İyi okumalarr🪅
"Hadi yine iyisin bu akşamlık kurtardım seni." dedim gülerek. O da gülmeye başladı. Ağlanacak halimize gülüyorduk resmen.
Evde Ege'yi karşıma almış konuşmasını bekliyordum. O konuşmayınca lafa ben başladım.
"Eee Ege Bey ne olduğunu, neden geç kaldığınızı anlatacak mısınız?"
Ege şirin olduğunu düşündüğü yüz ifadesiyle yüzüme baktı. "Şimdi ablacım. Öncelikle benim hiçbir suçum yok. Hepsi o or-" Kısa bir öksürdü. "Yani o şerefsiz Selim yüzünden. İftira atacak başka gün mü bulamadı?"
"Şu olayı baştan anlatır mısın Ege?"
Ege olanları bir bir anlattı. O anlatırken bazen sinirlensem de sakin kaldım. Konuşmasını bitirdiğinde derin bir nefes aldı. Yüzüme bakarak tepki vermemi bekliyordu.
Haklıydı, onun bir suçu yoktu. Boşu boşuna ceza almıştı. Belki de artık bu olaya el atmalıydım. Sonuçta bu gibi olaylar eğitim hayatını fazlasıyla etkiliyordu.
"Tamam Ege. Sen sıkma canını daha fazla. Ben yarın gider konuşurum müdürünle. Bakalım bana da bağırabiliyor mu istediği gibi?" Dediğimde gözlerinden geçen tedirginliği gördüm.
"Ya annemin kulağına giderse. Hallettim zaten bu olayı. Gerek yok gelmene."
Artık umrumda değildi duyup duymaması. Benim kardeşim orada haksız yere suçlanırken ben burada oturamazdım. Bu çocuğun da bir ablası olduğunu bilsinler.
"Duyarsa duysun artık. Senden önemli mi? Sen kafanı bunlara yorma. Dersini çalış, istediğin üniversiteyi hakkınla kazan. Gerisini ben hallederim tamam mı?
Küçük bir oflama sesi duyduğumda kaşlarımı çattım. "Sen az önce bana ofladın mı?"
"Yoo. Ne alaka abla yanlış duymuşsun."
"Ne yani şimdi de bana sağır mı diyorsun Ege?"
"Hayır."
"Sus Ege sus. Git çay koy bize."
Ayağa kalkarken söyleniyordu. "Abla sırf çay koydurtmak için laflarımı çarpırtmadıysan ben de Ege değilim." Mutfağa girerken hâlâ bir şeyler mırıldanıyordu.
"Söylenmek yok Ege. Hadi hızlı ol biraz."
Diye seslendim arkasından.Kapının arkasından kafasını uzattı. "Abla sen iyi misin?"
"Söyleneceğine çay koy kardeşim."
"Kesinlikle iyi değilsin." gibi sözler mırıldanmaya devam ederken mutfaktan içeri girdi.
Gülerek odama girip bilgisayarımı ve birkaç evrağı alarak geri salona döndüm. Elimdekileri masaya bıraktıktan sonra Ege'ye bakmak için mutfağa girdim. Sandalyeye oturmuş sırıtarak biriyle mesajlaşıyordu.
Çok şüpheli hareketlerin var Ege.
Sessizce yanına yaklaşıp arkasından "Kiminle mesajlaşıyorsun sen?" dedim.
Kelimenin tam anlamıyla yerinden sıçradı. Çabucak telefonunun ekranını kilitleyip masaya ter bir şekilde koydu.
Ege bugün çok gözüme batıyorsun ablacım.
"Abla neden ses vermeden geliyorsun ya korktum."
Onu fark ettik. "Kiminle mesajlaşıyorsun sen? Komik bir şeydi sanırım sırıtıyorsun ya. Ya da yazışmaktan zevk aldığın biri mi?"
"Ne diyorsun abla ya. Sınıf grubundan bir şey atmışlar ona gülüyordum yani."
Tek kaşımı kaldırdım. Çaydanlıktan fokurdama sesi geldiğinde Ege çabucak konuştu. "Sen salona geç ben çayları koyup geleyim." Arkamdan ittirerek mutfaktan çıkardı beni ve tekrar geri içeri döndü. Gülerek salondaki masaya doğru ilerledim.
Şimdilik kaçmış olabilirsin ama bu her zaman kaçabileceğin anlamına gelmiyor ablacım.
Bir sandalye çekip bilgisayarı açtım. Evrakları elime aldım ve incelemeye geri döndüm.
Biraz sonra Ege elinde çay tepsisiyle geldi. Akşam olana kadar bazen sohbet ederek çay içtik, bazen de ben işlerimle ilgilenirken o da soru çözmüştü.
Bakışlarımı önümdeki evraklardan alıp kolumdaki saate yönlendirdim. Saat oldukça geç olmuştu. Artık yatmam gerektiğine kanaat getirdiğimde bakışlarımı Ege'ye çevirdim.
Başını önündeki test kitabına gömmüş uyuyordu. Biraz daha böyle uyursa sabah her yerim ağrıyor diye başımın etini yerdi.
Yanına gidip omzuna yavaşça vurdum birkaç kez. Mırıldanmaya başladığında sessizce konuştum. "Hadi Ege kalk da benim yatağıma yat. Boynun tutulacak böyle."
Gözlerini biraz aralayıp anlamadığım birkaç mırıltı çıkardı. Yavaşça kolundan çektim.
"Hadi ablacım kalk yorma beni."
Gözlerini tam açamadan kalktı. Sendeleyerek tam düşecekken kolundan tutarak ona destek oldum ve odama yönlendirdim. Yatağa yattığında direkt derin bir uykuya daldı. Üstünü örtüp hiç sevmese de alnını öptüm. Huysuzlanıp bana arkasını döndü. Gülerek çıktım odadan.
Salona geçip masayı topladım. Dağılmış olan salonu da biraz düzenledim. Dağınık yerde asla uyuyamazdım. Kendimi koltuğa bıraktım. Uzun bir gün olmuştu. Sanki Koray'la kahve içmem daha sabah olmamış gibiydi.
"Düşününce gayet nazik bir beyefendi bence." dedim kendi kendime.
Bir dakika ben neden şuan onu düşünüyorum ki? Saçmalama lütfen Gözde yat uyu. Yarın da uzun bir gün olacak. Ege'nin okuluna gidip bir kaç işi halletmen gerekiyor. Ve umarım annenin kulağına gitmez. Sorun çıkmasını hiç istemiyorum.
Kafamdaki sesleri def edip gözlerimi kapattım.
Selamlar hepinizee.
Ege?
Gözde?
Bölüm?
Bir kaç kaplumbağa bıraktım size.
İkigai'me
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR ALEV
Novela JuvenilHata yapmak insanı olgunlaştırır hata yapmaktan korkmayın derler. Ama yapınca da eleştirirler. Ben de fazlaca eleştiri yapan bir anne ve baba tarafından büyütüldüm. Mükemmel olmamı istediler. Ben de öyle olmaya çalıştım. Annemin istediğini yaptım he...