İçeri doğru biraz daha ilerlediğimde ise bir kutunun içinde bir tekir iki tane de sarman yavru kedi vardı.
Bunları burda bırakmaya gönlüm el vermeyince kutuyu kucakladığım gibi evi yolunu tuttum.
Çok geçmeden eve geldiğimde fırından aldıklarımı masaya koyduktan sonra kutuyla beraber odamıza çıktım.
Minho'ya sürpriz yapmak istiyordum. Hemen Minho'nun yanına gidip kutuyu yanına bıraktım.
Hemen onu kaldırdım ve kutuyu gözüne sokarcasına öneme getirdim.
Bana "Noldu Y/N bir sıkıntı mı var? " diye sordu.
Ardında kutuyu işaret ederek içine bakmasını söyledim ve Minho kutunun içine bakarken bende heyecandan nefesimi tutmuştum.
Ardından kutuyu açtı ve kutuyu açar açmaz içinde uyuyan 3 yavru kediye baktı ardından bana bakarak "Y/N sen ciddi misin?" dedi.
Kafa sallamakla yetindim. Sonra Minho kutunun içindeki 3 yavru kediyi alarak kucağına yatırdı.
O kedileri severken bende onu izliyordum. Bu hali gerçekten karizmatikti.
Damarlı kolları ayrı bir güzel gözüküyordu gözüme.
Biraz kedilerle ilgilendiren sonra "Bunlar nerde buldun? " diye bir soru belirtti.
Bende "Fırının yanındaki ara sokaktaydılar çok tatlılardı bende sana sürpriz yapmak istedim" dedim.
Sonra beraber biraz daha kedileri sevdikten sonra. Kahvaltıya inmemiş gerektiğini söyledim.
Daha fazla vakit kaybetmeden aşağı indik. Son hazırlıkları da tamamladıktan sonra Minho'ya "Diğerlerini çağırıp geleyim" dedikten sonra Minho "Sen otur güzelim ben çağırırım bunları hazırlarken yorulmuşsundur. " dedi ve hızla yukarı çıktı.
Ancak iki dakikanın sonunda aşağı inince tıpatıp ona bakıyordum. O da hemen kendini savunmaya geçti.
"İlk Jeongin'i uyandırdım ve diğerlerini uyandırmasını söyledim. " dedi.
Bu dediğine sırıtmadan edemedim doğrusu.
Daha sonra herkes aşağı indiğinde kahvaltı masasına oturduk.
Üyelerin hepsi kendinden geçmiş gibiydi. Dünden sonra hala kendilerine gelemediler sanırım.
Sofrada kaktığında bulaşıkları kimin yıkayacağını belirlemek için taş kağır makas oynamaya karar verdik.
Bu oyunlarda kötü olduğum için ben kaybettim ve benimle beraber Chan da kaybedince beraber yıkamak için mutfağa geçtik.
Bulaşıkları yıkamaya başlayalı kısa bir süre olmuştu ki Chan "Y/N Minho'yla gerçekten birbirinize çok aşıksınız" dedi.
Bende "Evet çok seviyorum onu dedim. "
Daha sonra ise karnımı göstererek "Peki bu prensesin adı ne olacak? " diye sordu.
Öylece kalakaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. Daha sonra bir cevap vermediğim aklıma gelince "Daha düşünmedik oppa " diyip sıcak ve içten bir gülücük yolladım.
Sonra ise sohbet etmeye ve bulaşık yıkamaya devam ettik.
.*****************
İki saatin sonunda canım o kadar sıkılmıştı ki telefonda gezmek bile beni rahatlatmıyordu.
Biraz dışarı çıkmalıydım. Herkese biraz hava almak istediğimi söyledim.
Üstüme rahat birşeyler giymek istiyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aynı zamanda göbeğinin de belli olmaması gerekiyordu. Karnım çok şiş olamamasına rağman kendini hafiften belli etmeye başlamıştı.
Hazırlanıp aşağı indiğimde tek başıma gitmenin biraz sıkıcı olabileceğini düşünmüştüm.
Aklıma diğerlerini de çağırmak geldi. Aşağı indiğimde ilk Minho'ya söyledim. O bana "Senin gittiğin her yere seninle beraber gelirim" dedi.
Daha sonra sırayla diğerlerini de çağırdım. Ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. Birşeyler düşünmeye başlamıştık ki Seungmin "Kamp yapmaya ne dersiniz" demişti.
Bu fikir herkesin aklına yatınca yanımıza birkaç lazım olabilecek şeyleri aldık.
Sonra Changbin ve Chan gerekli kamp malzemelerini almak için alışverişe çıktılar.
Bizde nasıl bir yere gideceğimizi ve orada ne yapacağımızı kararlaştırmaya çalışıyorduk.
Sonra orada bir hafta kalmaya karar verdik. Gideceğimiz yer ise sessiz ve sakın bir yerdi. Yanında minik bir göl de vardı.
Şimdiden çok heyecanlanmıştım.
Nasılsınız? Uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldiiii Umarım beğenirsiniz Seviliyorsunuz
