|7.BÖLÜM|

6 1 0
                                    


  Talya eve o kadar yorgun dönmüştü ki yolda Fuat’ı bile tek saniye düşünmemişti. Neyse ki Maysa onu eve getirene kadar elini hiç bırakmamış, iyi hissetmesini sağlamıştı... İçeri girer girmez kapıyı umursamazca çarptı. Zaten bu eylemin ses şiddeti konusunda en ufak fikri bile yoktu. Onun için eşyalar ve insanların dudakları hareket eder ama sadece görseller değişirdi. Bazen kendini bir fanusun içindeymiş gibi hissediyordu. Dünyadan gelen seda parçaları henüz ona ulaşmadan fanusun camına çarparak yok oluyordu...

“Ekselans hazretleri teşrif ettiler demek!”

  Fuat hızlıca ayağa kalkıp Talya’nın yanına koştu. Tek eliyle onun kolunu kavradıktan sonra tekrar hesap sorma faslına geçmişti.

“Seni biri kaçırdı sandım!”

“...”

“Sokaklarda durmadan seni aradım. Başıma gelmeyen kalmadı. Az daha kemiğim kırılıyordu!” dedi beyaz sargısını gösterirken. “Motorumu geride bırakıp buraya kadar yürümek zorunda kaldım! Peki ya neden Talya?”

“...”

“İçeriye kadar uzanan adım izleri vardı ve sanırım bir yerleri açık bırakmış olmalısın. Eve giren çıkan belli değil!”

  Konuşmalarına bir yanıt alamayınca sinirlenerek masaya doğru gitti. Bir kalem ve bir not defteri alıp Talya’nın üzerine fırlattı.

“Hemen açıklama yap!”

  Kız yerden topladıklarıyla yazmaya başladı.

“Haklısın, evimize giren çıkan belli olsaydı belki de sen burada olmazdın!”

  Not defterini Fuat’a geri fırlatarak odasına koştu ve kapıyı kilitledi. Küçük duvar saatine gözleri kaydı.

04.35

  İlk kez sabaha kadar uyumamış olduğunu fark etti. Başında hissettiği ağırlık ve göz pınarlarını kaplayan yakıcı ıslaklık onu zorluyordu. Daha fazla zaman kaybetmeden yatağa kendini yüzüstü bıraktı ve uyumaya başladı...

  Fuat sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ayaklanmış hazırlıklarına başlamıştı. Mutfakta yumurta kırmakla uğraşırken kapıdaki küçük boylu gölgeyi gördü. Gizlice izleniyordu... Başını yukarı kaldırıp sersem gülüşüyle kapıya yöneldi.

“Gel hadi Talya. Korkma, bugün mutlu günümdeyim! Hem kolum da iyileşmiş. Gel de otur masaya.”

  Bir elini onun sırtına koyup içeri geçmesi için destekledi.

“Şuna bak çok zayıfsın!” Sözünü tamamlar tamamlamaz elini ürpererek geri çekip ekledi. “Kemiklerin sayılıyor...”

  Küçük kız sandalyeye yerleşirken Fuat da sıcak tavayı aldırmadan tutup masaya koydu.

“İçine biraz yumurta kabukları kaçtı ama ne derler bilirsin, vitamini kabuğunda! Haahah!”

  Talya şaşırarak kaşlarını kaldırdı. Evin duvarlarında yankılanan şen nidaları duyamasa da ilk kez Fuat’ın dişlerini görüyordu.

“Aaah!” Yumruk yaptığı ellerini yavaşça masaya vurarak devam etti. “Uzun zaman sonra arkadaşlarım geliyor! Evet, evet, bir davette bulundum. Hem de bu akşam için!” Kaçamak bir bakış attıktan sonra dürüstçe devam etti. “Aslında hiçbiri umurumda değil. Beni bu kadar mutlu eden, şu içimdeki ölü hücreleri tekrar canlandıran, heveslendiren tek bir neden var; Hande...” Dilinden her harf özenle çıkmıştı onun ismini söylerken. Bir kez daha tekrarladı. “Hande.” İnsan hiç birinin adını telaffuz etmeyi özler miydi?

OYUNBOZAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin