YENİ ÜYE Mİ? (HEMDE KIZ)

22. BÖLÜM

Chan ile Changbin sonunda alışverişten gelmişlerdi. Malzemeleri almışlardı ama geriye hazırlanmak kalıyordu.

Ben onlar alışverişteyken götüreceğim kişisel ihtiyaçlarımı büyük bir çantaya koymuştum.

Benim işlerim bittiğinde aşağı inip kendimi koltuğa bıraktım. Televizyondan birşeyler açmıştım.

Artık göz kapaklarım ağır geliyordu. Onlarla verdiğim savaşta onlar galip gelmişti. Çok geçmeden uyku beni esir aldı.

Minho'dan

"Hyunjin hadi artık daha ne kadar şey almayı planlıyorsun. " Jisung'un Hyunjin'e seslenmesiyle kafamı telefonumdan kaldırdım.

Baktığımda Hyunjin bir haftalık bir tatil için koca bir valiz almıştı. Gördüğü şey karşısında gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

Tam ağzımı açmıştım ki Changbin "Hyunjin iyi misin? Sadece bir haftalık tatile koca valiz mi gider? " dedi.

Hyunjin ise "İçinde sadece kıyafet yok bi kere bakım eşyalarımı da var bu yakışıklı yüz bunlarla daha sağlıklı oluyor. "

Ardından Jeongin " Evet hyung hem nereye sığacak o kadar şey toplam dokuz kişiyiz zaten. "

Ben hemen atladım " Dokuz kişi değiliz on kişiyiz benim prensesimi niye kimse hesaba almıyor. "

Jeongin "Tamam hyung sinirlenme özür dilerim. Ama sende birşey smylemiyecek misin Hyunjin hyung'a"

Omuz silkip telefonumla ilgilenmeye devam ettim. Ben çoktan hazırlanmıştım. Birkaç kişi daha çoktan hazırdı ama geri kalanlar oyalanıp duruyordu.

Sanırım yarına zor hazırlanırlar dı.

Ama nasıl olduya yaklaşık bir buçuk saate hepsinin hazırlığı bitmişti. Menajerlere çantalarımızı verdikten sonra Y/N'nin çantasını da odadan çıkartıp teslim ettim.

Diğerleri son hazırlıkları da yaparken artık ben o kadar sıkılmıştım ki. Telefonla oynamak bile bana cazip gelmiyordu.

Hyunjin, Changbin ve Jisung bağırarak dolaşıyorlardı. Daha fazla bu ortamda durmamam gerektiğini ise Seugmin'in sırt çantasına evdeki ne kadar yiyecek varsa çantasına doldurmasını görmemle karar vermiştim.

Hızla aşağı indim. Y/N'nin koltukta olduğunu görünce ona sarılmak için yanına doğru yol aldım. Tam yanına oturmuştum ki Y/N'nin uyuduğunu gördüm.

Suratını uzun uzun inceledim. Bir insan uyurken nasıl hem çok tatlı ve masum hemde nasıl güzel görüne bilirdi ki.

Onu uyandırmayacak şekilde ona sarıldım ve üstümüze her zaman kenarda duran örtü lerden birini örttüm.

Oturur bir pozisyonda uyuduğu için rahat edemeyeceğini düşündüm ve kafasını göğsüme yasladım. Bu hareketimle bana daha da sokuldu.

Bende yüzümü saçlarına gömdüm ve uzun uzun kokladım kokladığım yerlere ufak öpücükler kınduruyordum.

Kokusu beni mayıştırmıştı çok geçmeden uyuya kaldım.

Bangchan'dan

"Hadi artık çocuklar hazırsanız aşağı inelim artık. " Son yarım saattir belirli aralıklarla bu cümleyi kuruyordum.

Minho'yu çok iyi anlıyordum şimdi. O çoktan hazırlanmıştı zaten daha fazla dayanamayınca da yani yaklaşık yarım saat önce aşağı inmişti.

Felix "Tamam Chan hazırız. " dediğinde rahat bir nefes aldım doğrusu.

