~
Kahvaltıdan sonra odaya gelmiş, kendimi yorgunlukla yatağa atmıştım -kısa bir süre sonrada uyuya kalmıştım zaten-.
Uyandığımda ise saatin öğleni geçmiş olduğunu gördüm. Ne kadarda çok uyumuştum öyle. Hemen üzerimi değiştirdim ve saçımı açıp dalgalı hâlini bozmadan salık bıraktım.Yüzümede hafif,doğal bir makyaj yaptıktan sonra odadan çıktım ve bahçeye indim. Bahçenin kalabalık olduğunu görünce yüzümü buruşturdum ve içeri girdim. Kalabalık ortamları sevmezdim, evet konuşkan ve enerjik biriydim ama yalnız kalmayı,kitap okumayı, müzik dinlemeyi,resimler çizmeyi ve sessiz ortamları daha çok severdim. Bu yüzden kimsenin gitmediği - daha doğrusu korkudan gidemediği- yasak ormana gitmeye karar verdim. Yasak orman karanlık ve gizemli bir ormandı. İçerisinde birçok zehirli tür bitki ve tehlikeli canlılar bulunuyordu. Bu yüzden adı yasak ormandı ya.
Hogwarts'tan çıktım ve Hagridin kulübesinin önüne gelince durdum. Hagrid benim Hogwartstaki ilk arkadaşımdı. Trenden inince beni okula getirmiş ve herkesten bahsetmişti. Onu çok seviyordum hem çok iyi kalpli hem çok sadık hemde akıllı bir devdi. Ormana gitmeden önce ona bir selam vermenin iyi olacağını düşündüm ve kulübesinin kapısını çaldım.
(Burayla ilgi bir şey söylemem gerekiyor. James Amelia'nın çocukluk arkadaşı dolayısıyla Hogwartstaki ilk arkadaşı olmuyor karışıklık olmasın)Kapı açıldığında Hagrid'in üstündekileri gördüm ve gülümsedim. Kafasına aşçı şapkası takmış üstüne ise küçük bir önlük giymişti ve bu onu çok tatlı göstermişti. Beni görünce gülümsedi ve yana çekilerek içeriyi işaret etti.
"Amelia hoşgeldin. İçeri gelsene"
İçeri girerken konuştum.
"Hoşbulduk Hagrid nasılsın?"
"Teşekkür ederim iyiyim. Kurabiye istermisin?"
"Yani sana zahmet olmazsa?"
"Ne zahmeti canım yanına sütte getiririm afiyetle yersin"
Kurabiye ve sütü hazırlamaya gittiğinde bende fluffy'i sevmeye başladım."Fluffy'de baya büyümüş"
"Evet yakında kulübeye sığmayacak"
Kurabiye ve sütü önüme bıraktığında bir tane aldım ve ağzıma attım. Ona baktığımda merakla bana baktığını gördüm.
"Nasıl olmuş beğendinmi?"
Cevap vermeden birtane daha aldım ve ağzıma atıp sütten bir yudum aldım.
"Çok güzel olmuş eline sağlık"
"Beğenmene sevindim"
Bir süre sohbet ettikten sonra ona veda ettim ve yasak ormana gittim. Saat akşam saatleriydi dolayısıyla hava kararmıştı. Biraz ilerledikten sonra bir ses duymamla o tarafa döndüm. Hiç bir şey olmadığını görünce ilerlemeye devam ettim, aynı ses tekrar gelince bende tekrar o yöne döndüm ama bu sefer yalnız değildim. Önümde bir ruh emici duruyordu.
Elimi asamı almak için cebime attım.Siktir
Asamı odada unutmuştum. Yavaş yavaş geriye adımlamaya en sonunda ise koşmaya başladım. Ruh emicide peşimden geliyordu. Ayağım sivri bir bitkiye takıldığında acıyla inledim ve yere düştüm. Bitki bacağımı boydan kesmişti, şimdi sırasımıydı yaralanmanın. Bir kanayan ayağıma bir bana daha çok yaklaşan ruh emiciye bakarken gözlerimi yumdum ve ölmeyi bekledim. Ama olmadı onun yerine mavi-beyaz bir ışık gördüm ve kulaklarım şu büyüyü işitti."EXPECTO PATRONUM"
Gözlerimi güçlükle açtığımda Evan'ın önüme geçip ruh emiciye büyüyü yaptığını gördüm. Ruh emici gittiğinde Evan hışımla bana döndü.
