•𝘉ö𝘭ü𝘮 7•

19 10 18
                                    

"En son hatırladığım orada öylece yatmaktı. Ne sen vardın ne de bir başkası. Kendimi kaybolmuş hissettim Zaiden. Ve sen beni kullanıp bırakmış gibiydin. Orada çıplak yatarken ben bunu düşündüm. Sadece üzerime kıyafetlerimi örttün ve lanet bir şekilde kayboldun!"

Sinirle söylenen Kaiser gece boyunca ona kızmıştı. Hatırladığı hatıralar o kadar sinir bozucuydu ki.

O gece boyunca yaşamadıkları şey kalmamıştı. Sihir etkisini yitirmişti ancak onlar hala birlikteydi. Ve sabah olunca Zaiden onu orada bırakıp gitmişti. Olaylar beynine akın ederken Kaiser sinirle üzerini giyinmiş ve yolunu bulmak için çabalamıştı.

Zaten yolun yarısında Komutan Koen onu bulmuş ve saraya götürmüştü. Sarayda Zaiden hariç tüm Veliahtlar oradaydı ve aynı şekilde saldırıya uğramışlardı. Neyseki Veliaht Prensesler yakın olduklarından çabucak kurtulabilmişlerdi.

En son gelen Kaiser olduğundan herkes ona ne olduğunu sormuştu. Ancak Kaiser'in aklı tek bir kişide ve yaşadıklarında olduğundan sorulara kısa yanıtlar vermiş ve onu aramıştı.

Tek öğrendiği şey hiç buraya gelmemiş olmasıydı. Bir süre sonra Kaiser hayal mi gördüm diye kendine sorarken, her şeyin hayal olamayacak kadar gerçek olduğunu idrak etmesi çok uzun sürmemişti.

Ve o gün bu gündür yaşamadığı şey kalmamıştı. Sanki Tanrı yasaklı bir hareketi yaptı diye onu cezalandırmıştı. Kendi öz annesi, iktidardaki Kraliçe suçlarla yargılanmış ve bir hain olarak idam edilmişti.

Bu onu sarsarken, bununla kalmamış babası da Kaiser'den şüphelenmiş ve ilişkisini neredeyse kesmişti. Sadece saray işleri olurken onunla konuşuyordu. Babası, baba değildi, iktidarda kalan Kral'dı onun için. Zaten eskiden soğuktu ama bir güven vardı. Şimdi o güven unufak olduğundan babası artık hiç ilgilenmiyordu onunla.

Bunun sonucunda bir sürü olay olmuş, halk Veliaht Prensi'de annesi gibi ihanet eden kişi olarak görmüş, soylu sınıfı ise artık onu umursamamıştı

Halbuki eskiden ne kadar güzeldi. Herkesle iyi geçinirdi. Babası onu çok severdi. En azından güvenirdi ve burjuvalar, soylular, askerler saygıda kusur etmezdi. Peki ya şimdi?

Annesi ihanet uğruna ölüme gitmiş ve kendisine cehennemi bırakmıştı. Ve bu büyü gücüyle tek başına başa çıkmak zorunda kalmıştı. Bilen tek kişi annesi, Komutan Koen ve kendisiydi. Birde Zaiden, kendi sırrı için sır tutmuştu.

"Ben her şey için özür dilerim. O an ne yapacağımı bilemedim. Sana sinirlendim. Sana lanet ettim ama-"

"Ama fark ettin ki yaşadıkların tamamen gerçek ve zamanla içine işleyen o his aşktı. Ancak bunun bir yolu yoktu. İnsanların bakışları, değer yargıları ve Tanrıseverliği seni engelledi."

Başını salladı yavaşça. Hüzünle ona baktı ve konuştu.

"Seni senelerdir rüyamda görüyorum. Efsane olarak anılıyorsun. Dönemin kahramanı oluyorsun. En önemlisi... Benim kahramanım. Beni karanlığımdan ve kendi ateşimden koruyorsun Kaiser."

Kaiser bu Efsane olayını senelerdir merak içinde beklerken olayın beklediğinden daha basit olmasına şaşırmıştı ancak bunu beklemediği de belliydi.

"Zaiden. Senden sonra çok düşündüm biliyor musun? Tanrı'nın beni cezalandırdığını düşündüm. Beş senedir çektiğim azap, saygısızlık ve hor görülme... Kardeşlerim bile artık beni umursamıyordu. Ben onların en sevdiği abileriydim halbuki."

Zaiden bu açıklama ile uzandı ve kendine çekti. Burnunu saçlarına gömdü ve derince bir şekilde kokusunu çekti. "Biliyorum. Senin için defalarca gelmek istedim ancak babam hastaydı ve gelseydim diğer düşman kardeşlerim iktidarı ele geçirir ve beni öldürtürdü. Bu sebeple dayandım. Mektup gönderemedim çünkü zayıflığımı bilsinler istemedim."

The Forbidden Hearts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin