Sabah saatlerini geçkin bir zamanda iki kişilik ev halkı henüz yeni uyanmıştı. Ebru elini çabuk tutarak kahvaltı hazırlamaya koyuldu, sonraya kalmak istemezdi. Birkaç yeşil zeytin, biraz köy peyniri ve yaz aylarından hazırladığı vişne reçeli sofrada yerini aldı. Tabakları ve çatal, bıçakları da koyduktan sonra tavada ısıttığı yağı kontrol ederek üç yumurta kırdı. Bugün özel misafiri için kahvaltı olabildiğince dolgun hazırlanmıştı. Talya sıcak süt bardağını üfleyerek kavrarken annesi de karşı sandalyeye kuruldu. Kendi kendine söyleniyordu.
“Nerede kaldı bu?”
Talya hemen cevapladı.
“Kimden bahsediyorsun?”
Ebru aniden irkildi çünkü kızının sesli konuşmalarını anlayabildiğini unutmuştu. Uygun yanıtı bulmak için etrafa bakınırken kapı zili çaldı. Ebru telaşla kapıya koşturup olabildiğince sıcak bir karşılamada bulundu.
“Hoş geldin Fuat!”
Küçük kız da başıyla hafifçe selamladı.
“Hoş bulduk.”
“Buyursana içeri... Mutfağa geçelim.”
Talya adamı baştan aşağı süzmüştü. Hafif kır saçlı, orta yaşlarında, zayıf, sert duruşlu biriydi. Üstünde biriken keskin sigara kokusu da bariz belli oluyordu. Ebru içten bir gülümsemeyle sohbeti açtı.
“Nasılsın görüşmeyeli? Liseden mezun olduktan sonra haberleşemedik.”
“İyi sayılır, işte yaşayıp gidiyoruz. Siz?”
“İyiyiz ya biz, gördüğün gibi... Ee neler yapıyorsun? Anlatsana.” derken misafir tabağı için sunuma başlamıştı.
“Okul bitince tekstil dükkanı açıp çalıştım. Yıllarca emek verdim! Çaba harcadım oraya. Sonra bi’ ton aksilik oldu, battık... Evlenmedim, mal mülk almadım, eş dost da olmayınca ‘Burada ne işim var? Kalkıp gideyim!’ dedim.”
Fuat son kelimelerinden sonra sıkıntılı bir soluk verdi.
“Üzme kendini n’olur. Hem bak fena mı oldu? Tekrar görüştük. İyi ki geldin!”
“Sağ ol... Aslında bildiğin gibi Ebru, işe ihtiyacım var. Bakıcılık yapmamı istediğin kız bu mu?” diye sorarken işaret parmağı havada kaldı. Talya gözlerini kocaman açıp yerinden fırlamıştı. Ellerini sertçe savurarak hesap soruyordu.
“Ne? Doğru mu anladım?”
“Sakin ol kızım. Otur da anlatalım.”
Talya acil bir açıklama istediği için ikiletmeden yerine geçti.
“Dürüst olacağım... Yaşadığımız çevre senin yetişmen için uygun değil. Arkadaşların yok, mutsuzsun. Sosyal hayatın için bir şeyler yapamıyorum. Dahası okul çağına geldin sayılır. Bu civarda sana özel eğitim verecek yer de bulunmuyor... Şehrin farklı yerinde iyi bir işe başlıyorum. Birikim yapıp toparlanınca geri döneceğim. Böylece seni uygun okula gönderebilirim. Yokluğumda sana bakıcılık yapmasını istediğim kişi de Fuat amcan...”
“Anlam veremiyorum.”
“Dediğim gibi... En kısa zamanda gelmeye çalışacağım. Mecbur olmasam yapmam ki biliyorsun canım kızım.”
Talya gözlerini devirip tekrar ayaklandı.
“Gittiğin yere birlikte gidelim! Bunu nasıl düşünemezsin?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN - RAFLARDA
Non-FictionBir çizgi çizdim Ellerimdeki tebeşir tozunu soluyorum Bir çember çizdim İçindekilerle arkadaş oluyorum