4. BÖLÜM -EN UZUN GECE-

89 12 7
                                    

''Seni bulacağım kızım, hangi deliğe girmiş olursan ol.''

*****

Navigasyon'a göre yaklaşık 6 saatlik yolum vardı ama Meryem'in bu kadar vakti var mıydı diye düşününce istemsiz gaz koluna daha da yüklendim. Gece karanlığıyla sürüş biraz sıkıntı yaratsa da trafik yoğun değildi. Şanslıydım, şimdilik. Bir kaç saatin ardından motosiklet göstergesi uyarı vermeye başlayınca çıkan ilk petrolde depoyu fullemek için durdum.

-Ne kadar dolsun abi?
-Fulleyelim.

Telefonu cebimden çıkarttım ve Ulaş'ın numarasını çevirdim. 3. çalışında açtı.

-Alo. Abi hala tek parçasın değil mi?

Bu cümlesi tebessüm etmeme neden olmuştu, her ne durumda olursa olsun bu adamın enerjisi kesinlikle düşmüyor.
-Hastaneden arıyorum.
-ABİ! NE! LAN! SALVO? NOLDU? ULAN SIĞIR, DEMEDİM Mİ SANA YAVAŞ GİT DİYE? HANGİ HASTANEDESİN, HEMEN GELİ-.
Taramalı tüfek gibi peş peşe yağdırdı kelimelerini. ''Ulaş!'' dedim en sonunda uyarır gibi, yoksa kulaklarım son yolculuğuna uğurlanacaktı.

-Petroldeyim. Kız nasıl oldu? N'aptınız, var mı bir gelişme?
Derin bir nefes alarak söze girdi;
-Havadisler sende kardeşim. Burada her şey stabil. Kız yeni yeni kendine geliyor. Ailesini aradık, ilk uçakla gelecekler. Sen ne halt yemeye gidiyorsun Aydın'a?
-Onun için aradım bende, Birce konuşacak durumda mı?
-Sorayım.
Dedi ve bir süre sessizliğin ardından kulaklarımda henüz tanıdığım kızın sesi yankılandı.
-Alo?
Sesi çok yorgun geliyordu. Çok tutmak istemediğimden direkt konuya girdim.
-Meryem'in Aydın da ki evinin adresi lazım. İlk önce orayı kontrol edeceğim.
Bir süre sessiz kaldı, derin bir soluk verişinin ardından söze girdi;
-Meryem'in Aydın da kendine ait bir evi yok.

-Ne demek yok?
''Cahit denen.'' Dedi Birce bir küfür savurarak. ''O gün Meryem'in sadece ailesini katletmekle kalmadı, evlerini de yaktı. Meryem'im o gün iki defa yıkıldı.'' Usulca nefesini verdi. ''O olaydan beri de bizimle kalıyordu, yani yaklaşık 10 senedir.'' Telefonu kapattım. Hangi günden bahsettiğini anlamamla çenemin kasılması bir oldu. O Cahit denen adamı kendi pisliğine ben gömecektim. Mesele sadece Meryem değildi. Mesele bir ailenin savunmasız bir şekilde yok oluşuydu. Bir çocuğun ailesini kaybedişiydi. Ki bunu da en iyi ben anlardım. İçim daraldı, benzincinin verdiği fiş ile markete gidip ödemeyi yaptıktan sonra tekrar yola koyulmak için motosikletime doğru yöneldim. Ulaş mesaj atmıştı. ''Nereye vardın, canlı konum at?'' Balıkesir'e yaklaştığımı belirtip telefonu cebime attım ve baf ile kaskımı da takarak ayakçalığı kapattım. İçim kıyılıyordu, her şeyin sonunda yetişememek de vardı. Başımı gökyüzüne doğru kaldırdım ve temiz oksijeni çekerek ciğerlerimin dolmasını sağladım. Meryem'i ilk gördüğüm o an geldi aklıma. Kurtulmak istiyordu, yeni bir başlangıç için hazırlanıyordu. Kontağı çevirdim. Dayan Meryem CELEP. Aileni geri getiremem ama, söz veriyorum seni geçmişinden kurtaracağım.

*****

Saat gece yarısını geçiyordu. Uykunun galip gelmemesi için önüme çıkan ilk tesiste durdum. İzmir yolundaydım. 1 saatlik falan yolum kalmıştı ama epey yorulmuştum. Neyse. Tesise girip kendime bir Robusta kahvesi alıp Ulaş'a mesaj attım. Uyumadıysa arayıp gelişmeleri sormam gerekiyordu. Mesajımın mavi tik olmasıyla telefonumun çalması bir oldu. Belli ki uyumamış, benden önce davranıp aradı.

-Vardın mı kardeşim?
Sesi uykulu geliyordu.

-Az kaldı koçum, tesisteyim kahve içiyorum.
-Oğlum sen kendini niye bu kadar hırpalıyorsun dinlen işte tesiste, az kalmış sabah devam edersin.
-Vakit yok. Cahit'i araştırdın mı?
Cevap vermedi. Telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Hala aramadaydı.

KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin