Koca konak Jiyan'ın feryat figan söylediği ağıtla yankı yapıyor ancak insanlar Jiyan'ı suçluyordu.Bu konu o kadar vahimleşmişti ki Jiyan suçluluk duygusuyla yanıp tutuşarak iç çeke çeke ağıt yakıyordu oysaki daha 15 yaşında küçücük bir kız çocuğuydu ama yüreğini öyle bir suçluluk duygusu sarmıştı ki ne yaptığını bilmiyordu.Eh tabiki kendini suçlu bulmasının sebeplerinden biri de hala kanında dolaşan ilaçtı.Heja,Jiyan'a koşamadı çünkü farklı bir dert daha vardı ki Jiyan'nın kız kardeşi bu olanlara şahit olmuştu ama o da bilmiyordu bu olanlardan sonra yıllar boyu konuşamayacağını.Heja Lorin'in kitlendiğini görünce aklına Lorin'in hastalığı gelmişti.Doktor,Lorin'in hastalığında stres ve üzüntülerden uzak durmasını ve eğer uzak durmazsa kitlenip konuşamayacağını söylemişti oysaki daha 13 yaşında küçücük bir çocuktu ve hastalığının nedeni ise ona ve ablasını hor gören babasıydı.Eğer hayat ona güzel bir çocukluk dönemi bahşetseydi belki de bu durumdan kurtulmuş olacaktı.Heja,Lorine koşup sarılıp ağlayarak onu sarsıyordu.Lorin'in bu hayattaki belki de son cümleleri şöyle oldu;
"Anne,ablam ağlıyor ve benim çok canım yanıyor."demişti bu onun belki de hayata son sözleriydi belki de değildi.Bu bir bilinmezin ortasında kalmış bir çocuğun sözleriydi ve bu çocuğun son sözleri bu mu olacaktı? Bunu bize zaman gösterecekti.Heja,Lorin'in son sözleriyle daha da içli ağlamaya başlamış o da ağıt yakıyordu.Hayat ne zordu öyle ki bu zorluğu 13,16,15 yaşındaki küçük çocuklar mı çekecekti?Ya da kader onlara hep mi böyle olacaktı?Sonuçta dünya zalimdi ve bu zalimliğini masumlardan çıkarırdı tıpkı binlerce masum Jiyan'dan ve Lorin'den çıkardığı gibi konağın büyük açık kapısından Jiyan'ın dayısı giriverdi belki de o kötü törelerin içinde büyümüş en iyi adamdı ama iyilikte bi yere kadardı.Ona anlatılanlara göre bu konağa adım atmıştı fakat anlatılanların hepsi koca yalanlardan oluşan yalan topluluğundan başka birşey değildi.Öyle ki yüce gönüllü,mert bir ağayı bile kötülüğe sevk ettirecek koca yalanlardı ama kötülüğü unutturacak kadar içli içli ağlayıp ağıt yakan yeğenini görünce tüm yalanları unutuvermişti.Yeğenine sarılmak için bir adım attığında can dostu bildiği ama en büyük düşmanı olduğunu bilmediği adam kolunu tutmuş ve sarılmıştı.Eh tabi bu kişi tüm oyunların baş karakteri olan Azat Miraşan'dan başkası değildi.Azat"Ezman bundan sonra en yakın dostun değil en büyük düşmanınız olarak yakınınım."deyip çekip gitmeden önce Jiyan'ın ağıtını dinlemiş ve kalbine büyük bir karanlık düşürerek kıza kendini farkettirmeden oradan çekip gitmişti ardında o sözlerden sonra şaşkın bir adam bırakmıştı.Ezman'nın şaşkınlığı geçmişti çünkü aklına o koca yalanlar gelmiş yeğenine karşı sinirli adımlarla gitmiş ve kolunu sertçe tutarak yerden kaldırmıştı oysaki yeğenin suçsuz,günahsız olduğunu bilmeden yüzüne o sert tokadı yapıştırmıştı.Jiyan'ın ağzına gelen metalik tatla dudağının patladığını anlamıştı.Jiyan dayısına hiç engel olmamıştı çünkü o da kendini suçluyordu ve kendini suçlamasının tek sebebi vardı.O da kanındaki ilaçtı.Jiyan'ın o sözleri konakta çok büyük bir sessizliğe neden olmuş ve Ezman'ın pişman olmasını sağlamıştı.
"Vur dayı vur zaten yetmedi dimi çocukluğumuzdan beri dayaklara maruz kaldık ama sesimiz çok çıkmıştı çok engel olmuştuk ama şimdi sana engel olmayacağım çünkü benim zaten ruhum ölü ve senin gibi,babam gibi insanlar anca bedenime zarar verebilirsiniz çünkü ruhu ölü olan bir insan bedenindeki acıyı hissetmez."demişti ağladığı için iç çeke çeke söylemişti bunu ve Ezman'ın boşta duran sol elini alıp kendine defalarca vurmuş ama Ezman o sözlerin şokunda olduğu için bişey yapamamıştı.Jiyan kendine dayısının eliyle vura vura yere dayısının ayaklarına diz çöküp dayısına şu sözleri söylemişti;
"Dayı...lütfen lütfen beni abime götür...Lütfen annemi bana ver...Yemin ederim hiç sözünden çıkmam...Ölmeye bile razı gelirim...Hatta berdele bile razı gelirim bak canım çok yanıyor dayı gördün mü senin "gülüm"diye sevdiğin yeğenin haline bak o Halfeti'ye gittiğimizde sevmediğim karagül oldum ben...Anamı verin bana...Ölümüm elinizden olsun ki anamı istiyorum.Allah rızası için anamı ver bana,hem eğer bana anamla abimi verirsen o berdeli kabul edeceğim.Lütfen anamı ver Dayı lütfen kurbanın olayım lütfen anamı ver."diye konağı inletmişti ama bunları söyleyen 15 yaşındaki küçücük kız çocuğuydu.Ezman daha fazla dayanamadı ve açık olan Konak kapısından kendini dışarı atıp arabasına binip gitti.Aklındaki yalanlar da o nereye gitse onunla gidiyordu.Heja bu olan şeylerden sonra Lorin'i kolunun altına alıp Jiyan'ın yanına gitti.
Heja"Jiyan hadi gel benim evime gidelim...Jiyan güzelim seni anlıyorum ben canımsın sen hadi güzelim benim evime gidelim...Bak Lorin kitlendi konuşmuyor...Hadi konuş onunla..."dediği gibi Jiyan ağlamaktan kırmızı olmuş gözlerle kardeşine bakıyordu ama bu sırada Konak kapısından içeri sağlık görevlileri girdi.O sağlık görevlileri girdiği gibi "Jiyan Mahmuran'ı alın."dediler bu kişiler Jiyan'ı akıl hastanesine götürmeye gelmişti.Sağlık görevlileri Jiyan'ı yerden kaldırdıkları gibi Heja onlara engel olmuş Jiyan'ın önüne geçerek"Siz kimsiniz?Jiyanı nereye götürüyorsunuz?"dediğinde Sağlık görevlisi Heja'ya meslek kartını göstermişti ardından"Biz Jiyan Mahmuran'ı ******* Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine götürmeye geldik."dediğinde tüm konaktakiler seslerini Jiyan'ın çığlıklarına ses çıkarmazken bu dedikleri şeye konakta bulunan herkes"Jiyan'ı götürebilirsiniz çünkü Jiyan'nın akli dengesi yerinde değildir."demişler ve Miraşan ailesinden Boran Miraşan "Akli dengesi yerinde değildir."Raporu göstermişti.Bu raporu ise abisi Azat ağa onun eline tutuşturup "Buraya birazdan görevliler gelecek onlara verirsin."deyip gitmişti.Jiyan bu olanları sesini çıkaramıyordu çünkü etrafındaki sesler gitgide azalıyordu.Sağlık görevlileri ise şu sözleri söyleyip Jiyan'ı iğneyle bayıltıp gitmişlerdi.
"Beyefendi gösterdiğiniz rapora göre Jiyan Hanımın zaten akli dengesi yoktur bu nedenle işimize karışmayın Hanımefendi."diyip gittiler.Heja bu olanlardan sonra Boran'a dönüp"Yalan söylüyorsun.Sen nasıl bir insansın.Allah senin belanı versin.Onun hiç bi suçu yoktu."dediği gibi Boran ona el kaldırıp vuracakken eli tutulup ters çevrilmişti ve bunu yapan kişi Xelef Cengari'ydi.Heja'ya takıntılı olan evli bir aşiret lideriydi.
"O elini kırarım Boran Miraşan seni doğduğuna pişman ederim.Kimse hiç bir kadına el kaldıramaz."diyip Boran'ı Heja'nın ayakları üzerinde diz çöktürüp Boran'a"Özür dile yoksa kendine mezar kazı."demişti.Boran dıştan korkusuz görünsede bu Xelef ağanın yanında son buluyordu çünkü Xelef ağadan ölesiye korkuyordu tıpkı tüm Güneydoğu ve Doğu ülkelerindeki ağalarında korktuğu gibi Boran Heja'nın ayaklarının dibindeyken korkuyla"Özür dilerim."demişti ama bu olanları gururuna yedirememişti çünkü o hiç bir kadından özür dilemediği için özür diledikten sonra Heja'nın ayağına tükürmüştü.O sırada Xelef ağa bunu görmüş ve silahının namlusunu Boran'ın kafasına dayamıştı ve "Seni öldürüp etini senin gibi köpeklere yedirecem."deyip silahın tetiğine basacakken Heja silahın namlusuna elini koyup"Yapmayın bu sizin sorununuz değil benim sorunum ve sizin silahınızla bir atış yapmak istiyorum verebilir misiniz?"demişti ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerle Xelef ağaya bakarken Xelef ağa bu cesareti karşısında bir defa Heja'ya vurulmuştu ve silahı ona uzatıp"Bu silah ve ben emrinize amadeyiz.Küçük hanım."demişti.Heja bu sözlerin üzerinde durmayarak silahı eline almış dediği gibi tek atış yaparak havaya sıkmıştı ve "Ben Heja Merxazine,Kalender Merxazine'nin kızıyım ve bugün burada Miraşan ailesiyle kan davası başlatıyorum."demiş ve o sırada bir silah sesi patlamıştı Konağın koca avlusunda....Bayramınız mübarek olsun çiçeklerim ve bu arada sizce o silah sesi nereden geldi.Tahmini olan varsa yorumlarda buluşalım.11k için teşekkür ederim.Emeklerimin boşa gitmediğini gösterdiğiniz içinde teşekkürler ve yorum ve oy sınırı:200 oy 100 yorum.Yeni bölümde görüşmek üzere 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL/KURBAN SERİSİ
Chick-LitAlabora edilmiş hayatlarda kazanan kötüler değil iyiler olacaktır dünyanın kanunu kötülerle ise dünyanın kanununu kadınlar değiştirecek.