17

15 1 18
                                    

Günümüz

"One, two, three, four. One, two, three. Gu, gu, gu"

Karşımda ki aynadan kendimi ve koreograf'ı izleyerek yeni koreografiyi oluşturmaya devam ettim. Yavaşça hareketleri tekrar ederken tüm dansçıların yaptığı gibi sayılarla veya anlamsız kelimelerle kodlayarak çalıştık.

"Şarkının ritmi ile uyumlu olması için hareketin bu kısmını biraz daha yavaş yaparsak daha iyi durur"

Şarkıyı mırıldanıp hareketi düşündüğüm şekilde yaptığımda koreograf Hayeon da yanımda aynaya bakarak izlemişti beni. Dikkatle izledikten sonra başını olumluca salladı. "Doğru, şarkının devamın da ritim daha enerjik. Orda hareketleri daha da hızlandırır ya da zorlaştırırız"

Siyah sapkamı düzeltirken başımı olumluca salladım. Hareketi tekrar ederken kapı açılmıştı. Başımı çevirip kimin girdiğini görmek için biraz geriye attım. İçeri elinde tuttuğu kamera ile çekingen bakışlar atarak Ning girdiğinde arkasından diğer grup üyeleri de girmişti.

"Merhaba" dört kız neredeyse birbirine yapışık bir şekilde durup selam verdiklerin de başımı onlara göre daha az eğip selam verdim. Hayeon onlara gülerken Ning yanıma doğru geldi. Yanımda durup kameranın kadrajına beni de aldığında ona baktım.

"Ve ablam Zuer. Aynı zaman da Aespa'nın koreograf'ı"

Onun cümlesine gülüp şapkamın ucunu biraz kaldırıp yüzümün daha çok gözükmesini sağladım. Hayeon oda da ki koltuğa gidip oturdu ve telefonuna bakmaya başladı.

"Size yeni zor ve enerjik bir koreografi hediye etmek için çalışıyordum"

Diğer kızlar itiraz dolu sesler çıkardığın da Ning kamerayı onlara çevirmişti. Karina'nın da elinde kamera vardı ve kendilerini çekiyordu.

Winter avuç içlerini birbirine bastırıp burnu hizasında tuttu. "Sunbea, lütfen bize acı" Karina başını olumluca sallarken Giselle sessizce gülmüştü.

"Unnie, biz daha küçüğüz"

Başımı ona çevirip kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"En büyükleriniz bizim makneamız ile aynı yaşta, küçük değilsiniz"

Ning umutsuzca nefes verdiğinde güldüm. "Ablam grubunun en büyüğü ve ben grubumun en küçüğüyüm"

"Küçük olmak senin kaderin" dedim elimi basının üstüne koyup hafifçe pat patlayarak. Benden kısa olan kız kardeşim dudaklarını birbirine bastırıp durduğunda yanakları daha da belirginleşmişti.

Kızlar kamerayı kapattıkların da yere oturmuştuk. Yarısını önceden içmiş olduğum sudan biraz daha içip kapağını kapattım şişeyi ve yanıma bıraktım.

"Konusu açılmışken, Nina unnie hâlâ Japonya da mı?"

Winter saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdığın da şapkamın altından ona baktım ve başımı olumluca salladım. Bir süredir Japonya'da bireysel promosyon etkinliğine devam ediyordu. Japonya'da ki şarkı yarışmasında rap koçuydu. Bölümleri bazen gecikmeli olarak izlesemde takip ediyordum ve stajyer üzerinde oldukça etkisi olduğunu da açıkça görebiliyordum. Bir çok stajyerin rap stilini iyileştirmiş, eğitmişti. Ayrıca ögretirken rap konusunda ne kadar yetenekli olduğunu da defalarca kez kanıtlamıştı. Sık sık trendlere giriyordu, özellikle Kore'de.

"Çekimler hâlâ devam ediyor. Bir ay sonra Kore'ye geri döner büyük ihtimalle"

Şuan Medusa'nın tüm üyeleri ayrı bir şekilde bireysel promosyonlardaydı. Hara bir varyete show'undaydı. İzlemesi eğlenceli bir show'du. Aeri, Treasure üyesi Junkyu ile Music Bank'de sunuculuk yapıyordu. Nina ülke dışında olduğu için onu ziyaret etmek zordu ama Hara ve Aeri'yi sık sık ziyaret ediyordum.

That Day ^•^ Lee TaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin