•
Sessizdi... Ilık gökyüzünün ıslak bulutlarına bakıp iç çekti sadece. İçindeki hissizlik, tüm vücudunu kavuruyordu adeta... Sora çıktığı binadan sessiz adımlarla ayrılırken sabahın ilk saatleri çok soğuk geçiyordu.
Çalan telefonuna ısrarla cevap vermiyor, adımlarını aşina olduğu eve doğru atıyordu. Oysaki o eve bir kere bile girmemişti. Canı çok sıkkındı, nedense yalnız hissediyordu Sora. Kafasını dağıtmak istediği zaman da istemsizce onun evine ilerlemişti adımları.
Yang o gün Sora gelmeyince sinirlenmiş, bir daha da oraya uğramamıştı. 2 hafta olmuştu, Sora'yı görmeyeli... Yang gerçekten çok merak etmişti ama gururuna yenik düşüp bir kere bile aramamıştı. Hope da Sora'yı çok rahatsız ettiğini ve meşgul olduğunu dile getirince Yang merak da etmez olmuştu.
Yang arasaydı da ulaşacağını düşünmüyordu zaten.
Bir kaç gündür sabah akşam söz yazmaya çalışıyordu Yang, sabahları insanları izlemek için çıkıyor, akşamları masaya oturup yazmaya çalışıyordu. Aki'nin söylediklerinden sonra iyice gayretli olmaya başlamıştı. Bir gün kütüphaneye gitmiş ve orada ders çalışan çocukları görmüştü. O çocukların ders çalışmalarını değil, içlerindeki kaygı ve endişeyi görmüştü Yang... Eve gidince parmakları istemsizce oynamıştı sayfanın üzerinde. Daha sonra klavyenin üzerinde oynamıştı. Besteyi çıkarmayı beklemiyordu Yang. Ama uzun zaman sonra ilk kez, şirkete gidip arkadaşlarıyla hazırladığı şarkı hakkında görüşmüş, Nami ve Hope'a teslim etmişti şarkının bir kopyasını.
Henüz onlar bir şey söylememişlerdi. Muhtemelen şarkının üzerinde çalışıyorlardı. Yang ise uzun süre sonra yazabilmenin acı veren mutluluğunu yaşıyordu. Sırlarla dolu değildi, Sora'nın aksine. Dışı neyse içi de oydu Yang'ın. Acılarıyla yazıyordu zaten, ne saklayabilirdi onu sevenlerden...
Sora ve Yang çok zıt karakterlere sahipti. Yang ağlamazdı ama hüznü daima belli olurdu. Göz kuruluğundan ağlayamıyordu zaten. Sora ise mimiksiz gibiydi. Duygularını anlamak, onu okumak için anahtar gerekliydi ve o anahtarı kimse bulamıyordu. İçine kapanıklığındandı belki de. Duygularını ifade edebilen, ifade etmeyi seven biri olmadığı için, arada yazıyordu. Çok nadir. Çizimlerini de çok göstermezdi Yang'a.
Yang o sabahta erkenden kalkıp ılık bir duş almış, kendine atıştırmalık bir şeyler hazırlarken Sora sırılsıklam olmuş bir şekilde Yang'ın kapısına doğru ilerliyordu. Yang'ın özel hayatına saygı duyuluyordu. Çünkü şirketi bu konuda oldukça katı şeyler dile getirmişti. Zaten Yang hayalet gibiydi. Ne zaman nerede olduğu belli olmuyordu.
Yang'ın kapısı çaldığında bu beklenmedik misafire bir kaç küfür savurup Hope olduğunu düşünerek kapıyı açtığında karşısında gördüğü sırılsıklam olmuş Sora onu şaşkınca uğrattı. Bu sahne ona bir yerden tanıdık geliyordu.
Sora'nın kalemini ona uzattığı gün...
"İçeri geçebilir miyim?" diyerek titreyen bedenini durdurmaya çalıştı Sora. Yang geri çekilip girmesi için ona yer verdiğinde Sora hızlıca içeri girip su olmuş ayakkabılarını çıkardı. Yang onu süzerken "Duş almalısın Sora, üst kat sağdan 2. Oda." Sora bir süre kapının önünde Yang'a baktı. Normalde başkasının evinde banyo yapmayı sevmezdi. Ama Yang başkası değildi. Artık değildi.
Sora onu onaylayıp üstünü çıkaracağı sırada Yang kekeleyerek gözleri kapattı "D-dur ne yapıyorsun? Banyoda çıkarırsın üstünü." dediğinde Sora bir süre düşünüp yukarı çıktığında Yang derin bir nefes verip arkasından giyinme odasına girdi. Sora'ya göre biraz büyük bir bedene sahipti bu yüzden odasındaki en küçük sweati ve en küçük eşofmanı çıkartıp. Sora'nın titiz biri olduğunu düşünerek onları misafir odasındaki yatağın üzerine koyup, ıslanmış olan yerleri göz kararı viledayla silip mutfağa indiğinde atıştırmalıkları biraz arttırıp kahve yaptı. Oturma odasındaki sehpaya atıştırmalıkları koyup L şeklindeki koltuğa Sora için bir battaniye bir de yastık koymuştu. Sora katlardan aşağı inerken saçlarını kurutmadığını gördüğünde gözlerini devirmeden edememişti. Sora oturduğunda Yang bir şey söylemeden ayağa kalktı ve odasındaki şarjlı kurutma makinesini alıp aşağı tekrar indi. Çekinerek Sora'nın ıslak saçlarına dokunduğunda Sora irkilerek kurutma makinesinin sıcaklığını hissetti. Belki de bu sıcaklık Yang'dan geliyordu.
Yang, Sora'nın saçlarını kurutmayı bitirdiğinde Sora kısık bir sesle teşekkür etmiş, kupasını sehpaya koyduktan sonra ona dikkatle bakan Yang'a baktı. Yang ona dik dik bakıp oturduğu yerden tekrar kalktı ve Sora için çıkardığı battaniyeyi Sora'nın üzerine örttü.
"Üşüteceksin."
Yastığı da koyup yatmasını sağladığında Sora'nın belli belirsiz gülümsediğini gördü ama bu, o kadar saliselik bir olaydı ki, hayal olduğunu düşündü. Yang Sora'nın bir şeyler mırıldandığını duydu ama ne demek istediğini anlamadı.
"Kalemini bulmuşsun Yang, kalemimi almaya geldim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLMEK İÇİN YAN
Short StoryÜnlü söz yazarı, müzik prodüktörü, şarkıcı Yang. Bir gece ansızın ilhamını kaybeder. İçindeki karmaşadan kurtulamaz. Bir gün gittiği bir kafede bir kadınla karşılaşır. Kadın; onu büyüler, hayatını tamamen değiştirir. •Ve yandı güzel tuval, ateşler...