"Amelia delirdinmi sen bu saatte asasız yasak ormanda ne işin var senin!"
"Sadece yürüyüş yapmak istemiştim"
Yüzünü yumuşattı ve önümde diz çöküp gülümsedi
"Tamam sana bağırdığım için özür dilerim ama ya birşey olsaydı gerçi bir şey olmuş ama ya ölseydin"
"Birdaha yapmam tamam ama şimdi gidebilir miyiz yoksa hayata tek ayaklı olarak devam edeceğim"
"Yürüyebilir misin?"
"Evet" diyip ayağa kalktığımda ayağımın acısıyla yüzümü buruşturdum ve sendeledim.
Evan beni belimden yakaladı ve kucağına aldı.
"Hey yürüyebilirim"
"Tabi canım öyledir"
Gözdevirdiğimde kahkaha attı ve belimdeki elini sıkılaştırdı
"Bir daha devirsene gözünü"
"Anca rüyanda görürsün"
"Sizi rüyamda görmek benim için bir onurdur hanımefendi"
Tekrar gözdevirdiğimde sırıttı
"Hani anca rüyamda görürdüm"
"Çok konuşmada yürü yoksa arkadaş olma hayalin başlamadan biter"
"Tamam sustum"~
Hastane kanadına geldiğimizde Evan beni bir yatağa bıraktı ve Madam Pomfrey'i aramaya başladı. İçeride olmadığını gördüğünde ise yanıma geldi ve beni tekrar kucağına aldıktan sonra hastane kanadından çıkardı.
"Hey nereye gidiyoruz"
"Büyük salona"
"Büyük salonamı, neden ki?"
"Madam Pomfrey'i bulmak için"
"Lan beni niye alıyosun sen git çağır gelsin benim alakam ne"
"Sorunun ne kadar büyük olduğunu görmesi için tabiki"
"Gerizekalı hastane kanadına gelince görücekti zate- ha şimdi anladım beni kucağına almak için bahane arıyorsun"
"Ne alakası var be, hem sen acı çekmiyormusun azıcık susta acın hafiflesin"
"Yani beni kucağına almak için değil bunlar"
"Tabiki değil, yoksa sen sürekli kucağıma almamımı istiyorsun? Benim için hava hoş"
"Ne alaka be konuşmada ilerle bi yol kat edemedik"-Yazar anlatımıyla-
Çapulcular 1 saattir Amelia'yı arıyordu ama bir türlü bulamıyorlardı. Akşam yemeği vakti geldiğinde Amelia'nın orda olması umuduyla büyük salona gittiler ama ordada yoktu. Lily artık daha fazla dayanamadı ve şunları söyledi
"Ben daha fazla dayanamam gidip Profesör Dumbledore'la konuşacağım"
"Biraz daha bekle Lily eminimki birazdan gelir"
"Ne beklemesinden bahsediyorsunuz siz kız kaç saattir kayıp!"
"Sakin ol Marl-"
"Hey şu Rosier'in kucağındaki Amelia değilmi?"
Tüm çapulcular büyük salonun girişine baktıklarında Evan'ın Amelia'yı kucağına almış olduğunu gördüler. Remus ikisini süzdüğünde gördüğü şeyle kaşlarını çattı. Amelia'sının bacağı boydan kesilmişti ve kanıyordu
Hızla ayağa kalktı ve onların yanına gitti
"Ne yaptın ona!"
"Hey sakin ol Lupin, ben bir şey yapmadım yasak ormanda olmuş"
"Yasak ormanda mı?"
"Ben herkese herşeyi açıklayacağım ama artık şu ayağımı tedavi edebilirmisiniz tek ayakla yaşamak istemiyorum"
Evan hemen kucağında Amelia'yla öğretmenler masasına gitti ve Madam Pomfrey'e olanları anlattı. Madam Pomfrey ve Profesör Mcgonagal hızla ayağa kalktı ve hepsi birden -çapulcular dahil- büyük salondan çıkıp hastane kanadına doğru ilerlediler. Arkalarında ise öğrencilerin fısıldaşmalarıyla dolu bir büyük salon bıraktılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rose...| Remus John Lupin
FanficVoldemortun hiç var olmadığı bir evrende James'in çocukluk arkadaşı Hogwarts'a gelseydi neler olurdu sizce? Hadi gelin bunu hep birlikte görelim:)