Ünlü söz yazarı, müzik prodüktörü, şarkıcı Yang. Bir gece ansızın ilhamını kaybeder. İçindeki karmaşadan kurtulamaz.
Bir gün gittiği bir kafede bir kadınla karşılaşır. Kadın; onu büyüler, hayatını tamamen değiştirir.
•Ve yandı güzel tuval, ateşler...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
"İyi iş." diyerek toplantıyı bitiren pd, Yang'ın omuzlarını destek verircesine sıkıp gülümseyerek toplantı odasından çıktığında. Şirketteki çoğu kişi Yang'ın geri dönüşünden memnundu. Özellikle arkadaşı Hope yüzündeki gülümsemeyi hiç eksik etmiyordu. Nami ise arada gamzelerini göstererek gülümsüyor, güzel bir eser çıkarttığını söylüyordu.
Bugün Yang'ın uzun süre sonra yazdığı şarkının son halini dinlemek için toplanmışlar, gelecek planları gözden geçirmişlerdi. Pd-nim bu sefer 3 rapper'ın da konserlerini birlikte yaptırma kararı almıştı. Zaten fanlar da arada yaptıkları şarkılardan, seslerinin senkronize oluşunu beğeniyordu. Onlar adına fan sayfaları vardı. Fazlasıyla sevildikleri için konserlerinin sold- out yapacaklarını düşünüyorlardı. Dünya turnesi henüz başlamamıştı ama Pd, albüm için 3'ünden de söz almıştı. 3'ü de ilk kez aynı albüm için çalışacak, aynı albüm için birbirlerine danışacaklardı.
Bu yüzden toplantı bitimi, ilk planlar için Mash'ı ziyaret etmek üzere yola çıkmışlardı. Yang uzun zaman önce Sora'nın, Aki'nin, Hope'un hatta Nami'nin çalıştığı binanın adını öğrenmişti. Mash ne demek bilmiyordu. Kimse bilmiyordu. Bilen de söylemiyordu.
Üçü de içeri girer girmez terli ama bu görüntüsüyle bile tüm kızları ağına düşürecek Min hızlı hızlı aşağı inerken bu heyecanının sebebini öğrenmek isteyen Hope "Neden bu kadar heyecanlısın?" diye sormuştu. Sorusuna Min nefes nefese cevap vermiş ve hızlıca yanlarından uzaklaşmıştı.
"Bugün dans katında yoğunluk var. 1million'dan arkadaşım geldi ve workshop düzenleyeceğini söyledi. Ben de burayı önerdim." der demez Hope da "Ne!" diyerek şokla bağırmış ve onun arkasından gitmişti. Arkasında kalan Yang ve Nami onaylamazcasına kafalarını salladılar. Her zamanki gibi değildi etraf. Aki her zamanki kupası ve bilgisayarıyla masada oturmuyordu mesela. Sora'nın odası kilitliydi. Jin ortalarda yoktu, muhtemelen çalışıyordu. Min zaten bütün gürültünün ve aşağıya kadar gelen müzik sesinin sebebiydi.
Nami mutfağa geçip "Kahve ister misin hyung?" diye sorduğunda Yang kafasını salladı. Sora'nın odasına girmek istiyordu. O kapalı odayı açmak ve sırlarla dolu oğlanın yanına biraz daha yaklaşabilmek istiyordu.
Ama sadece istediğiyle kaldı. Kahveler gelir gelmez kapıya bakmayı kesip Nami'ye döndü. Açıkçası canı hiç planlama yapmak istemiyordu. Zaten bu gürültüde ve Hope yokken yapabileceklerini sanmıyordu. Onun yerine sohbet edebilirlerdi...
Yang bir elini yanağına yaslamış, kahvesini karıştırırken düşünceli bir şekilde "Sora gitmekten bahsetti." dediğinde gözlerini kaldırıp çaktırmadan Nami'ye bakmaya çalıştı ama Nami mimiklerini iyi gizliyordu.
"Herkes bir gün gider." dediğinde Yang kafasını kaldırdı "Hayır, ondan bahsetmiyorum. Rahatlıkla gitmekten bahsetti. Kimse rahatlıkla gidemez." dediğinde Nami ona baktı.
