5. BÖLÜM -YILDIZLAR-

64 9 9
                                    

''Gitme.''

''Gitme.''

''Gitme.''

5 Dakikadır kapının arkasında öylece bekliyordum. Ne yapmam gerekiyordu? Ulaş uyku arasında uyanıp kalmamı istemiş, ardından tekrar uykuya dalmıştı. Yorgunluktan mıydı yoksa gerçek düşünceleri miydi kesinlikle bilmiyordum ama sanırım kalacağım. Çünkü içten içe bende bunu istiyordum. Onlar bana kendi şehirlerinde sahip çıkmışlardı. Bende burada, Aydın'da onlara göz kulak olacağım. Kapıyı yavaşça kapattım ve tekrar odaya yerleşmek üzere geri döndüm. Ulaş odada ki tek refakatçi koltuğunda uyuduğundan, ben de kendimi hiç rahat olmasa da bir sandalyenin üzerine attım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Çok yorgundum. Konfor, arayacağım en son şey bile değildi. Çok değil bir kaç saat sonra doktorlar tarafından uyandırıldık. Ulaş'ı da uyandırmışlardı. Odada 2 asistan ile 1 hemşire ve 1 doktor vardı. Salvatore'a bağlı makinelerle uğraşıyorlardı. İkimizde yarı baygın ne olduğunu anlamaz bir şekilde birbirimize bakıyorduk ki doktorlardan biri bize döndü ve gülümseyerek günlerdir duymak istediğimiz haberi bir solukta dudaklarının arasından döktü. ''Gözünüz aydın, görünüşe göre tedavi yanıt vermiş.'' Ulaş uyku mahmurluğundan mıdır bilmem doktorun yakalarına asıldı ve ''Sen ne saçmalıyorsun doktor?'' dedi. Doktor afalladı. Salak çocuk, yanlış anlamıştı. Bu hali kıkırdamama sebep oldu. ''Ulaş'' dedim yanına gidip elimi omzuna atarak. ''Uyanacak.'' Bana döndü, bir kaç saniye dediğim şeyi algılamaya çalışırmış gibi yüzüme baktı ve sonra aydınlanmış gibi ''ALLLLLLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAHHHHHHHHHH'' diyerek bağırıp belimi tutarak beni etrafında çevirmeye başladı. Şok olmuştum. ''Ulaş indir beni!'' duymuyordu. Nazik bir şekilde omzuna vursam da oralı olmadı, şuan ne yaptığının farkında değildi. Başım dönmeye başladı. Eyvaah! Kusacağım galiba. ''ULAŞ!'' Gözlerimi kapattım. Tam o esnada bir anda durdu, ne yaptığının farkına varmış gibi. ''B-ben özür dilerim. İznin olmadan d-dokunmak ist- kardeşim uyanacak diy- heyecan yani. Çok aptalım. Birce ben gerçe-'' Başta garipsesem de karşımda ki bu panik hali gülümsememe sebep olmuştu. ''Önemli değil.'' diyebildim sadece, saçlarımı geriye atarak. Yanaklarım yanıyordu, utanmıştım. Bir dakika o da ne? Ulaş da utanmıştı sanırım. Kafasını hafifçe yere eğip elini ensesine götürmüştü. Ben anlamsız bakışlar atarken doktor boğazını temizleyerek söze girdi. ''Yine de sabah mesai başladığında kendi doktoru da hastamızı kontrol etsin. İyice emin olalım.'' dedi tekrar gülümseyerek. Kendimi hemen toparlayıp teşekkür ederken söze giren bu sefer Ulaş oldu. ''Ne zaman uyandıracaksınız?'' Az önce ki halinden eser yoktu. Duruşunda bir ciddiyet olmasına karşın gözleri saf endişe ile doluydu.

-Dediğim gibi Ulaş bey, hastamızın asıl doktoru gelmeden net bir şey söylemem doğru değil. Bir kaç saat içinde-
-Siz kimsiniz? Sizde doktor değil misiniz?
Diye çemkirdi Ulaş. Dengesiz ya!
-Endişenizi anlıyorum Ulaş bey ama biz zaten gereken her şeyi yaptık, kesin sonucu bir kaç saat içerisinde doktorundan edinebilirsiniz.
Doktor cevap beklemeden odadan çıktı. Ha ha ha! Adam resmen doktoru kaçırdı ya!

Odada esen soğuk rüzgarların arından bu sefer de ben söze girdim. ''Yıldızlar işe yaradı.'' Kahretsin, sesim çok ince çıkmıştı. O kadar ince çıkmıştı ki Ulaş'ın gözlerinde çok kısa bir süreliğine ''Ha?'' der gibi bir bakış yakaladım. Yanıma geldi ve bakışlarını bakışlarımdan çekmeyerek önümde durdu. Gözlerini ilk defa bu kadar net görüyordum. Öylesine siyahtı ki bu kadar yakından bile göz bebekleri görünmüyordu. Ve o kadar derin bakıyordu ki afalladım. Bütün bedenimi bir sıcaklık kapladı. Kendine gel Birce! Gerginliğim tüm bedenimi saracaktı ki sonunda yutkundu ve söze girdi.

KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin