Seferden dönen Selahaddin'in orduları Şam yakınlarına varır varmaz tüm Şam ayağa kalktı ve herkes Şam' ın girişinde onları karşıladı bizde dahil olmak üzere.
Sıkış tepiş halkın arasından geçerek en önlere ulaştık ve kalan orduya tek tek göz gezdirdik. Tek birisini arıyorduk. Babamı...
Selahaddin en önde üzgün bir şekildeydi. İşte o zaman anlamıştım. Yenilmiştik...
Selahaddin halkı daha da bekletmeden atından indi ve halkı selamladı. Sonra konuşmaya başladı
- "Selamın Aleyküm Şamlı kardeşlerim öncelikle hepinizin üzüleceğini biliyorum fakat ne yazık ki kaybettik."
Herkesten üzgün ve acı dolu sesler çıktı. Sonra Sultan Selahaddin devam etti
-"Biliyorum gerçekten bunu kabullenmeniz çok zor ama askerlerimizin yarısı şehid oldu ve onları mecburen Kudüs yakınlarına gömdük Allah rahmet eylesin."
Herkes bir anda ağlayarak feryat etmeye başladı. O an anneme bakamıyordum bile ama annem anlamıştı babam ölmüştü. Annem dayanamayarak öne çıktı ve Selehaddin' in tam karşısında durdu. Onu durdurmaya çalışmadım bile bende ağlıyordum, içim kan ağlıyordu.
- "Musab nerede Selehaddin?" dedi annem acılar içerisinde
Sultan Selahaddin annemin yüzüne bakamıyordu . Annem daha da sinirlendi
- "Nerede diyorum sana cevap ver!"
-"Çok üzgünüm Allah rahmet eylesin."
Annem aldığı cevapla yere yığıldı hemen annemin yanına koştum Selahaddin' de annemi tutmuştu. Hızlıca nabzını kontrol etti.
-"Sorun yok bayıldı. Hekimler!" diye bağırdı.
Hızlıca alıp annemi götürdüler tam onun arkasından gidecekken
-"Ayza kızım" dedi Sultan Selahaddin
Ona doğru döndüm iyice bulanıklaşan gözüm artık her tarafı zor seçiyordu.
-"Ben olanlar için çok üzgünüm baban gerçekten çok iyi mücadele verdi ama hiç merak etme onun kanını yerde bırakmayacağım"
Not= Musab ve diğer ölen askerler Reinald de Châtillon tarafından öldürülmüştü fakat bunu kimse bilmiyordu.
Sonra bağırarak söyledi
- "Hiçbir şehidimin kanını yerde bırakmayacağım eninde sonunda zaferle döneceğiz!" dedi.
Onu daha fazla dinlemek istemiyordum. Bunun doğru olmasını istemiyordum. Bu yüzden ona cevap vermeyerek hızlıca annemi götürdükleri yere gittim. Annemi yatırmışlardı. Sonra bir hekim
-"Merak etme birazdan uyanır" dedi.
Annemin yanındaki sandalyeye oturdum o kadar üzgündüm ki kelimelerim kifayetsiz kalmıştı. Annemin ağlamaktan şişen gözlerine baktım. Hayatta alabileceği en kötü haberi almıştı. Hayat arkadaşını kaybetmişti bundan daha acı ne olabilirdi ki?
*****
Annem uyandıktan sonra bir süre sessizliğine gömülmüştü. Ne kadar yalvarıp yakarsam da hiçbir şeyi ağzına sürmüyordu. Hasta olacaktı çok endişeleniyordum.*Ertesi Gün*
Sandalyede uyuya kalmıştım. Annemin mırıldanmalarına uyandım. Rüya görüyordu sanırım ve ağlıyordu da. Hızlıca onu uyandırdım. Sonra ağlamaya başladı ve bana sarıldı bende ona sıkıca sarıldım.
-"Geçti anne geçti ,hşş ,tamam."
Annem biraz kendine geldikten sonra bana rüyasında babamı gördüğünü anlattı. Bende onu rahatlatmaya çalıştım üzülmemesini söyledim. Saat sabahın 7' siydi daha yeni güneş doğmuştu. Anneme iki yudum su içirdikten sonra lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Sonra da evde yiyecek bir şeyler bulup getirdim ve anneme yedirdim. Gerçekten yediğine o kadar memnun olmuştum ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir-i Aşk
Historical FictionTahtından edilmeye çalışılan cüzzam hastalığıyla boğuşan o muhteşem kralın kurgulanmış öyküsüdür. Selahaddin Eyyübi'nin ordusunda yer alan Selehaddin'in aile dostu Rasiye Ayza'nın ailesi ve Ayza ile Kudüs kralının arasında geçen aşkları Hastalıklı b...