Flashback
Ormanda duydukları ses ile Prens Leopold iyice gerildi. Saklandığı büyük ağacın arkasında mavi okunu çıkarttı ve yayına taktı. Elleriyle sıkıca kavradığı yayı, parmaklarını acıtacak kadar gerdi ve birden yana döndü.
Karşısında gördüğü av ile donarken elindeki yayı indirdi ve yavaşça sırtına taktı. Bu bir av değildi. Bu sadece yavru bir uçan dört kanatlı kuştu. Rengi benzersiz derecede koyu kırmızı ve gözleri kül kadar gri olan bir kuştu.
İlerledi ve bacağının boyuna kadar gelen yırtıcı ama gayet sakin duran kuşun yanına adımladı. Anlaşılan burada birileri onu avlamaya çalışmış o ise sadece yara alarak kaçabilmişti.
"Piçler." Kendi kendine söylenerek yerdeki yaralı kuşa uzandı ve ürkek olan canlıya zarar vermemek adına yavaş hareket etti.
Eli yavru kuşun kanayan kanadına ulaştı ve bir şeyler fısıldadı. Gözleri hafifçe yanarken etrafta kimsenin olmadığına emin olup yaralı olan kuşun iyileşmiş kanadına baktı. Gülümsedi ve kuşun başını okşadı.
"İyisin."
"Majesteleri, gücünüzü harcamamalı ve kimseye göstermemelisiniz."
Koyulaşan okyanuslar eski sakinliğine kavuşurken gözlerini kaldırdı ve yanında duran Komutan Koen'e çevirdi. Sadık yardımcısı ona şefkatle bakıyordu.
"Koen, bunlardan bıktığımı biliyorsun. Yıllarca yanımdasın her şeyi biliyorsun."
Komutan Koen başını eğdi ve kuşu kucağına kolaylıkla aldı. Bir kaç adım sonra bir ağaç dalına uzanıp yerine koyarken konuşmaya başlamıştı bile.
"Majestelerinin hala sakladığı yönleri var. Ancak tahmin etmeye cesaret edemem bile."
Prens ayağa kalktı ve ellerini tekrar okuna ve yayına geçirdi. "Cesaret, güçlü bir kelimedir. Ama unutma, içerisinde 'Esaret'i de barındırır Komutan."
Adım adım ilerlemeye devam ederken Komutan Koen sadece dinlemekle yetinmeye karar kılmış olacak ki sesini çıkartmamıştı. Bir süre daha yürüdükten sonra Prens sordu.
"Şu iki büyük ejderha avları, neredeler?"
Komutan bunu beklercesine elindeki haritaya uzandı ve açtı. Arkadan yavaşça gelen müfrezeyi kontrol ettikten sonra konuşmaya başladı.
"Buradan yaklaşık iki kilometre Majesteleri. Ben ve ufak çaplı ordum kolayca başa çıkabiliriz. Bize güvenebilirsiniz."
Prens anladığını belli edercesine o yöne doğru adımlamaya devam etti. "Size güveniyorum. Ancak benimde yardımım gerekli. Ne de olsa oklarla gözlerini kör edebilirim."
Komutan Koen düşündükçe başını salladı. Ancak daha yeni yaptığı şeyden dolayı gücünün gittiğini hissediyordu. "Majesteleri gücünü kullandı."
Prens başını çevirirken elini salladı. "Önemsiz bir şeydi. Anneme göre daha iyisini yapabilirmişim."
Komutan anladığına dair mırıltı çıkartmak üzereyken yan tarafından gelen ses ile işaret verdi. Tüm askerler bir anda Prensin etrafında çember oluştururken Prenste yayını elinde kaldırmış etrafa bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Forbidden Hearts
Historical FictionAşık olmanın bile yasak olduğu bir dünyada, kendi cinsine aşık olsan, ne yaparsın? Üstelik sen Kraliyet ailesi üyesiysen ve değil aşık olmanın, yaşamanın bile diken üstünde olduğu bir hayatta olsan; ne yaparsın? Raiden Kaiser Desmond Leopold. Hayat...