Sonra herkes aşağı indirdim. İndiğimizde Minho ile Y/N sarılarak uyuyorlardı. Her ne kadar çok tatlı gözükselerde artık çok geç olmuştu ve bir ana önce çıkmamız gerekiyordu.

Onları çok sarsma dan uyandırdım. Sonra ise herkes arabaya binmelerini söyledim.

Çok geçmeden arabaya binmiştik. Herkes sohbet ederken bugünün yorgunluğunu atmak için birkaç saat de olsa uyumak için gözlerimi kapattım.

Y/N'den

En öndeki tekli koltuğu kalpmıştım. Şuan hiç birley umrumda değildi. Ayrıca sadece bu koltuk tekli olmasına rağmen o kadar geniş ve rahattı ki.

Benim hemen arkamdaki tekli koltuğa ise Minho oturmuştu. O ise arkamdan sarkmış saçlarımı oynuyordu.

Parmağında doluyor, eliyle tarıyordu. Daha sonra ise saçlarımı örmeye başladı.

Dokunuşlaeı çok hafifti. Zarar vermek istemezcesine. Bu hareketleriyle mayışmaya başlamıştım. Normalde uykuyu çok sevmezdim ama hamile olduğumdan beri sürekli bir uyku halindeydim.

Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu. En son hatırladığım Minho'nun kolumdaki tokayı almasıydı. Sonrası ise karanlık bir boşluktu.

*********************
Arabadaki hareketlilik sonucunda uyanmıştım. Bu hareketlilikten kamp yapıcağımız yere vardığımızı anladım.

Arabadan aşağı inip kamp alanını incelemeye başladım. Olduğumuz yerde sakura ağaçları vardı.

Etrafta bir sürü çiçek vardı ve bu arabadan inerken inmez etraftaki o çok güzel kokusuyla kendini belli ediyordu.

Birde göl vardı. Bueası adeta büyülü bir yerdi. Etrafı hayran hayran seyrederken ayağımın dibine gelip bacağıma sürtünen kedi dikkatimi dağıtmıştı.

Dikkatli bir şekilde eğilerek onu kucağıma aldım ve sevmeye başladım. Ama aklıma bir soru takılmıştı. Bulduğum o üç yavru kediye ne olmuştu.

Bu soru aklımı kurcalarken Minho yanıma geldi. O da kucağımdaki kediyi seviyordu. Sonra ona dönerek "Minho yavru kedilere ne olucak benim tamamen aklımdan çıktı o." dedim.

Minho ise histerik bir kahkaha atarak "Merak etme güzelim Menajerim onlarla çok yakından ilgilenecek. " dedi.

Olumlu anlamda kafamı sallayıp kafamı Minho'nun omzuna yasladım. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmesine bayılıyordum. İşte ona birde bu yüzden aşıktım. Her zaman beni ve kızımızı önemsiyor bize zarar gelmemesi için elinden ne geliyorsa yapıyordu.

Keyfimizi Jisung'un Minho'ya gelipte "Üzgünüm romantizminizi bozuyorum ama Minho Hazretleri gelipte bize yardım etmeyi düşünür müsünüz acaba? " dedi.

Minho ise aramızdaki atmosfer bozulduğu için homurdanarak Jisung'un yanına ilerledi.

Bende peşlerinden gitmiştim. Vardığımda çadırları kurmaya çalışıyorlardı. Dört tane çadır vardı. Birinde Minho ile ben diğer birine Chan, Seungmin ve Changbin. Bir diğerinde Hyunjin ile Felix sonuncusunda ise Jeongin ile Jisung kalacaktı.

Çadırlar hazır olduğunda yemek yemek için dışarıya masalar kuruldu.

Yakında bir market vardı. Malzemeleri almak için oraya gidilecekti. Minho ile ben gidecektik.

Masaları hazırladıktan sonra yürüyerek markete gitmeye karar verdik.

Hava zaten iyiydi ve etraftaki manzara ise çok güzeldi. Etrafı seyrederek yürümeye başladık.

Selaaamm
Nasılsınızzz???
Umarım iyisinizdir.
Umarım beğenirsiniz
Seviliyorsunuzzz