15 MayısOdanın her bir köşesinde ne kadar eşya varsa her biri bir yerdeydi.İçindeki öfke dışına vurmuş, bütün odasını talan etmişti Cüneyd. Kalbi ne kadar paramparçaysa, odası da bir o kadar dağılmıştı artık. Yüreğinin aldığı hasar yetmezmiş gibi, yaşananlar yüzünden dedesi fenalaşmış, hastaneye kaldırılmıştı. Aklına geldikçe sinirden elleri ayakları titriyordu. Bir kaç gün öncesine kadar kaderi gözüyle baktığı kız nasıl olur da böyle bir şeye vesile olurdu?
14 saat önce
Yavaş yavaş kahvelerini yudumlayan efendiler sonunda konuyu açmışlar, Zeynep'in mürüvvetini konuşuyorlardı. Naim dayanamayıp önemli gördüğü konuyu açtı.
-Başlık parası için..
Mürşit efendi elini kaldırıp sözünü kesti.
-Bizde başlık parası olmaz. Mehir olarak da kızımız ne derse o.
Zeynep'in dedesi söze girdi hemen.
-Mürşit efendi bu evin tek çekip çevireni torunumdur. Evde olmaması demek, bize masraf demek. Eğer aradaki fark kapanmazsa biz kızımızı veremeyiz.
Mürşit efendi sakalını sıvazladı.
-Sizi darda koymayız elbet. Aile olacağız sonuçta. Lakin biz eninde sonunda İstanbul'a döneceğiz malumunuz. Ha 3 ay sonra olsun ha 3 hafta.. Nikahı yapalım. Kız gider gelir, olmaz derseniz de sizle kalır biz İstanbul'a dönene kadar.
Naim şaşırdı.
-Nikah mı? Hemen şimdi?
- Bizde hayırlı işler uzatılmaz. Hem burası küçük yer. Torunum da zevcesini görmek için kırk takla atmak zorunda kalsın istemem.
Cüneyd kıpkırmızı oldu.
Mürşit efendi cebinden bir kağıt çıkarttı.
-Kızımız gelsin de bir baksın. Eklemek istediği bir şey var mı?
Zeynep merdiven boşluğunda dinlediği belli olsun istemediğinden hemen çıkmadı. Kendisi için değil torunu için istiyordu demek Zeynep'i. Bu genç kızı bir nebze olsun rahatlattı. En azından yaş farkları çok olmayacaktı. Mahirden bile küçüktü muhtemelen. Misafirlere dikkatli bakmadığı için kızdı kendi kendine. Mürşit efendi yanında iki kişiyle gelmişti lakin hangisinin torunu olduğunu bilmiyordu. Tamamına ererse göreceksin zaten diye geçirdi içinden. Nikah işi nasıl olacaktı onu tam kestirememişti. Dedesi Mahirin ailesine ne diyecekti?
-Zeynep kızım gel.
Zeynep terleyen ellerini elbisesine silip ayaklandı. Yavaşça salona girdi ve dedesinin yanındaki sandalyeye oturdu. Misafirleri geldiğinden beri belki ilk defa kafasını kaldırıp karşısındaki yaşlı adama baktı. Yanındakilere bakmaya henüz cesaret edemiyordu ama şimdilik bu kadarı da kafi diye düşündü.
-Kızım şunu bi oku bakalım. Eksik gördüğün bir şey varsa deyiver, hemen ekleyelim.Zeynep adamın uzattığı kağıdı alıp okumaya başladı. Çocuk sayısınca odası arttırılacak en az iki katlı ev, boyunca altın zincir, 4 set kolye, 10 bilezik... Genç kadın arkasında bekleyen babasına döndü.
-Çok fazla baba..
Babası başını salladı. Halinden pek memnun görünüyordu. Ne de olsa iki tane ev sözü almıştı. Kızı da bu denli refah içinde yaşayacaksa sırtı yere gelmez diye düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceviz Ağacı (CünZey)
Romance"Ceviz ağacının dibinde ve gölgesinde oturulmaz, adamı erken öldürür" derler.