|0.2|

104 22 415
                                    

Gerçeği belirtmem gerekirse o çiçeği özellikle sona bırakmamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gerçeği belirtmem gerekirse o çiçeği özellikle sona bırakmamıştım. Belki sadece içgüdüsel olaraktı ama, çiçekleri dağıtırken elim bir türlü ona gitmemişti. Dün geceden itibaren nedenini bilmediğim şekilde, garip bir eksiklik vardı içimde. Bu zamana kadar hayatımda olmayan, ama eksik olan bir şey.

Üstünde ölü çiçekler olan toprak bile dindiremedi bu eksikliğimi. Belki bir umut diyerek tıklattım kapıyı. İçeriden gelen izin sesinin bile o eksikliği doldurmaya yettiğini düşündüm.

Yine aynı manzarayla karşılaştığımda şaşırmadım. Gelincik saçlı, yine demirliklerin üstündeydi ve yine gökyüzünü seyrediyordu... Geceyi.

Çiçeği muhtemelen yine aynı yere bırakmamı ister diye düşünerek balkona ilerledim. Ve yine aynısı oldu, tam çıkacakken yine seslendi.

"Aslında, dün dediğin şeyi uzun uzun düşündüm ve bir cevaba ulaştım. Söylememi ister misin? Gerçi muhtemelen istemesen bile söyleyeceğim çünkü cevabını merak ediyorum."

"Ha? Eh, tabii söyle."

"Aslında suçu doğuran asıl şeyin karşılanamayan ihtiyaç olduğu konusunda hemfikiriz. Ancak ihtiyaçlarını karşılayamayanların suça sürüklenmesi ne delilik ne de toplumun eksikliğinin göstergesidir. İhtiyaçlarını karşılayamayanların suça sürüklenmesi, kişininin nefsine olan hakimiyetinin eksikliğidir. İhtiyaçlarını karşılayamayan her canlı suç işleseydi, o zaman suç işlemek de onlar için bir ihtiyaç haline gelirdi."

Ve bu cümlelerle dünkü düşünceme bir kez daha tanıklık etmiş oldum. Kendi halinde takılan insanlar bile yeni düşüncelere karşın önlerine bir duvar örmüş olmasına rağmen o içinde bıraktığı vaveylalara düşman olup zihnini insanlara açmıştı.

"Doğrusu bu kadar haklı bir düşünce karşısında ne demem gerektiğinden bende emin değilim. Dün dediklerimi düşününce, suçu toplumun eksikliğiyle bağdaştırmak, çokta doğru değil. Sonuçta toplum dediğin biziz. Yani kendimiz. Ama her şeye rağmen burada, toplumdan gelen yargı ve korku etkisinin çok olmasa bile bulunduğu kanısındayım."

Dudağının kıvrılmasıyla yüzünde bir tebessüm oluştu. Bu gülümsemesi sayesinde yüzünün sol tarafında olan gamzesini farkedebildim. Uygun bir benzetme olur mu bilemem ama ayni bir orkide gibiydi. masum ve güzel.

Gülümsemesinin ardından konuştu. "Ortak bir karara varabilmemize sevindim... Adın neydi?"

"Umut."

"Ortak bir karara varabilmemize sevindim Umut."

"Aynı şekilde...?"

Belli ki kendini tanıtmayı o da unutmuştu, elini merhaba der gibi havaya kaldırdı ve kendini tanıttı. "Mayıs."

Gülümsedim ve cümlemi tekrarladım. "Aynı şekilde Mayıs."

Daha fazla konuşmadık. Sadece odadan çıkarken el salladım ve çıktım. Saatler sonra, uyumadan önce bugüne dair düşündüğüm tek şey: o odada geçirdiğim birkaç dakika ve şu sözdü "Suç, nefsi gidermeyen ihtiyaçların bedelidir."

~☆☆☆

VAVEYLA•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin