|6.BÖLÜM|

4 1 0
                                    

  Talya soğuktan uyuşan parmak eklemlerini zorla hareket ettirip hayretle sordu.

“Burada ne işin var?”

“Seni bahçede gördükten sonra takip ettim. Garip davranıyorsun ve buna anlam veremiyorum... Ne yani olup biteni bana anlatmayacak mısın?”

  Merakla kıpırdanıp Talya’nın önünde diz çöktü. Bu sayede başı eğik olsa da göz teması kurabilmişti.

“Yakın arkadaşız ve bilmek hakkım bence...”

“Fuat denen adam canımı sıkıyor! İşte hepsi bu.”

“Ne yaptı? Sen iyi misin?”

“Sakin ol Maysa...”

“Devam et.”

“Annemle arada telefonla konuşuyor ama bana onunla ilgili hiç bilgi vermiyor. Annemin ne durumda olduğunu bilmiyorum.”

  Maysa cebinden telefonunu çıkarıp hızla rehbere girdi.

“Üzülme, onu biz ararız!”

  Daha cümlesini bitirmeden numarayı çaldırmaya başlamıştı. Talya gözlerini ekrana kilitlemiş heyecanla derin soluklar alıyordu.

Numara çevriliyor

Ebru Teyze

00.02 sn

“Alo?”

  Telefon açılır açılmaz kızlar heyecanla kıpırdandılar. Maysa aramayı hopörlere alıp telefonu bankın üzerine koydu ve elleriyle Ebru’nun söylediklerini çevirmeye başladı.

“Alo-“

“Maysa canım buyur. Bir şey mi oldu?”

“Hayır, şey... Talya yanımda da-“

“Kızım iyi mi? Ne yapıyor? Çok özledim onu...”

  Sonlara doğru sesi incelip titremişti.

“O iyi. Biraz hava almaya çıkmıştık. Sizi merak ettiğini öğrenince aramak istedim.”

“Beni düşünmesin, burada her şey yolunda. Çalışmaya devam ediyorum ve geri dönmek için sabırsızlanıyorum-“

  Konuşması arkadan gelen sert ve öfkeli bi’ erkeğin sesiyle bölündü.

“Ebru Hanım işinizin başına dönün! Daha mola zamanına dört saat var! Bıktım artık kaytaran işçilerden!”

“Maysa, kızıma onu çok sevdiğimi ilet ve onu sakın yalnız bırakma. Beni her zaman arayabilirsiniz ama şimdi kapatmam gerek...”

“Tamam. İyi akşamlar teyze.”

“İyi akşamlar...”

  Talya kısa görüşmenin hüsranına uğrasa da mutlu olmuştu. Siyaha çalan gözlerinde küçük pırıltılar yerini aldı.

"Gördün mü? O istediği kadar aramasın, biz haber alırız."

  Aniden suskunlaşıp Talya’nın bileklerine odaklandı. Yol boyu çalan zil sesi demek buradan kaynaklanmıştı.

“Bunlar da ne böyle?”

“Evde sessiz gezmemden rahatsız oluyormuş. Hatta korkuyormuş... Beni tutup duvara çarptıktan sonra başım öyle çok döndü ki...”

  Tek elini kısa saçlarının arasından geçirip başındaki acıyan yeri tekrar kontrol etti.

“Nasıl yapabildi bunu sana! Vicdansız, aşağılık!...”

  Maysa gittikçe küfürleşen sözlerini çevirmiyordu ama Talya dudaklarından okuyabiliyordu. Aldırmadan devam etti.

“Sonra bu saçma şeyleri taktı.”

“Bileklerin yara olmuş!”

“Gece boyu çıkarmak için asılıp durdum. Kesmeye, koparmaya çalıştım. Bu yüzden...”

“Yürümemelisin şu halde... Canın çok acıyor mu? Doktor çağırayım mı?”

  Talya sadece minnetle bakıp gülümsedi.

  Fuat kısa zamanda kilometrelerce yol kat etmişti. Eski model motorundan gelen hırıltılı, boğuk sesler sanki durması için yalvarıyordu. Öndeki çatlak, sarı ışıklı far bir nebze de olsa hala aydınlatma görevini yerine getiriyordu. Gecenin karanlığı şehrin tüm renklerini soğurup yok etmiş göz gözü görmez hale getirmişti.

"Lan biraz daha gidersem ülke değiştireceğim! Nereden başıma bela aldım şu çocuğu!"

  Yorgun gözlerini fark ettiği şeyle birlikte araladı. Dikiz aynasına yansıyan ve hızla ona yaklaşan araç tehditkar bir süratle yakınından geçmişti.

"Önüne baksana hayvan herif!"

  Gür sesi aracın kalın camlarını aşmış olacak ki sağa çekmesi için bir sinyal verildi. Fuat motoru kenara park ederken gözlerini kısıp sessizce mırıldandı.

"Fazla mı bağırdık adama?"

  Saniyeler içinde kırmızı arabadan inen kişiyi baştan aşağı süzdü. Kaslı, iri yarı cüsseli biri giderek yaklaşıyordu. Fuat anlam veremeyerek dudak büzdü.

"Niye laf atmıyor acaba? Bu sessizliği hayra alamet değil..."

  Adam dibine kadar eğildikten sonra tek gözünü kırparak hesap sordu.

"Ne iş?"

"Az daha arabanla beni eziyordun ya at hırsızı!"

  Araç sahibi cevabını farklı yolla vermeyi düşünmüş olacak ki Fuat'ın köprücük kemiğine sertçe yumruk atmaktan çekinmedi.

"Bilir misin? Vücutta kırılması en kolay kemiklerden biridir köprücük."

  Fuat iki yana sendeleyip yere eğildi ve acıyla sızlandı.

"Eh öğrenmiş olduk..." Kesik bir soluk verdi. "Peki sen bilir misin beyin hayati bir organdır."

"Ha?"

  Daha idrak etmeye fırsat bulamadan başından akan kanla birlikte asfalta çöktü. Fuat elindeki kaskı savurup adamın kafasına vurmuştu. Sonra da dalgacı bir tavırla onun yerine cevapladı.

"Eh öğrenmiş oldun!"

  Motoruna hızla atlayıp gaza yüklendi. Belaya bulaştıktan sonra başında öylece beklemeye hiç niyeti yoktu.

"Aynasızlara yakalanmadan tüyelim şuradan."

İlerideki ışıklarda durunca fark ettiği şeyle birlikte panikledi.

"Sol, sol kolum hareket etmiyor!"

OYUNBOZAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin