaneye gel, ben hocanı arayıp söyledim derse girmeyeceğini, annen ve abin ile orada seni bekliyor olacağız. Hızlı olursan sevinirim prensesim. Görüşürüz.

Okuduğum mesaj ile kaşlarım çatılmıştı, neden gidiyordum hastaneye? Ne için? Birine birşey mi olmuştu? Sorular kafam da artınca babama görüldü attığım aklıma geldi, bakışlarımı tekrar telefona odaklayıp babama mesaj attım.

𝐒𝐀𝐇𝐓𝐄 𝐆𝐄𝐑𝐂̧𝐄𝐊𝐋𝐄𝐑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin