10.BÖLÜM-BİLİNMEYENLER-

9 1 0
                                    


                 10.BÖLÜM
           -BİLİNMEYENLER-

Anlıma dayalı olan silahın ucu değilde şimdi öğrendiğim gerçek beni korkutmuş ve germişit. Nasıl Demir'in kardeşi değil. İmkansızdı çünkü hâlâ geldikleri günü hatırlıyordum beraberdiler Melis bizimle büyümüştü...

Herşey yalanmıydı hayatımda?

Gerçek yaşadığım şeyler varmıydı?

Kimdi Melis Sertesen?

Gözlerimin içine bakan adam pişkin pişkin gülümsüyordu yüzüme. İnanacak bir gerçek aradım hayatımda... Yoktu.

"Şaşırdın değil mi? Yazık sana hani o herşeyi bilipte saklayan Kayra, bak nasılda şaşırdın aslında bu hikayede kurt sen değilsin güzelim kuzusun" alaycı sesi beni bir girdaba yönlendiriyordu, Kime bakmıştım ben, bunca yıl?

"Üzülmene gerek yok şimdi bütün acıların dinecek zaten hatta hemen şuan" dedi. Göz göze geldik silahın ucu alnımdaydı varlığını ilk defa hissetmiş gibi oldum. Sondu bu, kafamda artı soru olmayacaktı. Hani o gözümüzün önünden geçen film şeridi, yoktu hatırlamak için çabaladığım bir anım yoktu. Olsun kurtluyorudum ama ya sözlerim...

Bam...

Hayır kafamı bir kurşun dağıtıp geçmedi hatta silah patlamadı bile. Şaşırmıştım bu sefer. Ölmeyecektim daha önümde daha yaşam vardı malesef, ama şunu biliyordum;Hayat bana şans vermişti, onlara ise ceza...

Bugün burada ölmediysem yarın onlar burada ölecekti.

Evet ben katildim, ama ben iyi bir katildim, kendini korumak için katil olan bir katildim, sevdikleri için katil olan katildim, hayatın bana karşı acımasızlığıyla büyümüş bir katildim ben...

Hatırlamak istemiyordum olanları. Taciz, dayak, hakkımın çalınması, Melis'e uzanan pis eller, düzenlenen suikastler...

Yaşamak için değil yaşatmak için vardım ben...

Kimse beni yaşatmayı seçmemişti, ölüme itmeyi tercih ettiler çünkü eğer bugün ben ölmezsem gelecekte onlar ölecekti. Evet katildim ben. Beş cinayet ve hepsinde acı gerçekler. Daha bu beş öldürdüğüm kişinin yanında ölenleri saymıyorum bile, zaten onların görevi onlar için ölümüne savaşmaktı...

"Merak etme ölmeyeceksin çünkü bunu sen bile bilmiyordun ben seni geçmişteki doğru sandığın yalanlarla başbaşa bırakayım" dedi.

Yutkundum boğazımda bir yumru vardı beni boğmak istiyormuş gibi boğazımda bir noktada durmuş gitmiyordu...

2 saat sonra...

Yemek getirmişlerdi yarım saat önce, hapishane yemeğini aratmayacak cinste olan yemeğe tekrar göz attım. Yemeyecektim.

Açtım ve açlığa pek dayanabildiğimi söyleyemem ama inat ettiysemde yemezdim..

Küçük Kayra yine suratının her köşesine dağıtarak yemek yiyordu. Babasının bazen ona dalarak baktığını fark ettiği anda hanımefendiler gibi yemeye özen gesteriyordu.

Küçük Demir sinirle homurdanıp çatalına geçirdiği salatayı ağzına attı. Utanıyordu birşey yerken o yüzden ana yemek değilde onun yanında tadımlık olarak getirilen yemekleri yiyordu, korkuyordu Demir göze batmaktan annesi ve babası yoktu artık.

Melis'i süt annesinin yanına bırkmışlardı yine, özlemişti kardeşini yada öz olmayan kardeşini veya kalleşini...

"Saniye cicim ne bu?" dedi merakla küçük Kayra koyulan yayla çorbasının içindeki naneli yağı kaşığına doldurmuş  Saniye cicisine gösteriyordu. Merak etti Demir nasıldır diye tadı ama çekiniyor ve utanıyordu.

SON AKŞAM YEMEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin