DİKKAT=Bu bölümde kan ve vahşet gibi rahatsız edici unsurlar bulunmaktadır.
Yine bu aralar sıcaklığını arttıran Kudüs sabahına uyanmıştım. Geçen iki gündür içimdeki intikam ateşi daha da artmıştı. Artık sinirden ne yaptığımı bilemez olmuştum. Beni tanıyan kişileri kendimden uzaklaştırmaya başlamıştım. Böyle bir döngü içerisine girmiştim.
Nevra'ya beni o gün tek başına bıraktığı için çok kızmıştım.
Yine kendi içime kapanmıştım. Geçen bu 2 gün de gün geçtikçe daha da kötüye gidiyordum. Bu iki günde her şeyi düşünmüştüm. Şam'a geri dönmeyi bile...
Aslında Şam'a geri dönmek fena fikir değildi ama kalbim böylesine bir onsuzluğu kaldırabilir miydi, bilmiyordum. Her ne kadar inkar etsem de kalbim sürekli bana karşı çıkıyor, her boşluğumda onu hatırlatıyordu. Onu tekrardan görmek istiyordum. Bu aralar yüreğimin buna ihtiyacı vardı. Sadece, bana bıraktığı biraz yabancı, biraz dinlendirici biraz da huzur verici sesi kulaklarımda bir armağan niteliğinde kalmıştı.
"Ayza..."
İlk defa kendi ismim bir başkasının ağzından bu kadar güzel duyulmuştu. Bu anı hatırladıkça ister istemez gülümsememe engel olamıyordum.
Beni bu düşüncelerden uzaklaştıran şey, annemin aniden odama girmesi olmuştu.
-" Daha kaç gün o şekilde yatmayı düşünüyorsun?" Dedi annem, beni azarlarcasına.
Haklıydı, ama odamdan çıkmak istemiyordum.
Yatağımda doğrularak odamın topraktan yapılma duvarlarına çarpıp odadaki karamsar havayı dağıtmak isteyen ikindi güneşinde anneme bakıyordum.
-" Ne oldu anne? Bir şey mi lazım?" Dedim iki gündür yarım yamalak uyuduğumdan dolayı hafif yorgun çıkan sesimle.
- "Seni merak edemez miyim?" Dedi yatağıma doğru yaklaşırken.
Yatağımın kenarına, yanıma, oturdu ve gözlerime bakarak konuşmaya başladı.
-"Neler oluyor Ayza?" Odandan çıktığın yok. Nevra ile de konuşmuyormuşsun. Bu aralar sende ki bu gerginliği ve huzursuzluğu anlayamıyorum" dedi.
İçimden bu soruya cevap vermek gelmiyordu. Kafamı öne eğmiş konuşmadan duruyordum.
Bu günlerde artan intikamla karışık suçluluk duygumu bastırmaya çalışıyordum. Yanlış bir şey söyleyerek birilerinin kalbini kırmaktansa kendimi sonsuz bir suskunluğa hapsederdim. Her ne kadar karşımdakiler ağızlarına geleni söylemekte geri kalmasalarda...
En sonunda suskunluğuma dayanamayan annem, anlamadığım bir şekıilde bana bağırmaya başladı.
-"Sakın bana bu tavırlarının o Kudüs Kralı yüzünden olduğunu söyleme Ayza?!"
Onunla alakalı olduğu su götürmez bir gerçekti ama niye bu kadar üstüme geldiğini anlamamıştım. Tamam onu biraz fazla düşünüyor olabilirdim ama buna engel olamıyordum ki. Sonra annem ayağa kalkarak karşımda dikildi ve günlerdir endişelendiğim hususu sanki bir hiçcesine yüzüme vurdu.
-"Geçen gün, meydan da sana nasıl baktığını gördüm Ayza! Hadi onu es geçiyorum peki ya sen, nasıl bir salaklık yaptığının farkında mısın?! Babanın anısına böyle mi sahip çıkıyorsun ?! Sen de hiç utanma yok mu?! Kendini öldürtmek mi istiyorsun Ayza?!"
Bu cümleleri hak edecek bir şey yapmamıştım halbuki.
-"Anne-" Tam kendimi ifade etmeye çalışacakken sözümü yarıda kesip daha da bağırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir-i Aşk
Historical FictionTahtından edilmeye çalışılan cüzzam hastalığıyla boğuşan o muhteşem kralın kurgulanmış öyküsüdür. Selahaddin Eyyübi'nin ordusunda yer alan Selehaddin'in aile dostu Rasiye Ayza'nın ailesi ve Ayza ile Kudüs kralının arasında geçen aşkları Hastalıklı b...