Eve yine geç girmiştim. Annem beni azarlamayı ihmal etmemişti
Odama geçtikten sonra ona yaptıklarım aklıma geldi. Çok utanmıştım. Utancımdan dolayı yerin 2 metre altına gömülmek istedim.
Onun yüzüne dokunduğum vakit...
Ağğhh çıldırmak üzereydim. Neden böyle bir şey yaptığımı da bilmiyordum.
Yine bir süre kendimi eve kapatacaktım sanırım. Aniden gelen "Ya biri bizi gördüyse?" düşüncesiyle iyice huzursuzlanmaya başlamıştım. Odamı loş bir şekilde aydınlatan mum aynı içimdeki düşünceler gibi topraktan yapılma odamın duvarına titrek titrek yansıyordu.
O kadar da etrafı kontrol etmiştim ama aklıma gelen bu düşünceyle 'korkmuştum'.
Bunu unutmaya çalışıyordum. Böyle bir şeye ihtimal dahi vermek istemiyordum.
Sonra aklıma Reynald'ın kaçtığı geldi.
Pislik... Umarım yüce efendim onu bir an önce bulabilirdi. Bu aralar daha da artan onu öldürme isteğimi nasıl dizginleyeceğimi bilmiyordum. Onu öldürmek için can atıyordum.
Ben sabah kadar devam eden bu içinden çıkamadığım düşüncelerimle sabaha kadar yarım yamalak uyuyabilmiştim.
Sabah kalktığımda ise annem Kudüs'ün, neredeyse her ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz, meydanına gitmişti. Ben ise evde bu düşüncelerimin çıkmazında boğulmak üzereydim.
Çok merak ediyordum onu.
Sonra dışarıdan bağrışma sesleri duymaya başladım.
Neler oluyordu?
Hızlıca yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda ise hızlı adımlarla bahçe kapısından içeriye giren Nevra'yı gördüm. Nevra ile birbirimize baktık.
- "Neler oluyor?" Dedim kapının önüne gelen Nevra'ya meraklı gözlerle bakarken.
-"Efendim kral Baldwin geliyormuş. Yanında da bir tutsak varmış. Bu yüzden herkes meydan da onları karşılamaya gitti." Dedi
Raynold... Demek onu bulabilmişti.
Ben daha cevap veremeden Nevra hızlı bir hareketle kolumdan tutarak beni seslerin geldiği yöne çekiştirmeye başladı.
Bunu yapmamalıydım. Durmak zorundaydım. Bir kez daha o pisliği görmeye dayanamazdım. Babamı hatırlatıyordu bana. Ona verdiğim sözü...
Küdüs'ün tum sıcaklığını vurduğu toprak yoldan ilerlerken Nevra'yı durdurarak.
-"Olmaz Nevra, sen git ben gelemem",dedim.
-"Hayır,geleceksin, sensiz oraya gidemem!"Dedi kolumu çekiştirmeye devam ederken.
Benim ısrarlarıma rağmen tüm gücüyle herkesin toplandığı kalabalığın içine sürüklüyordu. En sonunda ben de direnmekten vazgeçtim ve Nevra'nın beni kalabalığın arasından ön safhalara götürmesini izledim.
Sonunda bir yerde durduk. Önümüzde bizi kapatan kişiler vardı. Az da olsa halkın toprak alanda meydana açtıkları yuvarlak boşluğu ve o boşluğun etrafında arkası bize dönük askerleri görebiliyordum. Gayet iyiydi yerimiz.
Sonra halkın bağrışmalarını kesmek istercesine bir ses onun adını geldiğini haber vermek istercesine bağırarak söyledi
-"KUDÜS KRALI, LORD 4. BALDWİN!" Dedi
Herkes susmuş ve karşıdaki insanların geri çekilerek açtığı insan geçidinden tüm ihtişamıyla gelen, hastalığına rağmen halkının huzuru için çabalayan krala bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir-i Aşk
Historical FictionTahtından edilmeye çalışılan cüzzam hastalığıyla boğuşan o muhteşem kralın kurgulanmış öyküsüdür. Selahaddin Eyyübi'nin ordusunda yer alan Selehaddin'in aile dostu Rasiye Ayza'nın ailesi ve Ayza ile Kudüs kralının arasında geçen aşkları Hastalıklı b...